VAAZ 2021.08.15

Mesih’in sevgisini anlayabiliyor musunuz? Aslında belki de soruyu “İnsan aklımızla böylesine bir sevgiyi kavrayabilmemiz gerçekten mümkün mü?” diye de sorabiliriz!

Kutsal Kitap’taki bir kişi bunun mümkün olduğunu düşünüyor. Onu dinleyelim.

Efesliler 3:14-21 14-15 Bunun için, yerde ve gökte her ailenin adını kendisinden aldığı Baba’nın önünde diz çökerim. 16-19 Baba’nın kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Ruhu’yla sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini ve Mesih’in iman yoluyla yüreklerinizde yaşamasını dilerim. Öyle ki, Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih’in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin.

20 Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir. 21 Kilisede ve Mesih İsa’da bütün kuşaklar boyunca sonsuzlara dek O’na yücelik olsun! Amin.

Bu, bir Tanrı adamının, hem bir Hristiyan hem de bir kilise topluluğu için ettiği bir duadır. Bu adam, önceden O’nun halkına eziyet eden birisi olmasına rağmen sonradan diyar diyar dolaşıp O’nun müjdesini paylaşarak, bu diyarlarda bazen hapis ve zulümler gören ve en sonunda O’nun için ölerek Tanrı’yı ne kadar sevdiğini kanıtlamış bir kişidir. Pavlus, Mesih’in sevgisini bir ölçüde de olsa anlamıştı ve kilisenin de bu sevgiyi anlaması için dua ediyordu.

Pavlus duasında Tanrı’dan ne istedi? Önce diz çöktü, kendini alçalttı. Sonra Baba’dan kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Kutsal Ruh’u aracılığıyla onları iç varlıklarında kudretle güçlendirmesini, ve iman yoluyla Mesih’in onların yüreklerinde yaşamasını istedi.

  • Hristiyanların Kutsal Ruh aracılığıyla iç varlıklarında güçlenmeye ihtiyacı vardır. Dış varlığın değil, iç varlığın güçlenmesi için dua ediyor. Dış varlık sadece geçicidir. Bir süreliğine var, bir süre sonra artık olmayacak. Eskiyor. Ama iç varlık öyle değil. O her zaman gelişebilir ve her zaman yeni kalabilir. Hristiyanların imanda sağlam olabilmesi için Kutsal Ruh ile iç varlıklarında yenilenmeleri gereklidir. Bu nasıl yapılır? Devamlı Tanrı’nın sözünden beslenerek, sürekli dua ederek ve her gün O’nunla yaşayarak.
  • Hristiyanların ayrıca iman yoluyla Mesih’in yüreklerinde yaşamasına ihtiyaçları vardır. Kutsal Ruh bizi güçlendirince bu mümkün olur. Ama burada şundan da bahsedelim, yürekte yaşamaktan yürekte yaşamaya da fark var. Orada nasıl yaşadığı da çok önemlidir. Biz geçen yıl taşınmadan önce, kedimiz oldukça hareketliydi, çok konuşur ve çok oyun oynardı. Evin her yerinde rahatlıkla patron gibi gezerdi. Enerjisi çok iyiydi. Ama şimdi taşınalı 9 ay oldu ve o hala eskisi gibi enerjik değil. Az yiyor, az konuşuyor ve az oyun oynuyor. Evin bazı odalarına hiç girmiyor. Araştırdığımızda gördük ki sebebi, eski evimizi kendi evi olarak kabul ediyordu ve sonuç olarak kendini evinde hissediyordu. Ama yeni evde asla eskisi gibi olmadı çünkü burada hala kendini evinde hissetmiyor. Doktora götürdüğümüzde doktor iyileşmesi için ilaçtan daha çok, bizim onunla daha fazla onunla oynamamıza, konuşmamıza, ilgilenmemize, vakit geçirmemize ihtiyacı olduğunu söyledi. Çok mantıklı, değil mi? Evet, Tanrı beni affetsin, kedimi örnek göstererek Mesih’i anlatıyorum. Teşbihte hata olmaz demişler. Mesih hangi evde oturduğunuzla o kadar fazla ilgilenmeyebilir. Ama O’nu yüreklerinizde nasıl ağırladığınızla çok ilgilidir! Yüreklerimizde O’nu oraya ait hissedecek şekilde ağırlıyor muyuz? Mesih’i yüreklerimizde öyle ağırlamalıyız ki, orada kendisini evinde hissetmeli. Her odaya rahatça girebiliyor mu? Günahlı yerlere, karanlık yerlere girmesine ve oraları temizleyip aydınlatmasına izin veriyor muyuz? İzin verelim, Mesih yüreklerimize yerleşsin ve orada kendisini evinde hissetsin. İman yoluyla, O’nun yüreklerimizde yaşamasına izin verelim.
  • Pavlus bunları “Baba’dan kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca” istedi. Bu kelimenin “zenginliğince” değil de, “zenginliği uyarınca” olmasına dikkat edelim. Bu ifade bize Tanrı’nın bizi ne kadar büyük bir ölçüde bereketlemek istediğini anlatıyor. Bir kişi “zenginliğince” zenginliğinden arta kalan küçük bir miktarda hediye verebilir. Ama bir kişi “zenginliği uyarınca” hediye vermek isterse, bu hediye zenginliğiyle orantılı olmaz, çok fazla olur! Tanrı bize bu güçlendirmeyi ve Mesih’i bu büyük ölçüde vermek istiyor, az bir miktarını değil.

Pavlus “Öyle ki” diyor ve devam ediyor: “Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih’in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin.”

Pavlus Hristiyanların ve tüm kilisenin Mesih’in sevgisini anlayabilmeleri için dua ediyor. Bilgiyi çok aşan, bu tarifsiz sevgiyi kavramaları için. Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmaları için, bütün kutsallarla birlikte ve sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak. Köklenmek ve temellenmek! Maalesef, hafta içinde Türkiye’nin birçok şehrinde sel felaketleri yaşandı. Bir süre gelişmeleri takip ettim. Haberlerde gördüğüm sel görüntüleri inanılmazdı! Yüksek yerlerden akan sular önlerine çıkan her şeyi yıktı. Bazı ağaçları ve arabaları alıp götürdü, hatta sel bittiğinde ve asfalt göründüğünde fark edildi ki, sel suları asfaltı çatlatmış. Ama dikkatimi çeken bir şey vardı: Bazı ağaçlar akan sel sularının ortasında bütün heybetiyle sapasağlam duruyordu. Sel bazı ağaçları, arabaları alıp götürürken ve hatta asfaltı çatlatırken, o ağaçlar nasıl sapasağlam duruyordu? Çünkü çok iyi köklenmişler. Kökleri çok derin. Bu onları çok sağlam yapıyor ve felaketler onları yıkamıyor. Eğer köklerimiz sağlamsa, Mesih’in sevgisinden sürekli beslenip büyüyorsa, felaketler bizi yıkamaz! Felaketin ortasında, sular ve rüzgarlar önüne aldığını beraberinde götürüp parçalarken, bütün heybetiyle orada duran o ağaç gibi Mesih’te sapasağlam durabiliriz. Eğer her bir Hristiyan böyle Mesih’in sevgisiyle köklenmiş olarak sağlam durursa, kilise sağlam durur. Kilise sağlam durursa, dünyada Tanrı sözü sağlam durur. Bu kişisel bir gereklilik olduğu kadar, kilise için ve Tanrı’nın sözü için de gereklidir. Çünkü felaketler onları da yok etmek istiyor. Tarih boyunca Kutsal Kitap ve kilise yıkılmak istendi ama o sağlam köklenmiş ağaçlar sayesinde onları kimse yıkamadı. Sağlam köklenmiş ağaçlar, yüreğini Mesih’e veren, O’nun sevgisini anlayan ve hayatını ona göre değiştiren, her gün çarmıhını yüklenip İsa’nın ardından giden, O’nun için hayatını bile verebilecek kişilerdir. Onlardan biri miyiz? Öyleysek, nasıl gelişebiliriz, değilsek, nasıl öyle olabilmek için neleri değiştirmeliyiz?

Hristiyan olmak, sadece kimlik kartımızı değiştirmek olmamalı. Onu da yapalım, ama hayatımızın her alanında önceliği Mesih’e verelim. Kilise Pazar gününden Pazar gününe gelinen ve gidilen bir yer olmamalı. Her üyesinin düzenli işleyişiyle sevgide gelişen ve toplumsal meselelere duyarlı olan tek bir beden olmalı. Bunu nasıl yapabilirim, nasıl köklenebilirim, Mesih’in sevgisini nasıl daha çok anlayabilirim diye her birimiz düşünmeli ve dua etmeliyiz.

İmanda ve kilisede köklenmek ve temellenmek, Mesih’in sevgisini anlamakla olur. Mesih’in sevgisini anlamak da O’nun sözünde köklenerek ve temellenerek mümkün olur.

Mesih’in sevgisini anlamak ve anlatmak hangi ölçüde mümkün bilmiyorum. Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmak ne kadar mümkün bilmiyorum. Ama bir şeyi biliyorum ki, bu yazıları Pavlus’a esinleyen ve bize ileten Tanrı, bir derece bile olsa bunun mümkün olduğunu düşünüyor. Pavlus’un sonraki ifadesine bakalım:

20 Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir. 21 Kilisede ve Mesih İsa’da bütün kuşaklar boyunca sonsuzlara dek O’na yücelik olsun! Amin.

Bir cevap yazın