Bazı kişiler, küçük çocuklara dokunması için onları İsa’nın yanına getiriyorlar ama öğrenciler onları azarlıyor.
İsa buna kızdı! “Bırakın gelsinler. Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir.”
Tanrı’nın Egemenliği kimlerindir? “Böyleleri” ne demektir? Çocuk gibi saf yürekle iman edenler ve alçak gönüllüler. Tanrı’nın Egemenliği onlarındır. İsa onları kutsadı.
Çocuklara her zaman sevgi ve şefkat ile yaklaşmalıyız ve yürekten iman ile alçak gönüllülük konusunda onlar gibi olmalıyız.
Markos 10:17-31 Zenginlik ve Sonsuz Yaşam
Bir adam koşarak geldi ve diz çökerek İsa’ya bir soru sordu. Güzel ve önemli bir soru: “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?”
İsa’nın cevabı: “Bana neden iyi diyorsun? İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı’dır. O’nun buyruklarını biliyorsun. Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.” Bunlar on emirden geliyor. Kısaca, “Komşunu kendin gibi seveceksin.”
Adamın cevabı: “Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum.” Adamın bakış açısıyla ilgili şunu söyleyebiliriz: Sonsuz yaşama kavuşmak için bir şeyler “yapmak” gerektiğini düşünüyordu. O yüzden “Ne yapmalıyım” diye sordu ve “Öyle yapıyorum” dedi. Bu yüzden İsa, Kutsal Yasa’yı kullandı. Romalılar 3:20 Yasa’nın gereklerini yapmakla hiç kimse Tanrı katında aklanmayacaktır. Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır. İsa adama, kurtulmak için bir şeyler yapmanın faydasız olduğunu göstermeye çalışıyor.
İsa ona sevgiyle baktı ve şöyle dedi: “Bir eksiğin var, git, neyin varsa sat, parasını yoksullara ver, böylece gökte hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Ve adamın yüzü asıldı, üzüntüyle oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı. Onları satmayı göze alamadı.
Bir noktayı iyi anlamamız gerek: İsa, adama, tüm malını satarak ve yoksullara dağıtarak kurtulabileceğini söylemiyor. Bir insan nasıl kurtulabilir? İsa’nın yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna, çarmıhta günahlarımız için öldüğüne ve 3. gün ölümden dirildiğine inanarak kurtulabilir. Başka bir deyişle, bir insanın kurtulabilmesi için, günahkar olduğunu, bunun cezasını ödemek için de elinden bir şey gelmediğini, ama o bedeli İsa’nın çarmıhta ödediğini kabul ederek kurtulabilir. Burada İsa, adam mutlaka kendisinin bir şey yapması gerektiğine inandığı için, ona Kutsal Yasa ile karşılık verdi. Eğer sonsuz yaşama gerçekten sahip olmak isteseydi, tüm malını satarak, komşusunu gerçekten sevdiğini kanıtlayabilirdi. Ama bu yol ayrımına geldiğinde, onu da yapamadı. Aslında tek yapması gereken, günahkar bir insan olduğunu kabul etmekti.
İsa’nın adama göstermek istediği şey aslında, Kutsal Yasa’ya gerçekten uymadığı ve bu yüzden kurtuluşa gereksinim duyduğuydu. Hepsi bu.
İsa şöyle devam etti: “Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği’ne girmesi ne güç olacak! Tanrı’nın Egemenliği’ne girmek ne güçtür! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.” Öğrenciler çok şaşırdılar. “Öyleyse kim kurtulabilir” dediler. O zaman İsa: “İnsanlar için bu imkansız, ama Tanrı için değil. Tanrı için her şey mümkündür” dedi.
Zor bir soruyla karşı karşıya hisseden sadece ben miyim? Her şeyimizi satmamız mı gerekiyor? Şu kadarını söyleyebilirim: Herkes kendisi için bunu Tanrı’ya sormalıdır. Ama size, Tanrı’nın bize verdiği bereketleri ihtiyacı olan insanlarla neden paylaşmamız gerektiği konusunda birkaç şey söyleyebilirim.
2. Korintliler 8:9 Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu. İsa’nın kendisi bize örnek oluyor. Başkalarının zengin olabilmesi için bizim yoksul olmamız gerektiği konusunda. Yani ihtiyaç sahiplerine zenginliğimizden vermek konusunda istekli olmalıyız. Bununla birlikte dünyada her gün çok sayıda insanın açlıktan öldüğünü ve dünyanın büyük bir kısmının hala Müjde’yi hiç işitmemiş olduğunu biliyoruz. Dünyanın, gönülden veren insanlara çok ihtiyacı var.
Öğrenciler bu sözleri duyunca kimsenin kurtulamayacağını düşündüler. Çünkü onlara göre ve o dönemde hakim olan düşünceye göre, zenginlik, Tanrı’nın bereketini aldığınızın bir işaretiydi. Fakirlik de tam tersinin. O zaman düşündüler ki, zengin insan bile oraya giremiyorsa kim girecek? Evet, hayatında Tanrı olmadan hiçbir zengin adam zenginliğinden vazgeçemez. Ama Tanrı için, ve Tanrı ile her şey mümkündür.
Özetle, zenginler, zengin olmaları sebebiyle yıkıma gitmiyor. Yıkıma gidiyorlar, çünkü zenginliği, Tanrı’dan daha çok seviyorlar. Bir adam, parası ve Tanrı arasında bir seçim anına geldiğinde, parasını seçtiği için kurtulamıyor. Çok parası olduğu için değil. Bu, hayatımızda Tanrı’nın yerine koyduğumuz, Tanrı’dan daha çok sevip değer verdiğimiz her şey için geçerli bir gerçektir. En çok Tanrı’yı sevmeli ve değer vermeliyiz.
Petrus dedi ki: “Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik.” Akıllı bir adam. O zaman İsa: “Size doğrusunu söyleyeyim. Benim ve Müjde’nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” Amin!
Ödülümüz, kesinlikle büyük olacaktır. Romalılar 8:18 Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez. Ödülümüz sonsuz yaşamdır. Her şeyi bırakarak onu elde edemiyoruz, o bir armağandır, Tanrı’dan gelen bir lütuftur. Ama bugün İsa ve Müjde uğruna her neyden vazgeçiyorsak, onun daha fazlasını sevgi dolu Tanrı’mız bize sağlayacak. Kendimize yerde değil, gökte hazineler biriktirerek O’nu hoşnut edebiliriz.