VAAZ 2020.12.27

Markos 10:32-34 İsa Ölüp Dirileceğini Üçüncü Kez Bildiriyor

Yola çıkmış Yeruşalim’e gidiyorlardı. İsa önlerinde yürüyordu. Öğrencileri şaşkınlık içindeydi, ardından gelenler ise korkuyorlardı. İsa Onikiler’i yine bir yana çekip kendi başına gelecekleri anlatmaya başladı: “Şimdi Yeruşalim’e gidiyoruz” dedi. “İnsanoğlu, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek. Onlar da O’nu ölüm cezasına çarptıracak ve öteki uluslara teslim edecekler. O’nunla alay edecek, üzerine tükürecek ve O’nu kamçılayıp öldürecekler. Ne var ki O, üç gün sonra dirilecek.”

İsa’nın öğrencileri şaşkınlık içinde ve ardından gelenler korkuyorlar. Bu şaşkınlık ve korku nereden kaynaklanıyor? Çünkü Yeruşalim’e gidiyorlar. Onlar belki de neler olacağını tam olarak bilemiyorlar ama çok zor şeyler olabileceğini tahmin edebiliyorlar, çünkü Yeruşalim’de başkahinlerin ve din bilginlerinin İsa’yı öldürmek istediğini biliyorlar.

Ve İsa yine Onikiler’i kenara çekip onlara özel olarak, başına gelecekleri anlatıyor. Bunu üçüncü kez yapıyor. Onlara, çok yakında gerçekleşecek şu olayları bildiriyor:

  • Başkahinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek.
  • Ölüm cezasına çarptıracaklar.
  • Öteki uluslara teslim edecekler.
  • Alay edecekler.
  • Üzerine tükürecekler.
  • Kamçılayacaklar.
  • Öldürecekler.
  • Ne var ki, 3. gün dirilecek.

İsa’nın henüz gerçekleşmemiş olaylar hakkında ne kadar detaylı bilgiler verdiğini görebilir ve O’nun bir insandan çok daha üstün olduğunu hemen anlayabiliriz.

Aynı olayı kaydeden Luka, olayın en sonuna şu notu da ekliyor: Luka 18:34 Öğrenciler bu sözlerden hiçbir şey anlamadılar. Bu sözlerin anlamı onlardan gizlenmişti, anlatılanları kavrayamıyorlardı.

Bu sözlerin anlamı o anda öğrencilerden gizlenmişti, anlamadılar ve kavrayamadılar. Onlar sonradan anladılar. Peki İsa’nın bu sözlerini bugün bizler anlıyor muyuz, kavrayabiliyor muyuz?

Bu sözlerin anlamına şu ayetlerde bakalım: 1 Korintliler 15:3-4 Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

Tanrı bunu neden yaptı? Yuhanna 3:16 Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.

İsa’nın yukarıda önceden bildirdiği ve hemen sonra başına gelen o acı olayların hepsi, temelde tek bir sebeple gerçekleşti: Tanrı bizi seviyor!

İsa Mesih, o saydığı acıların başına geleceğini bile bile, öğrencilerinin ve takipçilerinin önünden emin adımlarla, temelde tek bir sebeple yürüyordu: Çünkü bizi seviyor!

Bu sözlerin anlamını bizlere açan, anlamamızı sağlayan ve kavramamızı sağlayan Tanrı’ya şükürler olsun. Şimdi hep birlikte, bu sözlerin ne anlama geldiğini hatırlayarak, Rab’bin Sofrası’na oturalım. Ölümünü ilan edelim, sevgisini ilan edelim ve o sevgiyi kabul ettiğimizi ilan edelim. Kısa bir sessiz zaman yapalım.

1 Korintliler 11:23-30 Size ilettiğimi ben Rab’den öğrendim. Ele verildiği gece Rab İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın.” Aynı biçimde yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. Her içtiğinizde beni anmak için böyle yapın.” Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab’bin gelişine dek Rab’bin ölümünü ilan etmiş olursunuz.
Bu nedenle kim uygun olmayan biçimde ekmeği yer ya da Rab’bin kâsesinden içerse, Rab’bin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur. Kişi önce kendini sınasın, sonra ekmekten yiyip kâseden içsin. Çünkü bedeni farketmeden yiyip içen, böyle yiyip içmekle kendi kendini mahkûm eder. İşte bu yüzden birçoğunuz zayıf ve hastadır, bazılarınız da ölmüştür.

Şükran duası ve paylaşım.

Rab’be hamdolsun!

Markos 10:35-45 Yakup’la Yuhanna’nın Dileği

Zebedi’nin oğulları Yakup ile Yuhanna İsa’ya yaklaşıp, “Öğretmenimiz, bir dileğimiz var, bunu yapmanı istiyoruz” dediler.
İsa onlara, “Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu.
“Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver” dediler.
“Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz” dedi İsa. “Benim içeceğim kâseden siz içebilir misiniz? Benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olabilir misiniz?”
“Evet, olabiliriz” dediler.
 İsa onlara, “Benim içeceğim kâseden siz de içeceksiniz, benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olacaksınız” dedi. “Ama sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Bu yerler belirli kişiler için hazırlanmıştır.”
Bunu işiten on öğrenci Yakup’la Yuhanna’ya kızmaya başladılar. İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.”

Yakup ve Yuhanna kardeşler, İsa’dan ayrıcalık istiyorlar. Bir yandan güzel: İsa’nın Egemenliğine iman ediyorlar ve O’nun yakınında olmak istiyorlar. Diğer yandan talihsiz bir zamanlama: İsa Yeruşalim’e, yukarıda saydığımız acıları çekmeye doğru gittiği bir sırada bunu istiyorlar.

Elbette yüksek ihtimalle, İsa’nın dünyasal bir kral gibi olacağını düşünüyorlardı. O’nun yanında oturmak büyük bir ayrıcalık olacaktı. Öyle ki, orada oturmak için İsa’nın içeceği kaseden içebileceklerini ve O’nun vaftiz olacağı gibi vaftiz olabileceklerini bile söylediler.

Kase ve vaftiz nedir? İsa’nın çekeceği acılar ve çarmıhtaki ölümüdür. O andaki anlayışları bir yana, gerçekten de İsa’nın dediği gibi aynı kaseden içtiler ve aynı vaftizi oldular mı? Evet, Yuhanna sürgüne gönderildi ve Yakup, Kral Kirodes tarafından öldürüldü.

Diğer öğrencilerin Yakup ve Yuhanna’ya kızmalarından, onların da aynı yüreğe sahip olduğunu anlıyoruz. Ve böylece İsa’ya büyük bir öğretiş verme fırsatı oldu.

İsa’nın dediği gibi, gerek tarih boyunca, gerekse bugün yaşadığımız zamanda olsun, tüm ulusların önderleri halklarına egemen kesilirler ve ileri gelenleri de ağırlıklarını mümkün olan her şekilde hissettirirler. Ülkemizde yaşayan herkes bu ayetlerde İsa’nın ne anlatmak istediğini kolayca anlayacak kadar şanslıdır. Ama bu sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için geçerlidir.

Ama İsa öğrencilerin arasında durumun böyle olmayacağını, aralarında büyük olmak isteyenin, öbürlerinin hizmetkarı olması gerektiğini öğretti. Öğrencilerin arasında birinci olmak isteyenin, hepsinin kulu olması gerektiğini öğretti. Tanrı’nın Egemenliği’nde kurallar dünyaya göre ters bir şekilde işliyor.

Tanrı’nın Egemenliği’nde oturarak büyük olunmuyor. Orada büyük olmak için, ayakta olmak, işlemek, kısaca hizmet etmek gerekiyor. Orada büyüklük, hizmet etmektir. Nereden biliyoruz? Tek mükemmel örnekten biliyoruz: İsa’dan. Hem O’nun sözlerinden, ama hem de O’nun kendisinden, kendi yaşamından. 45. ayeti tekrar okumak istiyorum:

Markos 10:45 Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.

Bu ayet, sadece bu paragrafın değil, sadece 10. bölümün ya da Markos’un da değil, ama tüm Müjde’nin anahtar ayetidir, tüm Müjde’nin mesajıdır.

  • Doğmak için seçtiği yer bir hastane değil, bir ahırdı.
  • Ulaşım aracı olarak seçtiği araç bir araba değil, bir eşekti.
  • Ölmek için seçtiği yer evindeki yatağı değil, bir çarmıhtı.
  • Savaşmak için seçtiği şey bir kılıç değil, ama sevgiydi.

İsa bile temelde bir sebepten yeryüzünde insan bedeni aldı: Hizmet etmek. Bunu bizi sevdiği için yaptı. Bize bu şekilde örnek oldu: Hizmet ederek, canını vererek.

Tanrı’nın Egemenliği’nde yer almak ister misiniz? O zaman İsa’nın bizleri kurtarmak için yeryüzüne geldiğine, günahlarımızın bedeli olan ölüm cezasını çarmıhta ödediğine ve 3. gün dirilerek bizlere sonsuz yaşamı verdiğine iman etmeniz yeterlidir.

Tanrı’nın Egemenliği’nde büyük olmak ister misiniz? O zaman sizleri bu hafta boyunca Tanrı için, kardeşler için, kiliseniz için, komşularınız için, Müjde’yi duymayanlar veya anlamak isteyenler için, finansal ve ruhsal ihtiyaç sahipleri için neler yapabileceğinizi, onlara nasıl hizmet edebileceğinizi Tanrı’ya sormak için teşvik etmek istiyorum.

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.

VAAZ 2020.12.20

Markos 10:13-16 İsa Küçük Çocukları Kutsuyor

  • Bazı kişiler, küçük çocuklara dokunması için onları İsa’nın yanına getiriyorlar ama öğrenciler onları azarlıyor.
  • İsa buna kızdı! “Bırakın gelsinler. Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir.”
  • Tanrı’nın Egemenliği kimlerindir? “Böyleleri” ne demektir? Çocuk gibi saf yürekle iman edenler ve alçak gönüllüler. Tanrı’nın Egemenliği onlarındır. İsa onları kutsadı.
  • Çocuklara her zaman sevgi ve şefkat ile yaklaşmalıyız ve yürekten iman ile alçak gönüllülük konusunda onlar gibi olmalıyız.

Markos 10:17-31 Zenginlik ve Sonsuz Yaşam

  • Bir adam koşarak geldi ve diz çökerek İsa’ya bir soru sordu. Güzel ve önemli bir soru: “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?”
  • İsa’nın cevabı: “Bana neden iyi diyorsun? İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı’dır. O’nun buyruklarını biliyorsun. Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.” Bunlar on emirden geliyor. Kısaca, “Komşunu kendin gibi seveceksin.”
  • Adamın cevabı: “Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum.” Adamın bakış açısıyla ilgili şunu söyleyebiliriz: Sonsuz yaşama kavuşmak için bir şeyler “yapmak” gerektiğini düşünüyordu. O yüzden “Ne yapmalıyım” diye sordu ve “Öyle yapıyorum” dedi. Bu yüzden İsa, Kutsal Yasa’yı kullandı. Romalılar 3:20 Yasa’nın gereklerini yapmakla hiç kimse Tanrı katında aklanmayacaktır. Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır. İsa adama, kurtulmak için bir şeyler yapmanın faydasız olduğunu göstermeye çalışıyor.
  • İsa ona sevgiyle baktı ve şöyle dedi: “Bir eksiğin var, git, neyin varsa sat, parasını yoksullara ver, böylece gökte hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Ve adamın yüzü asıldı, üzüntüyle oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı. Onları satmayı göze alamadı.
  • Bir noktayı iyi anlamamız gerek: İsa, adama, tüm malını satarak ve yoksullara dağıtarak kurtulabileceğini söylemiyor. Bir insan nasıl kurtulabilir? İsa’nın yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna, çarmıhta günahlarımız için öldüğüne ve 3. gün ölümden dirildiğine inanarak kurtulabilir. Başka bir deyişle, bir insanın kurtulabilmesi için, günahkar olduğunu, bunun cezasını ödemek için de elinden bir şey gelmediğini, ama o bedeli İsa’nın çarmıhta ödediğini kabul ederek kurtulabilir. Burada İsa, adam mutlaka kendisinin bir şey yapması gerektiğine inandığı için, ona Kutsal Yasa ile karşılık verdi. Eğer sonsuz yaşama gerçekten sahip olmak isteseydi, tüm malını satarak, komşusunu gerçekten sevdiğini kanıtlayabilirdi. Ama bu yol ayrımına geldiğinde, onu da yapamadı. Aslında tek yapması gereken, günahkar bir insan olduğunu kabul etmekti.
  • İsa’nın adama göstermek istediği şey aslında, Kutsal Yasa’ya gerçekten uymadığı ve bu yüzden kurtuluşa gereksinim duyduğuydu. Hepsi bu.
  • İsa şöyle devam etti: “Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği’ne girmesi ne güç olacak! Tanrı’nın Egemenliği’ne girmek ne güçtür! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.” Öğrenciler çok şaşırdılar. “Öyleyse kim kurtulabilir” dediler. O zaman İsa: “İnsanlar için bu imkansız, ama Tanrı için değil. Tanrı için her şey mümkündür” dedi.
  • Zor bir soruyla karşı karşıya hisseden sadece ben miyim? Her şeyimizi satmamız mı gerekiyor? Şu kadarını söyleyebilirim: Herkes kendisi için bunu Tanrı’ya sormalıdır. Ama size, Tanrı’nın bize verdiği bereketleri ihtiyacı olan insanlarla neden paylaşmamız gerektiği konusunda birkaç şey söyleyebilirim.
  • 2. Korintliler 8:9 Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu. İsa’nın kendisi bize örnek oluyor. Başkalarının zengin olabilmesi için bizim yoksul olmamız gerektiği konusunda. Yani ihtiyaç sahiplerine zenginliğimizden vermek konusunda istekli olmalıyız. Bununla birlikte dünyada her gün çok sayıda insanın açlıktan öldüğünü ve dünyanın büyük bir kısmının hala Müjde’yi hiç işitmemiş olduğunu biliyoruz. Dünyanın, gönülden veren insanlara çok ihtiyacı var.
  • Öğrenciler bu sözleri duyunca kimsenin kurtulamayacağını düşündüler. Çünkü onlara göre ve o dönemde hakim olan düşünceye göre, zenginlik, Tanrı’nın bereketini aldığınızın bir işaretiydi. Fakirlik de tam tersinin. O zaman düşündüler ki, zengin insan bile oraya giremiyorsa kim girecek? Evet, hayatında Tanrı olmadan hiçbir zengin adam zenginliğinden vazgeçemez. Ama Tanrı için, ve Tanrı ile her şey mümkündür.
  • Özetle, zenginler, zengin olmaları sebebiyle yıkıma gitmiyor. Yıkıma gidiyorlar, çünkü zenginliği, Tanrı’dan daha çok seviyorlar. Bir adam, parası ve Tanrı arasında bir seçim anına geldiğinde, parasını seçtiği için kurtulamıyor. Çok parası olduğu için değil. Bu, hayatımızda Tanrı’nın yerine koyduğumuz, Tanrı’dan daha çok sevip değer verdiğimiz her şey için geçerli bir gerçektir. En çok Tanrı’yı sevmeli ve değer vermeliyiz.
  • Petrus dedi ki: “Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik.” Akıllı bir adam. O zaman İsa: “Size doğrusunu söyleyeyim. Benim ve Müjde’nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” Amin!
  • Ödülümüz, kesinlikle büyük olacaktır. Romalılar 8:18 Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez. Ödülümüz sonsuz yaşamdır. Her şeyi bırakarak onu elde edemiyoruz, o bir armağandır, Tanrı’dan gelen bir lütuftur. Ama bugün İsa ve Müjde uğruna her neyden vazgeçiyorsak, onun daha fazlasını sevgi dolu Tanrı’mız bize sağlayacak. Kendimize yerde değil, gökte hazineler biriktirerek O’nu hoşnut edebiliriz.
  • Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.

VAAZ 2020.12.06

Markos 9:42-50 Birini Günaha Sokmanın Cezası 

42  “Kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı geçirilip denize atılması kendisi için daha iyi olur. 43-44 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir. 45-46 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir. 47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı’nın Egemenliği’ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir. 
48 ‘Oradakileri kemiren kurt ölmez, 
Yakan ateş sönmez.’ 49 Çünkü herkes ateşle tuzlanacaktır. 50 Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın!” 

1) ÖZ DENETİM 

İki yönlü: Kendimiz günah kapanına yakalanabiliriz veya bir başkasının günah kapanına yakalanmasına sebep olabiliriz. Bir şekilde hem bireysel olarak kendimizi hem de aynı zamanda başkalarını etkiliyoruz. Bir Hristiyan’ın sorumluluğu sadece kendisine karşı olmuyor. 

İsa diyor: Küçüklerden birini (ya da bir başkasını) günaha düşürürsen, boynuna taş bağlayıp kendini denize atman daha iyidir. Ne kadar ciddi bir uyarı!  

Bu durumda elimiz aracılığıyla günaha düşersek elimizi kesmek, ayağımız aracılığıyla günaha düşersek ayağımızı kesmek ve gözümüz aracılığıyla günaha düşersek gözümüzü çıkarmak mı gerekiyor? İyi ki gerekmiyor! Nasıl yapardık bilmiyorum. 

El, ayak ve göz Hristiyanlarca çok kullanılır. El, yaptığımız işleri; ayak, hayattaki yürüyüş şeklimizi yani yaşantımızı; göz ise istek ve arzularımızı simgeliyor. 

İsa’nın söylemek istediği şey, yaptığımız işler, yaşantımız ve arzularımız bizi günaha düşürüyor ve başkalarını günaha düşürmemize sebep oluyorsa, o durumu hemen kesip atmamız, yani o durumdan hemen vazgeçmemiz gerektiği.  

Öz denetim, bazen vazgeçmeyi gerektiriyor. Daha büyük bir amaca ulaşmak için, geçici zevklerden veya ayrıcalıklardan vazgeçmeye değer. 

Çok basit bir örnek, ben cips, çikolata ve kızartma yemekleri yemeyi çok seviyorum. Ama son yapılan kan testlerimde kolesterol yüksek seviyede çıktı. Çok sevdiğim cipsi, çikolatayı ve kızartma yemeklerini yemeye devam edersem sağlığımı kaybedeceğimi biliyorum. Bunu bildiğim için hemen onlardan vazgeçiyorum. Çünkü bu vazgeçme eylemi, sağlığımı korumama yardım ediyor. Beni koruyor. 

Bu bölümde İsa’nın öğrettiği bir elimizden, ayağımızdan veya gözümüzden vazgeçme eylemi ise bizim ruhlarımızı cehennemden koruyor. İsa bize yaptığımız işler, yaşantılarımız ve arzularımızla birlikte cehenneme atılmaktansa, onlar olmadan Tanrı’nın Egemenliği’nde olmanın daha iyi olduğunu gösteriyor. 

Gerçekten de öyle değil mi? Evet iyi işlerimizle değil yalnızca imanla aklanıyoruz ama eğer günah içinde yaşıyor, kendimizi ve başkalarını sürekli olarak günaha teşvik ediyorsak, acaba gerçekten iman ederek aklandık mı diye bir düşünmek ve öz eleştiri yapmak lazım. 

İsa dedi: 7 İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline! Matta 18:7 

Tuzaklar olacak, ama biz Hristiyanlar onlara aracılık etmeyeceğiz.  

Sonsuzluğu Tanrı olmayan bir yerde geçirmenin şakası yoktur. Öyleyse günaha düşmemek için ekstrem önlemler almak gerekiyorsa alacağız ve günahın her türlüsüne karşı hoşgörüsüz olacağız. 

2) TUZ OLMAK 

49. ayette “Herkes ateşle tuzlanacaktır” diyor. Levililer 2:13’ten bir referans. İsa sadece kendisine iman etmeyenlerin değil ama herkesin ateşle tuzlanacağını söylüyor. Ancak ateşle tuzlanmak ne demektir? 

Tuz Kutsal Kitap’ın genelinde sık geçiyor. Tuz içine konulduğu yiyeceği koruyor ve arıtıyor. Mecazen de sadakat ve verilen söze bağlılığı simgeliyor. Ateş ise cehennemi veya yargıyı simgeliyor. 

Tanrı sözleri ne işe yarıyor? 2. Timoteos 3 16 Kutsal Yazılar’ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. 

O zaman Tanrı’nın sözlerinin bizlere öğretmesine, azarlamasına, yola getirmesine ve doğruluk konusunda eğitmesine izin verdiğimiz ölçüde Tanrı bizden hoşnut oluyor diyebiliriz. Tanrı bizi ateşle tuzluyor ve bizim sadakatimize ve dahil olduğumuz Antlaşma’ya olan bağlılığımıza bakıyor.  

Tanrı yolunda kalmak için ne kadar öz denetimde bulunuyoruz? Tanrı’yı hoşnut etmek için bizi günaha götüren tuzaklara ne kadar dikkat ediyoruz? Onlara yakalanmamak için nelerden vazgeçiyoruz? 

Levililer 2 13 Bütün tahıl sunularını tuzlayacaksınız. Tanrı’nın sizinle yaptığı antlaşmayı simgeleyen tuzu tahıl sunularından hiç eksik etmeyeceksiniz. Bütün sunulara tuz katacaksınız. 

Tuz, Tanrı’nın İsrail ile yaptığı Eski Antlaşma’nın simgesiydi ve tahıl sunularından hiç eksik edilmiyordu. Bizler Yeni Antlaşma’dan sonra artık tahıl sunusu sunmuyoruz. Sunu olarak ne sunuyoruz? Hayatlarımızı. Sunularımız olan hayatlarımızda da tuz olması gerekmiyor mu? Kesinlikle gerekiyor! 

Son ayette İsa’nın kendisi söylüyor: “Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın!” 

Matta 5:13’te de okuyoruz: 13 “Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir?” 

İsa öğrencilerinden yeryüzünün tuzu olmalarını istiyor. Yani kendisine bağlı öğrenciler olmalarını. Kendisinden bereket almalarını, yeryüzünün karanlığında parlamalarını istiyor. Hem kendilerine hem başkalarına bereket olmalarını, Tanrı’nın yüceliğini herkese göstermelerini istiyor. Bunları azaltan ve günah içeren her şeye karşı da hoşgörüsüz olmalarını istiyor. Birbirleriyle barış içinde yaşamalarını istiyor tüm kardeşlerden. 

Bugün öz denetim ve tuz olmak konularından konuşarak, hem kendimizi hem de başkalarını günaha sokmak yerine kutsal olmak ve kutsallığa teşvik etmek üzerine konuştuk. Bu hafta boyunca hepimizin hayatlarında bu konulardaki eksiklikler için dua etmeye ve imanımızı güçlendirmeye teşvik etmek istiyorum. Çünkü hepimizin birbirinden farklı ama bir şekilde de birbirine benzer zayıflıkları var. 

Hayatlarımızda hangi konularda öz denetim eksikliğimiz vardır? İçimizdeki tuzu azaltan etkiler nelerdir? Olumsuz etkilerden kurtulmak için neler yapabiliriz? 

Tanrı bu konularda hepimize öğretsin ve yetkinleştirsin. Şimdi birlikte dua edelim. 

VAAZ 2020.11.29

Markos 9:30-32 İsa Ölüp Dirileceğini Tekrar Bildiriyor

NOKTA 1: İSA ÖĞRENCİLERİNE ÖZEL OLARAK ZAMAN AYIRIP ÖĞRETTİ.
• İsa Celile’den geçerek yavaş yavaş çarmıha yaklaşırken fark edilmeden oradan geçmek istedi. Öğrencileriyle yakından ilgilenmek, konuşmak, öğretmek İsa için her zaman önemli. Bizim için de öyle. O’na zaman ayıralım çünkü O bize ayırıyor. Temel derslerde var.

NOKTA 2: ÖĞRENCİLER O’NA SORU SORMAKTAN KORKTU.
• Teslim edileceğini, öldürüleceğini ama üç gün sonra dirileceğini öğretti. Öğrenciler anlamadı ve soru sormaktan da korktular. Öğretmenler teşvik eder: “Anlamadığınız yerleri sorun.” İsa’nın söylediklerini anlamıyorsak her zaman O’na sorabiliriz. “Rab, ne demek istiyorsun? Anlamama yardım et.”

Markos 9:33-37 En Büyük Kim?

NOKTA 1: İSA ÖLÜME DOĞRU YOL ALIYORDU AMA ÖĞRENCİLER ARALARINDA KİMİN EN BÜYÜK OLDUĞUNU TARTIŞARAK KENDİLERİNİ DÜŞÜNDÜLER.
• İsa “Yolda neyi tartışıyordunuz?” diye sorduğunda cevap veremediler, belki utandılar. İsa’nın görünümünün değiştiğine tanık oldukları için heyecanlanmış olabilirler. Görkemle gelecek yeni egemenlikte onurlu mevkilere sahip olmak istemiş olabilirler. Ama gerçek şu ki İsa ölüme gidiyor ve bunu onlara açıkça söylüyordu ve buna rağmen öğrenciler kendi mevkilerini tartışıyorlardı. Bu yüzden İsa konuyu sorduğunda söylemekten utanmış olabilirler. Tanrı merkezli değil ama ben merkezli davrandılar – sadece onlar mı? /davranıyoruz! Merkezde kim var?

NOKTA 2: ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK DERSİ
• “Birinci olmak isteyen sonuncu olsun, herkesin hizmetkarı olsun.” Ne kadar dünyaya ters! Bugünün büyüklük ölçülerine göre, büyük liderler oturur ve herkes onlara hizmet eder, el pençe divan durur. Bir ortama girdiğinizde orada kimin lider ve yönetici olduğunu hemen anlarsınız. Matta 26:48 “Kimi öpersem, İsa O’dur, O’nu tutuklayın.” O diğer insanlardan ayırt edilemezdi. İsa bugün yaşasaydı, bugünün kıstaslarına göre çok başarısız bir adam olurdu, hiç saygı görmezdi. Evi yok, arabası yok, pahalı takım elbisesi ve ayakkabısı yok… Dünyada başarı bunlardır. Ama göklerin egemenliğinde kurallar ters. Markos 10:42-43 “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Birinci olmak isteyen herkese hizmet edecek! Bu bir devrimdir. Bunu yapabildiğimizi hayal edin! Dünya nasıl bir yer olurdu?
• İsa’nın isteği, kendimizden çok başkaları için yaşamamız. Çocuk neyi temsil ediyor? En az saygı gören çocuktur, en az tanınan kişi çocuktur. Ama en az saygı gören ve en az tanınan kişiyi İsa adı için kabul eden kişi, İsa’nın kendisini ve Baba’yı kabul etmiş oluyor. Bugün bırakın dünyayı, kilisenin içinde bile bunu yapmakta zaman zaman başarısız oluyoruz. En büyük kimdir? Herkese alçak gönüllü olarak hizmet eden, herkesi İsa için kabul eden ve diğer insanlara en az kendisi kadar değer veren kişi en büyüktür. En alçak gönüllü, en büyüktür.

Markos 9:38-41 Bize Karşı Olmayan Bizden Yanadır

NOKTA 1: ÖĞRENCİLERİN TARAFTARLIĞI
• Öğrenciler İsa’nın adıyla cin kovan bir adam gördüklerini ama adam öğrencileri izlemediği için onu durdurmaya çalıştıklarını söyledi. Bunu söyleyen Yuhanna’ydı. Adamın günahkar olduğu kayıtlı değil, yanlış öğreti yaydığı da kayıtlı değil. Yani İsa’nın adıyla mucize yapan birisini, kendilerini izlemiyor diye engellemeye çalıştılar. İsa da öğrencileri engelledi: “O’na engel olmayın! Çünkü benim adımla mucize yapıp da ardından beni kötüleyecek kimse yoktur.”

NOKTA 2: “BİZE KARŞI OLMAYAN BİZDEN YANADIR” MI, YOKSA “BENDEN YANA OLMAYAN BANA KARŞIDIR” MI?
• Matta’daki konu, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu mu olduğu yoksa cinlerin gücüyle mi dolu olduğu tartışmasıydı. Bu konuda İsa’ya katılmayan kişi tabi ki O’na karşıdır demektir. Buradaki konu ise İsa’nın hizmetindeki O’na hizmet eden kişilerin sevgiyle, birlikte, birlik içinde çalışmalarıdır. Rab’bin hizmetinde Rab’be karşı olmayan O’ndan yanadır demektir.

NOKTA 3: BİZİ BİRBİRİMİZE BAĞLAYAN UNSUR MESİH’E AİT OLMAMIZDIR VE HER HİZMETİMİZ ÖDÜLLENDİRİLECEK
• Mesih’e ait olduğu için bir Hristiyana bir bardak su veren bile ödüllendirilecek. İsa’nın adıyla bir cini kovmak harika bir hizmettir. Osman İsa’nın adıyla bir cini kovsaydı heyecanla hepimizi arar ve bunu anlatırdı. Sosyal medyada paylaşırdı ve herkese tanıklık verir İsa’nın adını yüceltirdi. Hiç yanlış değil. Ama Osman bana bir bardak su verip “Uğur abime İsa’ya ait olduğu için bir bardak su verdim” demek için kimseyi aramaz. Çünkü bu çok sıradandır. Ama size söylemek isterim, ben değil, 42. ayette İsa’nın kendisi söylüyor, o su vermenin İsa’dan ödülü olacak. Şimdi alçak gönüllülük için daha heyecanlı hissediyor muyuz?
• Önemli bir konu da, o iyilik ve hizmet eyleminin neden değerli olduğu. “Mesih’e ait olduğunuz için…” O zaman şu kilise bu kilise, şu mezhep bu mezhep, şu kişinin öğrencisi ya da şu kişinin öğrencisi, şu ırktan ya da bu ırktan demeden birbirimize alçak gönüllü davranıp birbirimizi kabul edelim çünkü hepimiz aynı çobanın sürüsündeyiz ve hepimiz kardeşiz ve hepimiz aynı zayıflıklara sahibiz. Farklı alanlarda olabilir ama aynı zayıflıklar ve aynı başarısızlıklar.

MESAJ: BAŞARISIZLIKTA DA ALÇAK GÖNÜLLÜLÜKLE MESİH’İ İZLEMEYE DEVAM ETMELİYİZ.
• Geçen haftanın vaazında öğrenciler kötü ruhu kovamadılar. Bugün baktığımız ilk metinde İsa’nın ölümü ve dirilişi hakkında söylediklerini anlamadılar ve soru da soramadılar. Sonra aralarında en büyük kim diye tartıştılar. Son olarak da günah işlediği veya yanlış öğreti verdiği kayıtlı olmadığı halde, İsa’nın adıyla mucize yapan bir kişiyi sırf onları izlemiyor diye engellemeye çalıştılar. Bu neyi anlatıyor?
• Hepimiz zayıfız. Hepimiz yanlışlar yapıyoruz ve başarısızlıklarla yüzleşiyoruz. İsa’nın öğrencisi olmak kolay değil. Ama büyük bir ayrıcalık. Sadece her şey iyi giderken değil, başarısız olduğumuzda da İsa bizim Rabbimizdir ve yürekten tövbe edip alçak gönüllülükle O’nu izlemeye devam etmemiz gerek. 41. ayetteki “Mesih’e ait olduğunuz için” ifadesi çok önemlidir. Her şeyi önemli ve anlamlı kılan şey budur, yani hepimizin Mesih’e ait olmasıdır.

DUA: RAB İSA MESİH BAŞARIDA VE BAŞARISIZLIKTA, HER ZAMAN RABBİMİZDİR VE YÜREĞİMİZİ SEVGİSİYLE DOLDURSUN, BİRBİRİMİZE VE TÜM İNSANLIĞA ALÇAK GÖNÜLLÜKLE HİZMET ETME YÜREĞİ VERSİN. HEPİMİZE BİRİNCİ OLMAK İÇİN SONUNCU OLMA YÜREĞİ VERSİN.