Vaaz 2020.06.21 Yakup 11 Tanrı’nın Çiftçileri

Vaaz 2020.06.21 Yakup 11 Tanrı’nın Çiftçileri (Kutsal Kitap bölüm başlığı: Sabredin)


Öyleyse kardeşler, Rab’bin gelişine dek sabredin. Bakın, çiftçi ilk ve son yağmurları alıncaya dek toprağın değerli ürününü nasıl sabırla bekliyor! Siz de sabredin. Yüreklerinizi güçlendirin. Çünkü Rab’bin gelişi yakındır. Kardeşler, yargılanmamak için birbirinize karşı homurdanmayın. İşte, Yargıç kapının önünde duruyor. Kardeşler, Rab’bin adıyla konuşmuş olan peygamberleri sıkıntılarda sabır örneği olarak alın. Sıkıntıya dayanmış olanları mutlu sayarız. Eyüp’ün nasıl dayandığını duydunuz. Rab’bin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. Rab çok şefkatli ve merhametlidir. Kardeşlerim, öncelikle şunu söyleyeyim: Ne gök üzerine, ne yer üzerine, ne de başka bir şey üzerine ant için. “Evet”iniz evet, “hayır”ınız hayır olsun ki, yargıya uğramayasınız.


YAKUP 5:7‭-‬12 TCL02‬‬
https://bible.com/bible/170/jas.5.7-12.TCL02


Başlığından ve bölüm içeriğinden net olarak anlaşıldığı gibi, bu pasajın bize verdiği mesaj: sabredin!


Beklemek konusunda örnekleme yaparken çiftçiyi kullanmış olması çok hoşuma gidiyor. Tabii ki ben çiftçilik yapmadım, ama televizyonda izledim, kitaplarda okudum ve birkaç çiftçiyle konuştum. Yani biraz hayal edebiliyorum. Özellikle bazı özel mahsullerin yetiştirilmesinin ne kadar zor olduğunu biliyorum.


Bir çiftçi ektiği ürünün hasadını hemen biçemez. Hasat için uzunca bir bekleme dönemi var. Tabii bu aktif bir bekleme, yani hiçbir şey yapmadan beklemek değil, çalışarak bekleme. Hem de çok çalışarak.


Birkaç yıl önce bununla ilgili 20 dakikalık bir video seyretmiştim. Sabah çok erkenden kalkıyorsunuz, güneşle birlikte. Tüm gün aralıklarla çalışıyorsunuz, önemli bir zaman dilimi güneşin alnına denk geliyor.

Sadece sizinle de ilgili değil, tohumun büyümesi için uygun derecede yağmurlar yağması lazım. Ziyan olmaması için dolu gibi olaylar olmaması lazım… Ektiğiniz ürüne göre de, o ürüne özel olarak dikkat edilmesi gereken bir çok nokta var. Sonuçta o izlediğim videodan neredeyse hiçbir şey anlamamıştım. Anladığım tek şey, çiftçilik çok uzun ve zorlu bir iş.


Size de öyle oluyor mu bilmiyorum, ama ben herhangi bir şeyi gerçekleştirmek için bir adım attığımda, hemen onun sonucunu almak istiyorum. Bir iş başlattığımda hemen kar elde etmek istiyorum. Bir kursa gittiğimde hemen belge almak istiyorum. Bir plan yaptığımda hemen başarılı olayım istiyorum.


Ama bir iş başlattığımızda kara geçmek için, bir kursa gittiğimizde belge almak için ve bir plan yaptığımızda başarılı olmak için bir çiftçi gibi beklemeye ihtiyacımız var. Beklerken çalışmaya ihtiyacımız var. Bizi sonuca götürebilmesi için Tanrı’nın yağmurlarına ihtiyacımız var. Sonucunu alabilmek için sıkıntıdan geçmeye ihtiyacımız var.


İsa bize müthiş bir şey vaat etti:
“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.


YUHANNA 5:24 TCL02
https://bible.com/bible/170/jhn.5.24.TCL02


Önümüzde sahip olacağımız en üst hedef var, bizi bekliyor. O hedefe ulaşacağız, ona doğru gidiyoruz. Her gün ona daha da yaklaşıyoruz. Ama daha bekleyeceğiz, çalışacağız, sıkıntı çekeceğiz. Sıkıntı çekmeden o hedefe ulaşabilen hiç kimse olmadı, olmayacak.


Hayat büyük sıkıntılar getirdi, getiriyor ve getirecek. Biz, Tanrı’nın çiftçileri olabilmemiz için, sabredeceğiz.


Bu yüzden 8. Ayet bizleri teşvik ediyor. Sabredin ve yüreklerinizi güçlendirin diyor. Sabretmemize ve yüreklerimizi güçlendirmeye teşvik etmesinin sebebi olarak da şöyle diyor: “Çünkü Rab’bin gelişi yakındır.”
Umudunuzla sevinin. Sıkıntıya dayanın. Kendinizi duaya verin.


ROMALILAR 12:12 TCL02
https://bible.com/bible/170/rom.12.12.TCL02


Neden sabrediyoruz? Çünkü umudumuz var. Neden umudumuz var? Çünkü Rab’bin gelişi yakındır. O gelince ne olacak? Önceki vaazda konuşmuştuk, dünyadaki bozukluklar hakkında. Biz insanlar bu dünyayı ve Tanrı’nın düzenini bozduk. Ama Rab geldiğinde, işte o bozuklukları giderecek. Yargıç buraya geldiğinde müdürün masası, patronun parası, başkanın makamı, zorbanın kas gücü artık onu güçlü yapmayacak.


Adil olan yargılamaya geldiğinde, herkese hakkını, hakkıyla verecek.


Dokuzuncu ayete geldiğimizde, “homurdanmak” ifadesiyle karşılaşıyoruz. Birbirimize karşı homurdanmak pratik olarak ne demektir?


Hepimiz iyi biliriz ki, hayatlarımızda işler nispeten yolundayken her şey daha kolaydır. Daha mutluyuzdur, toleransımız daha yüksektir. Ama sıkıntılı zamanlardan geçerken her şey bu kadar kolay olmaz. Ve bizler işler ters giderken genellikle homurdanırız.


Birbirimizi çekiştiririz. Birbirimizi yargılarız. Kendi hatalarımız olsa bile onları kabul etmekten kaçınır ve her durumda her yanlış için karşımızdaki kardeşimizi suçlarız.


Ama bu durumda Tanrı’yı hoşnut edecek olan davranış, Rab’bin adıyla bir araya gelip, hislerimizi paylaşıp, birbirimizi affetmek ve birbirimiz için dua etmektir. İçimizde vicdanımızı zorlayan saklı bir şey kalmadığından emin olana kadar konuyu Tanrı’ya ve/veya kardeşimize paylaşmamız lazım ki, problemler büyümesin. Tanrı’nın sözü, aksi halde yargılanacağımızı söylüyor.


Şu ifadeyi çok seviyorum: İşte, Yargıç kapının önünde duruyor.


Yani, aslında ne kadar yakın! 1 gün sonra o kapıdan girebilir, 1 hafta sonra, ya da 1 yıl sonra girebilir. Ama işin güzel tarafı şu: esasında her an o kapıdan girebilir.


Biz yakın gelecekte İstanbul’da büyük bir deprem olacağını biliyoruz. Fay hattının çok yakınındayız ve jeologlar bunun bir gün gerçekleşeceğinden eminler. Gün veremiyorlar. Ama bir gün olacağını biliyorlar. Onlar aracılığıyla bizler de biliyoruz. Ve o gün için bir çok hazırlık yapıyoruz. Mesela düşerse problem olabilecek eşyalar duvara sabitleniyor, deprem anında yapılması gerekenler anlatılıyor, deprem çantası yapıyoruz, bazı firmalar yapıları zararlı olan binaları güçlendiriyor… Bir sürü hazırlık yapılıyor ve para harcanıyor. O gün geldiğinde en az kayıpla atlatmak ve kurtulmak için.


Yargıç kapının önünde duruyor! Ve her an içeri girebilir. An meselesi. Yaşantımızı O’nun içeri gireceği anda en az kayıpla atlatmak ve kurtulmak için, Tanrı’dan en fazla armağanı alabilmeyi düşünerek düzenliyor muyuz? O’ndan payımıza düşen övgüyü alabilmek için hayatımızı düzenliyor muyuz?


Bu nedenle, belirlenen zamandan önce hiçbir şeyi yargılamayın. Rab’bin gelişini bekleyin. O, karanlığın gizlediklerini aydınlığa çıkaracak, yüreklerdeki amaçları açığa vuracaktır. O zaman herkes Tanrı’dan payına düşen övgüyü alacaktır.


1.KORİNTLİLER 4:5 TCL02
https://bible.com/bible/170/1co.4.5.TCL02


Bu sözlere iman ederek umutla bekleyebiliriz.


10-11 ayetlerinde sıkıntılara dayanan peygamberlerden ve Eyüp’ten bahsediyor. Bu vaazı hazırlarken, tam bu noktada, Eski Antlaşma peygamberlerinin hayatlarından örnekler aktarmak istedim. Ama vazgeçtim çünkü eğer bunu yaparsam, vaaz için 1 saat, hatta birkaç saat bile yetmezdi.


Tanrı adamlarının çektiği sıkıntılar bu kadar çoktur. Bunun yerine İbraniler 11. Bölümden, bu durumu mükemmel şekilde özetleyen bir kesit okuyalım:


Önce Musa hakkında şöyle diyor:


Kralın öfkesinden korkmadan imanla Mısır’dan ayrıldı. Görünmez Olan’ı görür gibi dayandı.


İBRANİLER 11:27 TCL02
https://bible.com/bible/170/heb.11.27.TCL02


Ve birkaç ayet sonra şöyle devam ediyor:
Daha ne diyeyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yiftah, Davut, Samuel ve peygamberlerle ilgili olanları anlatsam, zaman yetmeyecek. Bunlar iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. Kızgın ateşi söndürdüler, kılıcın ağzından kaçıp kurtuldular. Güçsüzlükte kuvvet buldular, savaşta güçlendiler, yabancı orduları bozguna uğrattılar. Kadınlar dirilen ölülerini geri aldılar. Başkalarıysa salıverilmeyi reddederek dirilip daha iyi bir yaşama kavuşma umuduyla işkencelere katlandılar. Daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. Taşlandılar, testereyle biçildiler , kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular. İmanları sayesinde bunların hepsi Tanrı’nın beğenisini kazandıkları halde, hiçbiri vaat edilene kavuşmadı. Bizden ayrı olarak yetkinliğe ermesinler diye, Tanrı bizim için daha iyi bir şey hazırlamıştı.


İBRANİLER 11:32‭-‬40 TCL02‬‬
https://bible.com/bible/170/heb.11.32-40.TCL02


Tanrı adamlarının sıkıntıları bunlardan bile daha çoktur. En mükemmel örnek İsa’nın da ne acılar ve sıkıntılar çektiğini hatırlayabiliriz.


Eyüp’e değinmeden geçmeyelim. Eyüp kitabından, onun sıkıntılar karşısındaki tutumunu gösteren birkaç ayet okuyalım:


Dedi ki, “Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim. RAB verdi, RAB aldı, RAB ‘bin adına övgüler olsun!” Bütün bu olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı’yı suçlamadı.


EYÜP 1:21‭-‬22 TCL02‬‬
https://bible.com/bible/170/job.1.21-22.TCL02


Karısı, “Hâlâ doğruluğunu sürdürüyor musun?” dedi, “Tanrı’ya söv de öl bari!” Eyüp, “Aptal kadınlar gibi konuşuyorsun” diye karşılık verdi, “Nasıl olur? Tanrı’dan gelen iyiliği kabul edelim de kötülüğü kabul etmeyelim mi?” Bütün bu olaylara karşın Eyüp’ün ağzından günah sayılabilecek bir söz çıkmadı.


EYÜP 2:9‭-‬10 TCL02‬‬
https://bible.com/bible/170/job.2.9-10.TCL02


RAB Eyüp’ün sonunu başından bereketli kıldı. On dört bin koyuna, altı bin deveye, bin çift öküze, bin eşeğe sahip oldu. Bundan sonra Eyüp yüz kırk yıl daha yaşadı, oğullarını, dört göbek torunlarını gördü. Kocayıp yaşama doyarak öldü.


EYÜP 42:12‭, ‬16‭-‬17 TCL02‬‬‬‬
https://bible.com/bible/170/job.42.12-17.TCL02


Yakın bir geçmişte Eyüp kitabını okudum. Hatırlar mısınız? İçinde ufak bir kesit var. Haberciler ardı ardına gelip yıkım haberlerini ona veriyorlar. Biri haber veriyor ve öteki geliyor, biri haber veriyor ve öteki geliyor… Yeryüzünde yaşamış hiç kimse, üst üste bu kadar kötü haberi, bu kadar kısa bir sürede, Eyüp gibi almamıştır. Ve yukarıda okuduğumuz ayetler aynı adam hakkındadır. O, -sözlük anlamıyla- her şeyini kaybetmişti.


Tanrı’nın gerçek gücü ve mucizesi, bu adamın tüm bunları yaşadıktan sonra dört göbek torunlarını görmesi ve kocayıp yaşama doyarak ölebilmiş olmasıdır. Tanrı gerçekten çok şefkatli ve merhametlidir.


Son ayetimiz ant içmek hakkında. Sıkıntılı zamanlarımızda bu yönteme de başvururuz. Aslında içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bir nevi kurtulmak için bu yöntemi kullanırız. Mesela, “Şunun üzerine yemin olsun ki bu sıkıntıdan sonra şunu yapacağım” gibi… Bu ayette geçen kelimeler, aslında İsa’nın kelimeleridir:


‘Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan’dandır .”


MATTA 5:37 TCL02
https://bible.com/bible/170/mat.5.37.TCL02


Bugün bu bölüm aracılığıyla Tanrı bize ne öğretiyor?
• Bir çiftçinin ürününü ektiğinde, toprağının değerli ürününü alabilmek için çalışarak aktif bir şekilde beklediği gibi, bizler de Tanrı’nın çiftçileri olarak, bizi sıkıntılarla yetkinleştiren Tanrı’yı hoşnut etmek için, sıkıntılara dayanalım, sabredelim ve yüreklerimizi güçlendirelim.
• Rab’in gelişi yakın olduğu için ve yargılanmamak için, birbirimize karşı homurdanmayalım. Sorunlarımızı birbirimizle konuşarak ve dua ederek, aynı ruhta birleşip çözelim.
• Geçmiş dönemlerde yaşayan peygamberlerin sıkıntılarını ve hayatlarını, Tanrı’yla olan ilişkilerini kendimize sabır örneği olarak alalım. Hepsi önemli ama sıkıntılı dönemlerden geçerken özellikle Eyüp’ün sıkıntılarını, sıkıntılar karşısındaki tutumunu ve Tanrı’ya nasıl bağlı kaldığını, ve sonunda nasıl bereketlendiğini hatırlayalım.
• Ve ant içmekten kaçınalım, ‘evet’imiz evet, ‘hayır’ımız hayır olsun.

Tanrı’nın şu sözleriyle vaazımızı sonlandıralım:


İşte çevremizi bu denli büyük bir tanıklar bulutu sardığına göre, biz de her yükü ve bizi kolayca kuşatan günahı üzerimizden sıyırıp atalım ve önümüze konan yarışı sabırla koşalım.


İBRANİLER 12:1 TCL02
https://bible.com/bible/170/heb.12.1.TCL02


Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin, bizleri sadık çiftçileri yapsın.

Bir cevap yazın