VAAZ 2021.04.04 Diriliş

1) Giriş

Yakın zamanda bir genç bana şu soruyu sordu: İncil’in içinde ona inanmanı sağlayacak kadar farklı olan ne var?

Güzel bir soru. Bazı insanlar bu sorunun cevabının 100 Amerikan doları olduğunu savunuyor. Biz kilise olarak her pazar günü aynı saatte bir araya geliyor ve İncil okuyoruz. Her kilisenin yaptığı gibi. İçinde para olmayan, ama dikkatli olmazsak para sevgisinin tuzak olabileceğinden bahseden İncil’i okuyoruz.

İncil’in içinde görgü tanıkları tarafından kaydedilmiş birçok olay vardır ve bunlardan bazıları sıradandır, bazıları enteresandır. Bazıları mantıklıdır, bazıları insan mantığının tamamen dışındadır. Bugün bahsedeceğimiz olay ise ne sıradan ne de mantıklıdır. 

Tersinden söylersek, bugün sıra dışı ve mantıksız bir olaydan, kelime anlamı “müjde, iyi haber” olan, aslında bir kitap olmayan, İsa Mesih’ten bahsedeceğiz. Çünkü İncil, İsa Mesih’in kendisidir.

2) İsa’nın Ölümü

Müjde şudur: Öğrencilerinden birisi İsa’yı ele verdi, İsa tutuklandı, aşağılandı, alay edildi, yüzüne tükürüldü, sövüldü, kırbaçlandı, elbiseleri paylaşıldı, başına dikenli bir taç takıldı, ellerinden ve ayaklarından çarmıha çivilenerek feci şekilde öldürüldü.

Meryem adındaki bakire bir kadından yeryüzüne geldi. Bir yemlikte doğdu. Bu adam sadece 30 küsür sene yaşayabildi. Yozlaşmış olan din adamlarını eleştirdi. Sonunda öldü.

“Bu ne tür bir müjde” dediğinizi duyuyorum. Size mantıklı dememiştim. İsa Mesih’in iyi haberi, kötü haberle başlıyor. Daha doğrusu, bizim gözümüzde kötü gibi görünüyor ama aslında bu Onun iyi haberidir.  

Adem ve Havva, Tanrı’nın “Bunu yapma, yaparsan ölürsün” dediği şeyi yapıp günaha düştüklerinde, Tanrı orada Havva’nın soyundan bir kurtarıcı vaat etti. Sonra İsrail ile bir antlaşma yaptı ve kuşaklar boyunca bu antlaşma devam etti. Bu antlaşmanın bir parçasına göre, Yahudi soyundan olan bir kral ve kurtarıcı gelecek ve yeryüzüne Tanrı’nın egemenliğini getirecekti.

İsa bu kral ve kurtarıcı olduğunu iddia etti. Halk büyük bir umut ve beklenti içine girdi. Çünkü Roma altında eziliyorlardı. Yalnız İsa’da farklı olan bir şeyler vardı. İsa, taçsız bir kral ve kılıçsız bir kurtarıcıydı. İsraillilerin beklediğinin tam tersi. Onlar sapanıyla yeni Golyat’ları bozguna uğratacak yeni bir Davut bekliyorlardı.

Tanrı’nın egemenliğini getirme görevine sahip olan kral ve kurtarıcı, takipçilerinin önünde bir çarmıh üzerinde öldüğünde, Onu takip edenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Egemenliği getirecekti, ama O, öldü. Sonra da gömüldü. Heyecan, yerini yas tutmaya ve göz yaşlarına bıraktı.

3) İsa’nın Dirilişi

Şimdi Markos 16:1-8 ayetlerini okuyalım ve İsa’nın ölümü ve gömülmesinden sonra olanları hatırlayalım.

1 Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar. 2 Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler. 3 Aralarında, “Mezarın girişindeki taşı bizim için kim yana yuvarlayacak?” diye konuşuyorlardı.

 4 Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler. 5 Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar.

 6 Adam onlara, “Şaşırmayın!” dedi. “Çarmıha gerilen Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O’nu yatırdıkları yer. 7 Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin: ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’ ”

 8 Kadınlar mezardan çıkıp kaçtılar. Onları bir titreme, bir şaşkınlık almıştı. Korkularından kimseye bir şey söylemediler.

İsa’nın ölümüne tanık olan kadınlar, İsa’nın cesedine sürmek için baharatlarını aldılar ve mezara doğru yola çıktılar. O zamanda haftanın ilk günü olan pazar sabahı çok erkenden yola çıktılar.

Akıllarında başka bir soru işareti daha vardı: Mezarın taşını kim yuvarlayacak? Mezara vardılar, başlarını kaldırıp baktılar ve kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler.

Bu size oldu mu? Yani eminim eski tip bir mağara mezardan kocaman bir taş yuvarlamak zorunda kalmadınız. Ama hiç İsa’yı onurlandırmak için yola çıktığınızda, aklınızda hangi engellerin nasıl aşılacağını düşünürken, o an geldiğinde ve kafanızı kaldırıp baktığınızda, orada olacağını düşündüğünüz engellerin artık orada olmadığını gördünüz mü?

Beyaz kaftan giyinmiş genç adam onları şaşırttı. Adam “Şaşırmayın! Çarmıha gerilen Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O’nu yatırdıkları yer. 7 Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin: ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’”

Onlara dirildikten sonra onlardan önce Celile’ye gideceğini zaten bildirmişti. Geçen hafta kilisede olanlar hatırlayacaktır, bu ayeti okumuştuk.

Geçen hafta ayrıca, Petrus’un inkarı hakkında konuşmuştuk. Bu ayetlerde Petrus’la ilgili olarak dikkat çeken bir şey fark ettiniz mi?

Melek Petrus’a özel olarak vurgu yapıyor gibi. “Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin…” Petrus zaten Onbirler’den birisi değil mi, ayrıca Petrus demesine ne gerek vardı? Petrus günaha düştü ama İsa onu reddetmedi. İsa Petrus’u hala seviyordu ve onu görmek istiyordu. İlişkileri önceden olduğu gibi yine iyi olacaktı.

Bu arada kadınlar gördükleri ve “görmedikleri” karşısında korkudan ve şaşkınlıktan titriyorlardı. Onlara İsa’nın dirildiğinin habercisi olma görevi verildi ama onlar korkudan kimseye bir şey söyleyemediler.

Şimdi devam eden olaylara bakalım:

Markos 16:9-14 9 İsa, haftanın ilk günü sabah erkenden dirildiği zaman önce Mecdelli Meryem’e göründü. Ondan yedi cin kovmuştu. 10 Meryem gitti, İsa’yla bulunmuş olan, şimdiyse yas tutup gözyaşı döken öğrencilerine haberi verdi. 11 Ne var ki onlar, İsa’nın yaşadığını, Meryem’e göründüğünü duyunca inanmadılar.

 12 Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden ikisine değişik bir biçimde göründü. 13 Bunlar geri dönüp öbürlerine haber verdiler, ama öbürleri bunlara da inanmadılar.

 14 İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirler’e göründü. Onları imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü azarladı. Çünkü kendisini diri görenlere inanmamışlardı.

Öğrenciler üzüntüden yas tutup gözyaşı döküyorlardı. Meryem onlara İsa’nın dirildiğini haber verdi. Ama şaşırmayacağımız gibi, ona inanmadılar. Ondan sonra öğrencilere göründü. Kendisini diri bir şekilde görenlere inanmadıkları için onları azarladı.

Bundan sonraysa öğrencilerine bazı buyruklar verdi. Onlara bakalım.

4) İsa’nın Son Buyrukları

Markos 16:15-20 15 İsa onlara şöyle buyurdu: “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun. 16 İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. 17-18 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.”

 19 Rab İsa, onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve Tanrı’nın sağında oturdu. 20 Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu.

İsa öğrencilerine dünyanın her yanına gitmelerini ve Müjde’yi bütün yaratılışa duyurmalarını buyurdu. O’nun öğrencilerinden ne istediğine dikkat edelim. “Bütün dünyayı Hristiyan yapın” demedi. “Her ilde her ilçede kilise kurun” demedi. Bunlar belki doğal sonuçlar olabilir ama İsa bunları demedi. İsa, “Gidin ve Müjde’yi duyurun” dedi.

Bunu on bir kişiye söyledi. On bir kişi bütün yaratılışa Müjde’yi duyurabilir mi? İsa biliyordu ki onlar yüzler olacak, yüzler binler, binler on binler ve milyonlar…

Özetle, 1. Korintliler 15:3-4 Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

1. Petrus 1:3-4 Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun. Çünkü O büyük merhametiyle yeniden doğmamızı sağladı. İsa Mesih’i ölümden diriltmekle bizi yaşayan bir umuda, çürümez, lekesiz, solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras sizin için göklerde saklıdır.

Kendi iyi işlerimizle kurtulamayacağımızı kabul edip, kendimizi Tanrı’nın önünde alçaltırsak, İsa’nın Mesih olduğuna, çarmıhta bizim günahlarımızın bedelini ödediğine ve üçüncü gün ölümden dirildiğine iman edersek, sonsuzluklar boyunca Tanrı ile birlikte olacağız.

İşte İncil budur. Müjde, İyi Haber budur. Sıra dışı bir olay, değil mi?

5) Bugün Bizim İçin Önemi

Peki İsa’nın ölmüş ve dirilmiş olması bugün bizler için neden önemlidir?

Dünyamızın hali ortada. Aslında sadece 21. yüzyılda değil, dünya ilk günahtan beri kötü ve adaletsiz bir yerdi. Her gün bir sürü insan hukuksuzluklara ve adaletsizliklere maruz kalıyor. Öldürülüyor, alıkonuluyor, evlerinden kovuluyor. Koronavirüs var, her gün bir sürü insan hastalanıyor ve ölüyor.

Son günlerde konuştuğum başka bir gence, Müjde’den bahsediyordum. Bana şöyle dedi: Sen bana İsa’dan bahsediyorsun, ama ben Tanrı’ya inanmıyorum ki! Beni bir konuda ikna etmek istiyorsan, önce Tanrı’nın var olduğuna ikna et!”

Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. Sonra dua ettim. İlk aklıma gelen şey, Tanrı’nın var olduğuna ve İsa’nın Mesih olduğuna dair bazı kanıtlar oldu. Onları anlatmak istedim. Sonra aklıma, İsa Lazar’ı ölümden dirilttikten sonra arkasını dönüp giden insanlar geldi. O anda anladım.

Tanrı benden kimseyi bir şeye inandırmamı istemiyordu. Hayır, o benim görevim değildi. Zaten ben onu nasıl yapabilirdim? Bir insan inanmayı reddettiği sürece, onu nasıl aksine ikna edebilirsiniz? Onu sadece Tanrı’nın kendisi yapabilir.

Az önce okuduğumuz ayette İsa diyor: Markos 16:16 İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. Tanrı herkese kendi seçimini yapması için özgürlük garanti ediyor.

Ona şöyle dedim: “Senin için yapmamı istediğin şeyi ben yapamam. Sadece Tanrı’nın bunu yapması için senin için dua edebilirim.” Tanrı’nın benden istediği şey, ona Müjde’yi duyurmamdı ve zaten duyurmuştum. Gerisi Tanrı’nın elindedir.

Bugün bu sıra dışı olayı dinleyen herkes de böylelikle Müjde’yi duymuş oldu. O zaman şimdi bizler için bir seçim zamanıdır.

İsa iki şey olabilir: Ya gerçekten Mesih’tir ya da ruhsal olarak sağlıksız bir adamdır. Çünkü O çetin sözler söylüyor.

Yuhanna 11:25-26 “Diriliş ve yaşam Ben’im” dedi. “Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek…”

Önce buna iman etmek, sonra da bunu tüm yaratılışa duyurmak görevi bu yüzyılda Tanrı tarafından bizlere verildi.

İSA DİRİLDİ, ÖLÜM YENİLDİ! TANRI’YA ŞÜKÜRLER OLSUN, DİRİLİŞ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

VAAZ 2021.02.07

Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler İsa’ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam ölür, geride bir dul bırakır, ama çocuk bırakmazsa, kardeşi onun karısını alıp soyunu sürdürsün.’ Yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve çocuk bırakmadan öldü. İkincisi aynı kadını aldı, o da çocuk sahibi olmadan öldü. Üçüncüsüne de öyle oldu. Yedisi de çocuksuz öldü. Hepsinden sonra kadın da öldü. Diriliş günü, ölümden dirildiklerinde kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.” İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Ne Kutsal Yazılar’ı ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz. Yanılmanızın nedeni de bu değil mi? İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki melekler gibidirler. Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa’nın Kitabı’nda, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı’nın Musa’ya söylediklerini okumadınız mı? ‘Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım’ diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı’dır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz.” ‘ 

MARKOS 12:18-27 

Dirilişle ilgili soru 

18-23 Ayetleri: 

1 – Sadukilerin dirilişe inanmaması: Sadukiler ölümden sonra diriliş olmadığını söylüyor. Sadece bu değil, başka bazı gerçekleri de kabul etmiyorlar. Elçilerin işleri 23. bölümde Pavlus kurulda yargılanırken oradakilerden bazılarının Ferisi bazılarının Saduki olduğunu anlıyor ve ona göre bir konuşma yapıyor, sebebini Luka şöyle açıklıyor: 

‘ Sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur derler; Ferisiler ise bunların hepsine inanırlar. ‘ 

ELÇİLERİN İŞLERİ 23:8 

2 – Hikayenin içeriği – komikliği / hiç böyle bir şey duydunuz mu? Onlar aslında alay ediyorlar gibi görünüyor. Günümüzde de “akılcılar” veya bilime inandığını iddia edenler tanrısal gerçekleri komik örneklerle anlatırlar. Hikayedeki yasa nedir, Musa gerçekte ne buyurmuştu: 

‘ “Birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. Ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. Onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak. Kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. Öyle ki, ölenin adı İsrail’den silinmesin. Ama adam kardeşinin dul karısıyla evlenmek istemiyorsa, dul kadın kent kapısında görev yapan ileri gelenlere gidip şöyle diyecek: ‘Kayınbiraderim İsrail’de kardeşinin adını yaşatmayı kabul etmiyor. Bana kayınbiraderlik görevini yapmak istemiyor.’ Kentin ileri gelenleri adamı çağırıp onunla konuşacaklar. Eğer adam, ‘Onunla evlenmek istemiyorum’ diye üstelerse, kardeşinin dul karısı ileri gelenlerin önünde adamın yanına gidecek, onun ayağındaki çarığı çıkaracak, yüzüne tükürecek ve, ‘Kardeşine soy yetiştirmek istemeyen adama böyle yapılır’ diyecek. Adamın soyu İsrail’de ‘Çarığı çıkarılanın soyu’ diye bilinecek. ‘ 

YASA’NIN TEKRARI 25:5-10 

Yasanın özeti 

İşte bu yasaya göre konuştuğunu düşünen Sadukiler şimdi İsa’ya soruyor: diriliş günü bu kadın 7 kardeşten hangisinin karısı olacak? 

24-27 Ayetleri: 

1- İsa’ya göre Sadukiler neden yanıldılar? Kutsal yazıları ve tanrının gücünü bilmiyorlar. Bildiklerini düşünerek geldikleri için rab onlara bilmediklerini gösterdi. Bilmediklerini düşünerek gelselerdi bildiklerini anlatırdı:  

‘Egemen RAB şöyle diyor: Sarığı çıkar, tacı kaldır. Artık eskisi gibi olmayacak. Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak. ‘ 

HEZEKİEL 21:26 

Bugün de bu durumda birçok kişi vardır. Kutsal Yazıları ve Tanrı’nın gücünü bilmeyen insanlar için her zaman dua yüreği taşıyalım onlar için dua edelim. 

2- 25. ayette bir sır öğreniyoruz: evlilik konuları cennette devam etmiyor. Yani imanlılar birbirini tanımayacak veya kadın ya da erkek olma özelliklerini kaybedecekler demiyor ama aynı melekler gibi olacaklarını evlenmeyeceklerini evlendirilmeyeceklerini söylüyor.  

3- Ve İsa’ya Musa’dan yola çıkarak geldikleri için İsa da onlara Musa’dan örnek gösteriyor ve hem Kutsal Yazılar dersi veriyor hem de diriliş dersi veriyor.  

‘ Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım.” Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu. ‘ 

MISIR’DAN ÇIKIŞ 3:6 

İsa ne demek istedi? Amacı: Tanrının ölülerin değil yaşayanların tanrısı olduğunu onlara göstermek istiyor. Ama mantıksal bir sorun var orada (fikri olan??). Çalıda Tanrı Musa’ya göründüğünde ve bu cümleyle kendini tanıttığında İbrahim de İshak da Yakup da ölüydü! O zaman İsa neden Tanrı’nın hem ölülerin değil dirilerin Tanrı’sı olduğunu göstermek isterken hem ölülerin isimlerini söyledi? 

Şöyle düşünelim Tanrı hem İbrahim’e hem İshak’a hem de Yakup’a vaat verdi. (Aslında İbrahim’e vaat etti). Ne vaat etti? Bu toprakları alacaksınız. Kendimizi onların yerine koyalım. Bu üçü de bu vaadin gerçekleştiğini gördü mü? Görmedi. Hatta konuştuğumuz gibi Tanrı yanan çalıda Musa’ya kendisini tanıtırken bu üçü de çoktan ölmüştü. Ama İsa yine de Tanrı’nın ölülerin değil dirilerin Tanrı’sı olduğunu söylüyor.  

Bu şundan başka hiçbir şey demek olamaz: Tanrı İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a verdiği vaadi yerine getirecektir, çoktan fiziksel olarak ölmüş olsalar bile! Yani onların fiziksel olarak ölmüş olması Tanrı için ölmüş oldukları anlamına gelmiyor. Onların fiziksel olarak ölmüş durumda olmaları yine de Tanrı’nın vaatlerini yerine getiremeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı için onlar diridir! İşte İsa’nın bahsettiği gibi Tanrı’nın gücünü görebiliriz ve onu yüceltebiliriz! Böyle bir Tanrımız vardır. 

Fikoş abla beni Yunanistan’a götüreceğine söz verse ama bundan önce ben ölsem bitmiştir. Artık bunun bir daha gerçekleşme şansı yok. Ama Tanrı için böyle değildir. O sözlerini yerine getirir ve dirilişi söz verdi. 

Tanrı dirilerin Tanrısı’dır ve ölümden diriliş vardır. 

4- İsa’nın son cümlesi “siz büyük bir yanılgı içindesiniz” oldu. Rab yüreklerimizin yanılgılarını düzeltsin diye dua edelim. Belki burada hepimiz dirilişe zaten inanıyor olabiliriz ama hem hala inanmayanlar için dua edebiliriz hem de farkında olmadığımız kendi başka yanılgılarımız varsa rab bize onları göstersin ve düzeltmemizi sağlasın diye dua edebiliriz.  

Rabbin sofrası için: Yuhanna 1:29-34 

Vaaz 2020.04.12 İsa Dirildi Ölüm Yenildi

MATTA 28 ve 1. KORİNTLİLER 15

1. Korintliler 15:3-4 Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

İsa daha çarmıha gerilmeden önce, bunların gerçekleşeceğini söylemişti. Matta 16:21 Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim’e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.

İsa’nın günahlarımız için ölmesi ve dirilmesi gerekliydi. Günahlı doğamızdan ve Tanrı’nın kutsallığından dolayı ölüm cezasını haketmiştik. Ama İsa ölümün planlarını bozdu. Romalılar 6:23 Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı’nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa’da sonsuz yaşamdır.

Böylece İsa bir Cuma sabahında Golgota denen yerde çarmıha gerildi. Aynı gün öldü. O’nun ölümüyle, günahlarımızın gerektirdiği ölüm cezası ödendi. Matta 27:51 O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı. Perde, tapınakta kutsal yer ile en kutsal yeri birbirinden ayırırdı, normal insan o perdenin ötesine, Tanrı’nın yanına giremezdi. Ama İsa’nın ölümü o perdeyi ikiye böldü, insan artık oraya girebilsin diye. Günah yüzünden asılan perde artık gitti.

Mesih, çarmıhtaki ölümü sayesinde bizi Tanrı’yla barıştırdı. Kolosesiler 1:20 Mesih’in çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerdeki ve gökteki her şeyi O’nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.

İsa’dan yaklaşık 700 yıl önce yaşamış olan Yeşaya peygamberin hakkında bildirmiş olduğu gibi:

Yeşaya 53:5 bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi,
Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti.
Esenliğimiz için gerekli olan ceza
Ona verildi.
Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.

Mesih’in sevenleri, O’nun ölümüne üzüldüler. Ertesi gün Yahudilerin şabat günüydü. Daha önceden İsa’ya iman etmiş olan Aramatyalı Yusuf zengindi. Pilatus’a gidip ondan İsa’nın cesedini istedi. Cesedi aldı, temiz keten beze sardı ve kayaya oydurduğu kedine ait mağara mezarına yatırdı.

Başkahinlerle Ferisiler ise hala uyanıklık peşindeydi. İsa’nın üç gün sonra dirileceğini söylediğini hatırladılar. Pilatus’a giderek onu uyardılar, eğer öğrenciler gelip cesedi çalarlar ve halkı İsa’nın dirildiğine inandırırlarsa yanarız diye düşündüler. Pilatus onlara askerler verdi, askerler taşı mühürlediler ve mezarı güvenlik altına aldılar, yani mezar mühürlü ve asker koruması altında oldu.

Sonra olanları Kutsal Yazılardan okuyalım. Matta 28:1-10

İsa DİRİLDİ! Söyledi, ve söylediğini yaptı.

Bu sırada nöbetçiler kente gittiler ve başkahinlere olup biteni anlattılar. Sonra başkahinler ileri gelenlerle toplantı yaptılar. Askerlere yalan konuşmaları için rüşvet verdiler. Öğrencilerin gece geldiği ve nöbetçiler uyurken cesedi çalıp götürdükleri yalanını uydurdular ve halk arasında bu yalan yayıldı. Ne enteresan bir yalan, değil mi? Bir sürü yeni soru çıkıyor. Nöbette neden uyudular? Hepsi birden nasıl aynı anda uykuya daldı? Hepsi o anda uykudaysa, cesedi öğrencilerin çaldığını nereden bildiler? Tabii bu yalan, nöbet tutan askerler için de bir risk taşıyordu ama başkahinler onlara bu konuda da güvence verdi. Güçlerini birçok şekilde kötüye kullandılar.

Ve Celile’deki dağda gerçekleşen buluşmayı Kutsal Yazılardan okuyalım. Matta 28:16-20

İşte İsa orada önlerindeydi. Biraz tapındılar, biraz kuşku duydular. İnsanlardı. Karışık duygular hissettiler. 2 gün önce çarmıha gerildiğini öldüğünü gördükleri adam önlerinde duruyordu. İsa kilisemize de adını veren son buyruklarını verdi. Bu buyruklar neydi? -Gidin -bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin -onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin -size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. Gidin ve herkesi vaftiz edin, dünyayı Hristiyan yapın demedi değil mi? Vaftiz olup Hristiyan olmaktan öte, O’nu takip eden herkesin, O’nun öğrencisi olmasını istedi. Bütün yetkinin kendisine verildiğini ve dünyanın sonuna dek her an öğrencileriyle birlikte olacağını söyledi. Bunlar ölümden dirilen bir adamın ağzından çıkan sözlerdir. Yani dikkate alınması iyi olur.

Şimdi bunun bizim için öneminin ne olduğu konusunda, Kutsal Yazılardan, Pavlus’un kaleminden konunun özeti bir bölümü okumak istiyorum. 1. Korintliler 15:1-8.

Korint’teki bazı kimseler, ölülerin dirilip dirilmeyeceği konusunda tartışıyorlardı. Pavlus, sözlerine şöyle devam etti. 1. Korintliler 15:14-25.

1. Petrus 1:3-4 Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun. Çünkü O büyük merhametiyle yeniden doğmamızı sağladı. İsa Mesih’i ölümden diriltmekle bizi yaşayan bir umuda, çürümez, lekesiz, solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras sizin için göklerde saklıdır.

Malum dünya olarak bir salgından etkileniyoruz. Ölenler var, yakınlarını kaybedenler var, hastalananlar var… İnsanların genelinde korku var, haklı olarak… Hayatlarımızda birçok şey değişti, birçok şey de değişecek gibi görünüyor. Ama bu değişken ve olumsuz tablo içinde bile Tanrı’nın lütfu var… Bir umudumuz var. Tanrı’nın sözleri, vaatleri, sonsuz yaşam armağanı hala geçerli.İsa dedi ki:

Yuhanna 11:25-26 “Diriliş ve yaşam Ben’im” dedi. “Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek…’

İSA DİRİLDİ, ÖLÜM YENİLDİ! TANRI’YA ŞÜKÜRLER OLSUN, DİRİLİŞ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.