VAAZ 2021.03.07

Bu bölüm öğretiden ziyade daha çok peygamberlik ve yoruma girecektir.

1) Markos 13:1-2 Tapınak Yıkılacak

1 İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri O’na, “Öğretmenim” dedi, “Şu güzel taşlara, şu görkemli yapılara bak!”

2 İsa ona, “Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi.

İsa tapınaktan çıkarken, öğrencilerden biri O’na güzel taşları ve yapıları işaret etti. İsa sürekli ruhsal öğretiler veriyordu ama dışarıdan güzel ve görkemli görünen şeyler öğrencilerin ilgisini daha çok çekiyordu. O zaman İsa o büyük yapıların paramparça olacağını söyledi. Yani o güzel ve görkemli görünen şeyler aslında sadece geçici olarak orada duruyordu. Bir gün gelecek ve artık orada olmayacaklardı ve onlara odaklanmanın bir anlamı yoktu.

Nitekim M.S. 70 yılında Roma ordusu Yeruşalim’i işgal etti. Birçok yorumcu bu işgali İsa’nın buradaki ayetinin gerçekleştiğini göstermek için kullanıyor. Bu doğru olabilir, ama birazdan göreceğiz ki İsa bu yıkım gerçekleşmeden önce meydana gelecek olan bazı başka olaylardan bahsediyor. Birlikte bakalım.

2) Markos 13:3-8 Sonun Başlangıcı

3-4 İsa, Zeytin Dağı’nda, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: “Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?”

5 İsa onlara anlatmaya başladı: “Sakın kimse sizi saptırmasın” dedi. 6 “Birçokları, ‘Ben O’yum’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi saptıracaklar. 7 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 8 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.

Öğrencilerden Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas, özel olarak kendisine sordular. İsa’nın bahsettiği şeylerin yaklaşmakta olduğunu gösteren belirtilerin neler olacağını merak ettiler. Belki belirtileri önceden bilirsek o zamanın yaklaşmakta olduğunu anlayabiliriz ve ona göre önlem alabiliriz diye düşünmüş olabilirler.

Gördüğümüz gibi, İsa tapınağın ve mimarilerin yıkımından önce gerçekleşecek olan birçok olaydan bahsetti. İki konuda öğrencilerini uyardı.

İlki, birçok sahte Mesih’in geleceğini, bu sahte Mesih’lerin birçok kişiyi saptıracağını söyledi ve öğrencilerini sapmamaları için uyardı. Zaman zaman dünyanın çeşitli yerlerinden Mesih olduğunu iddia eden kişiler çıktığını duyarız.

İkinci uyarı ise, yeryüzünde savaşlar, depremler ve kıtlıklar olacak. Ancak bunlar sonun geldiği şeklinde yorumlanmamalı. Çünkü bu belirtiler son geldi demek değil, sonun sadece başlangıcını gösteren belirtiler olacak. İsa’nın deyimiyle, doğum sancılarının başlangıcı.

3) Markos 13:9-13 Öğrenciler Zulüm Görecek

9 “Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz. 10 Ne var ki, önce Müjde’nin bütün uluslara duyurulması gerekir. 11 Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‘Ne söyleyeceğiz?’ diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Kutsal Ruh olacak. 12 Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldırıp onları öldürtecek. 13 Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.

Sonun yaklaştığını gösteren başka bir belirti, İsa Mesih’e tanıklık edecek olan kişilerin, çeşitli zulüm ve baskılarla karşılaşmaları olacak. Bu baskılar müjdenin duyurulmasına yarayacak. Ancak öğrencilerin ne söyleyecekleri konusunda kaygılanmaları gerekmeyecek. Çünkü İsa’nın verdiği vaade göre, söyleyecekleri o anda kendilerine Kutsal Ruh aracılığıyla esinlenecek. Aile içinde bile üyeler birbirlerini ispiyon edecekler. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacak.

Birkaç noktaya dikkat etmemiz yerinde olur. İlki, tanıklık eden imanlıların sıkıntı çekecek olmaları tarihin her dönemi için geçerli olsa da, unutmayalım ki İsa burada daha belirli bir zaman ve o zamanda yaşayacak olan insanlar için konuşuyor.

İkinci olarak, bu metindeki “önce Müjde’nin bütün uluslara duyurulması gerekir” ifadesi, birçok yorumcu tarafından, dünyanın sonu gelmeden önce tüm dünya müjdeyi duyacak şeklinde yorumlanıyor. Yani dünyada henüz müjdeyi duymayan insanlar olduğu için sonun başlamayacağını söylüyorlar. Bu doğru olabilir. Ancak Rab dilerse önümüzdeki hafta bakacağız, İsa orada o zamanı Baba’dan başka kimse bilemez diyor, o gün ansızın gelecek diyor. Kısacası daha Müjde’yi duymayanlar var diye, İsa’nın gelişi yakın değil anlamı da çıkartmayalım. O an her an olabilir.

Üçüncüsü, imanlılara gerektiğinde aracılığıyla konuşabilmeleri için Kutsal Ruh vaat ediliyor ama bu, bugün bizlerin vaazlarını hazırlarken ya da müjdelemeye gitmeden önce, önceden hazırlanmamıza gerek olmadığı anlamına gelmiyor. Bu vaat vaizler için değil, Mesih’e tanıklık uğruna zulüm görecek olan kişiler için geçerlidir.

Dördüncü ve sonuncusu ise, son ayetteki sonuna kadar dayananın kurtulacağını söyleyen ayet hakkındadır. Bu ifade, sıkıntı çeken imanlıların sonuna kadar dayandığı için kurtulacakları anlamına gelmiyor. Çünkü kurtuluş sadece Mesih’e iman etmekle mümkün olabilir. Aynı zamanda bu ifade, sonuna kadar dayanan kişilerin fiziksel ölümden kurtulacakları anlamına da gelmiyor. Vahiy bölümünde ve başka bölümlerde, tanıklıkları ölümle sonuçlanan imanlılar olduğunu görüyoruz. O zaman diyebiliriz ki, gerçek anlamda kurtulacak olan ruhlar, sonuna kadar dayananlar olacaktır.

4) Markos 13:14-23 Büyük Sıkıntı

14 “Yıkıcı iğrenç şeyin, bulunmaması gereken yerde dikildiğini gördüğünüz zaman –okuyan anlasın– Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın. 15 Damda olan, evinden bir şey almak için aşağı inmesin, içeri girmesin. 16 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. 17 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! 18 Dua edin ki, kaçışınız kışa rastlamasın. 19 Çünkü o günlerde öyle bir sıkıntı olacak ki, Tanrı’nın var ettiği yaratılışın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. 20 Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama Rab, seçilmiş olanlar, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır. 21 Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih burada’, ya da, ‘İşte şurada’ derse, inanmayın. 22 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar, belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse seçilmiş olanları saptıracaklar. 23 Ama siz dikkatli olun. İşte size her şeyi önceden söylüyorum.”

“Yıkıcı iğrenç şey” Daniel kitabından geliyor. Ayrıntılı bilgi için Daniel 9,10,11,12 bölümlerini okuyabilirsiniz. Özetle, gelecek zamanda bir önderin Yeruşalim’deki tapınağa büyük ve iğrenç bir put yerleştireceği ve tüm insanları o puta tapmaya zorlayacağı söyleniyor. O puta tapmayı reddedenlerin ise öldürüleceği belirtiliyor. Şimdi burada İsa, Daniel’in de bahsettiği aynı şeyden bahsediyor.

İsa’nın önerisi, o dönemde yaşayacak olanlar bunun olduğunu gördüğünde, kaçsınlar. Arkalarına bile bakmadan. Çünkü bu öyle bir sıkıntı olacak ki, yaratılışın ilk gününden beri öylesine bir sıkıntı görülmemiş olacak. İşte bu zamana “Büyük Sıkıntı” deniyor. Hamdolsun ki Rab, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmış. Kısaltmamış olsaydı kimse kurtulamazdı diyor.

Ardından İsa yine sahte mesihlere karşı öğrencilerini uyarıyor. Orada, burada derlerse inanmayın diyor. Sahte mesihler ve peygamberler belirecek, onlar belirtiler ve harikalar bile yapacaklar. Seçilmiş olanları bile saptırmayı deneyecekler ama bunu başaramayacaklar. İnsanlar sıkıntıdan ve çaresizlikten bir ümit arayışında olacağı için bu kişilere inanacaklar ama imanlılar Mesih’in gelişinin sessizce olmayacağını biliyor olacaklar. Her mucizenin Tanrı’dan gelmeyeceğini de biliyor olacaklar.

Bugün üzerinde düşüneceğimiz bölüm, zaman nedeniyle burada sona eriyor. Ama aslında Markos 13. bölüm, kendi içinde bir bütündür. Bu vaaz 2 kısımdan oluşuyor ve bugünkü kısım sadece 1. kısmıydı. Şimdi ara veriyoruz. Rab dilerse önümüzdeki hafta 2. kısmına bakıp bu vaazı tamamlayacağız.

Ama kapatmadan önce, önümüzdeki haftanın vaazıyla ilgili bir “spoiler” vermeliyiz. Bugünkü vaazdan ne anlamalıyız? Bugün baktığımız kısmın son ayetinde İsa şöyle diyor: 23 “Ama siz dikkatli olun. İşte size her şeyi önceden söylüyorum.” Yani öğrencilerini dikkatli olmaları konusunda uyarmak için onlara her şeyi önceden söylüyor.Bir sonraki bölümde İsa tekrar gelişini anlatıyor. Ondan sonraki son alt başlıktaysa o zamanı Baba’dan başka kimsenin bilemeyeceğini söylüyor. Yani Tanrı bize Markos 13 aracılığıyla şu 3 noktayı anlatıyor:

Son iki maddeye haftaya detaylı bakmayı umuyorum.

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.

VAAZ 2021.01.17

MARKOS 11:15-19 İsa Satıcıları Tapınaktan Kovuyor

‘Oradan Yeruşalim’e geldiler. İsa tapınağın avlusuna girerek oradaki alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. Yük taşıyan hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi. Halka öğretirken şunları söyledi: “ ‘Evime, bütün ulusların dua evi denecek’ diye yazılmamış mı? Ama siz onu haydut inine çevirdiniz.” Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa’yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. O’ndan korkuyorlardı. Çünkü bütün halk O’nun öğretisine hayrandı. Akşam olunca İsa’yla öğrencileri kentten ayrıldı. ‘

Tapınağın avlusunda ortalık karıştı! İsa avludaki alıcı ve satıcıları, para bozanları, güvercin satanları ve yük taşıyanları engelledi. Onlara çok kızdı. Öyle ki, Yuhanna 2. bölümde İsa’nın ipten bir kamçı yaparak onu kullandığından bahsediyor.

Sahneyi bir an için gözümüzde canlandırırsak, hiç de bizim tanıdığımız İsa’ya benzemediğini hemen fark ederiz. O’nu bu kadar kızdıran neydi?

Tapınağın avlusu bir ticaret alanı gibi kullanılıyordu. Bu başlı başına bir sorundu. Ama bununla beraber bu ticaret, temiz bir ticaret de değildi.

Mesela “para bozanlar”dan bahsediyor. Bunlar tapınak avlusunda tezgah kuruyorlar, mesleğin adından da anlaşılabileceği gibi, para birimlerini değiştiriyorlardı. Bugünkü döviz bürolarına benzer bir şekilde.

Neden para birimini değiştirmeleri gerekiyordu? Çünkü o dönemde yaşasaydınız, yıllık tapınak vergisi ödemeniz gerekirdi. Tapınağı ziyarete gittiğinizde bu vergiyi ödeyebilirdiniz. Ancak bu vergi, sadece yerel para birimiyle ödeniyordu. Yani Roma para birimi ile tapınak vergisi ödenmesi yasaktı. Çünkü Roma parasının üzerinde putperest simgeler yer aldığı için o para kirli sayılırdı. Yani tapınak vergisi ödenmesi için, Roma parasını yerel paraya çevirmek zorunluydu.

Şimdi “Bunda ne sorun var” diyebilirsiniz. Madem zorunluydu, İsa neden onlara kızdı? Az önce belirttiğimiz gibi, bu işlemin hem tapınakta yapılması, hem de temiz bir ticaret olmaması büyük bir problemdi. Çünkü bu işlemlerde bazen halktan çok yüksek fiyatlar talep edildiği biliniyor.

Ayrıca en önemlisi, Tanrı’nın amacına hizmet etmiyordu. Bunu daha iyi anlamak için İsa’nın Yeşaya ve Yeremya’dan yaptığı alıntılara bakalım.

MARKOS 11:17 ‘ Halka öğretirken şunları söyledi: “ ‘Evime, bütün ulusların dua evi denecek’ diye yazılmamış mı? Ama siz onu haydut inine çevirdiniz.” ‘

YEŞAYA 56:6-7 ‘“ RAB ‘be hizmet etmek, O’nun adını sevmek, Kulu olmak için O’na bağlanan yabancıları, Şabat Günü’nü tutan, bayağılaştırmayan, Antlaşmama sımsıkı bağlı kalan herkesi, Kutsal dağıma getirip Dua evimde sevindireceğim. Yakmalık sunularıyla kurbanları Sunağımda kabul edilecek, Çünkü evime ‘Bütün ulusların dua evi’ denecek.” ‘

Ayetlerin anlamı oldukça açıktır. Tanrı, tapınağın bir ticarethane olmasını amaçlamadı. Tapınağın dua evi olmasını amaçladı. Hem de sadece İsraillilerin de değil, bütün ulusların! Peki halk tapınağı ne hale getirdi?

YEREMYA 7:9-11 ‘“ ‘Çalmak, adam öldürmek, zina etmek, yalan yere ant içmek, Baal ‘a buhur yakmak, tanımadığınız başka ilahların ardınca gitmek, bütün bu iğrençlikleri yapmak için mi bana ait olan tapınağa gelip önümde duruyor, güvenlikteyiz diyorsunuz? Bana ait olan bu tapınak sizin için bir haydut ini mi oldu? Ama ben görüyorum neler yaptığınızı!’ diyor RAB . ‘

İnsanlar çalmak, adam öldürmek, zina etmek, puta tapmak gibi Tanrı’nın gözünde iğrenç sayılan günahları işlemek için Tanrı’nın tapınağına geliyordu. Yozlaşmanın boyutunu görebiliyoruz. Üstelik bunu, orada güvende olacaklarını düşündükleri için yapıyorlardı.

Hesap etmedikleri, veya görmezden geldikleri nokta: Tanrı herkesi görüyor ve yüreklerini biliyor. Diğer insanları kandırabiliriz, hatta bazen kendimizi bile kandırabiliriz. Ama Tanrı’yı kandıramayız.

Bir haydudu düşünelim. Haydut bir suç işler. Mesela birini öldürür. Bundan sonra yakalanmamak için kaçar. Çünkü yakalanırsa ceza alacağını bilir. Kimsenin olmadığı, bulunmanın zor olacağını bildiği için bir mağara bulur. Çünkü orada kendisini güvende hisseder. Haydut ini, bir kişinin işlediği günahtan nasıl çaresizce kaçtığını gösteren bir benzetmedir.

Bugün de dünyanın birçok yerindeki ibadethanelerde benzer durum yok mu? Hangi dinden olursa olsun!

İnsanlar günah işler ve ardından inandıkları dinin ibadethanesine gider. Çünkü günahın cezası olduğunu bilir ve Tanrı karşısında, eğer ibadetini yerine getirirse güvende olacağını düşünür.

Günah işlediğinizi fark ettiğinizde Tanrı’ya yaklaşmak kötüdür demek istemiyorum. Günah işlediğimizde tövbe edip Tanrı’ya yaklaşmamız zaten Tanrı’nın isteğidir. Ama bir günahı işledikten sonra yürekten pişman olup, verdiğimiz zararı onarmaya uğraşmak yerine, dört duvardan oluşan bir binada bir takım ritüelleri yerine getirerek Tanrı’nın bizi affedeceğini ve böylece güvende olacağımızı düşünmek hatadır. Bu, Tanrı’yla bir pazarlık, bir ticaret gibidir. Şuna benzer: Ben anlaşmamın bana düşen kısmını yerine getirdiğime göre, şimdi sıra Tanrı’da!

Tanrı’nın tapınağının kullanılmasını istediği amaç ne bir ticarethane, ne de sadece günah işledikten sonra gidilmesi gereken bir yerdir!

Tanrı, tapınağının bir dua evi olmasını amaçladı. Tanrı’nın tapınağı neresidir? Üzerinde haç olan bir bina mı? Veya Kadıköy’deki bir binanın mutfağı mı? İsa’ya kulak verelim:

YUHANNA 2:16-22 ‘Güvercin satanlara, “Bunları buradan kaldırın, Babam’ın evini pazar yerine çevirmeyin!” dedi. Öğrencileri, “Evin için gösterdiğim gayret beni yiyip bitirecek” diye yazılmış olan sözü hatırladılar. Yahudi yetkililer İsa’ya, “Bunları yaptığına göre, bize nasıl bir belirti göstereceksin?” diye sordular. İsa şu yanıtı verdi: “Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım.” Yahudi yetkililer, “Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı, sen onu üç günde mi kuracaksın?” dediler. Ama İsa’nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi. İsa ölümden dirilince öğrencileri bu sözü söylediğini hatırladılar, Kutsal Yazı’ya ve İsa’nın söylediği bu söze iman ettiler. ‘

En doğru ve açık yorum Yuhanna’nın kendisinden geliyor. İsa’nın sözünü ettiği, üç günde kuracağı tapınak, O’nun kendi bedeniydi. Öyle de yaptı. Dediğini yaptı.

Öğrenciler o anda bunu anlamamış olabilir ama İsa ölümden dirildiğinde hatırladılar, ve iman ettiler. Yuhanna şu ifadeyi kullandı: “Öğrencileri … hatırladılar” dedi. Bu önemli, çünkü Yuhanna rastgele bir kişi değil, ama o öğrencilerden biriydi.

Birisi şunu sorabilir: İsa göğe alındığına ve şimdi insan bedeninde yeryüzünde olmadığına göre, tapınak şu an nerededir?

1.KORİNTLİLER 3:16-17 ‘ Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı’nın Ruhu’nun sizde yaşadığını bilmiyor musunuz? Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz. ‘

Pavlus, Korintlilere yazdığı mektupta, topluluktaki uyum konusunda konuşurken bu ifadeyi kullandı. O tapınak şimdi biziz. İsa kurdu ve Kutsal Ruh aracılığıyla şimdi yeryüzünde bizleri kullanarak o görevi devam ettiriyor.

Bir gün Tanrı’nın müjdesini paylaştığım bir kişi bana, neden Hristiyanlığı seçtiğim konusunda beni anladığını söyledi. Ona ne demek istediğini sorduğumda bana dedi ki: “Günde şu kadar kez ibadet etmek zorunda olmuyorsun, duaları ezberlemek zorunda olmuyorsun, cennete girmek için sürekli sevap işlemek zorunda değilsin. Bu kadar kolay bir dine mensup olmayı kim istemez ki? Hristiyan olmak ne kadar kolay!”

Öyle mi? Belki bazı açılardan haklı olabilir, ama hiç de düşündüğü gibi değil!

Tanrı’nın tapınağı olmak, İsa’nın yeryüzündeki bedeninin bir parçası olmak, yeryüzünün tuzu ve ışığı olmak, dua evi olmak, Tanrı’nın karakterine benzemek ve O’nu yansıtmak. Gerçekten o kadar kolay mı?

Ve bunları Tanrı’nın ruhuyla olması gerektiği gibi yaptığınızda, bazen oradan kovulmak ya da öldürülmek isteniyorsunuz, aynı İsa’nın o gün tapınakta başkahinler ve din bilginleri tarafından yok edilmek istendiği gibi.

Çünkü Tanrı’nın tapınağı olmak, bazen bir yanağınıza tokat atana diğer yanağınızı dönmeyi, bazen de tezgahları devirmeyi gerektiriyor. Ve bu dünyada tezgahlar çok fazladır. Tezgahları devrilen kişiler, tezgahlarını deviren kişileri yok etmek isterler.

Tanrı’nın her birimize, çağrısına göre hareket edecek yüreği vermesi için dua edelim. Öyle ki, O’nu hoşnut etmekten başka bir kaygımız olmasın. Sonuç bizim için ne olursa olsun, Tanrı’nın tapınağı olabilelim.

Çok zor olduğunu ama bu yolda Tanrı’nın bizimle olacağını biliyoruz.

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin. Dua edelim.