VAAZ 2021.01.17

MARKOS 11:15-19 İsa Satıcıları Tapınaktan Kovuyor

‘Oradan Yeruşalim’e geldiler. İsa tapınağın avlusuna girerek oradaki alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. Yük taşıyan hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi. Halka öğretirken şunları söyledi: “ ‘Evime, bütün ulusların dua evi denecek’ diye yazılmamış mı? Ama siz onu haydut inine çevirdiniz.” Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa’yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. O’ndan korkuyorlardı. Çünkü bütün halk O’nun öğretisine hayrandı. Akşam olunca İsa’yla öğrencileri kentten ayrıldı. ‘

Tapınağın avlusunda ortalık karıştı! İsa avludaki alıcı ve satıcıları, para bozanları, güvercin satanları ve yük taşıyanları engelledi. Onlara çok kızdı. Öyle ki, Yuhanna 2. bölümde İsa’nın ipten bir kamçı yaparak onu kullandığından bahsediyor.

Sahneyi bir an için gözümüzde canlandırırsak, hiç de bizim tanıdığımız İsa’ya benzemediğini hemen fark ederiz. O’nu bu kadar kızdıran neydi?

Tapınağın avlusu bir ticaret alanı gibi kullanılıyordu. Bu başlı başına bir sorundu. Ama bununla beraber bu ticaret, temiz bir ticaret de değildi.

Mesela “para bozanlar”dan bahsediyor. Bunlar tapınak avlusunda tezgah kuruyorlar, mesleğin adından da anlaşılabileceği gibi, para birimlerini değiştiriyorlardı. Bugünkü döviz bürolarına benzer bir şekilde.

Neden para birimini değiştirmeleri gerekiyordu? Çünkü o dönemde yaşasaydınız, yıllık tapınak vergisi ödemeniz gerekirdi. Tapınağı ziyarete gittiğinizde bu vergiyi ödeyebilirdiniz. Ancak bu vergi, sadece yerel para birimiyle ödeniyordu. Yani Roma para birimi ile tapınak vergisi ödenmesi yasaktı. Çünkü Roma parasının üzerinde putperest simgeler yer aldığı için o para kirli sayılırdı. Yani tapınak vergisi ödenmesi için, Roma parasını yerel paraya çevirmek zorunluydu.

Şimdi “Bunda ne sorun var” diyebilirsiniz. Madem zorunluydu, İsa neden onlara kızdı? Az önce belirttiğimiz gibi, bu işlemin hem tapınakta yapılması, hem de temiz bir ticaret olmaması büyük bir problemdi. Çünkü bu işlemlerde bazen halktan çok yüksek fiyatlar talep edildiği biliniyor.

Ayrıca en önemlisi, Tanrı’nın amacına hizmet etmiyordu. Bunu daha iyi anlamak için İsa’nın Yeşaya ve Yeremya’dan yaptığı alıntılara bakalım.

MARKOS 11:17 ‘ Halka öğretirken şunları söyledi: “ ‘Evime, bütün ulusların dua evi denecek’ diye yazılmamış mı? Ama siz onu haydut inine çevirdiniz.” ‘

YEŞAYA 56:6-7 ‘“ RAB ‘be hizmet etmek, O’nun adını sevmek, Kulu olmak için O’na bağlanan yabancıları, Şabat Günü’nü tutan, bayağılaştırmayan, Antlaşmama sımsıkı bağlı kalan herkesi, Kutsal dağıma getirip Dua evimde sevindireceğim. Yakmalık sunularıyla kurbanları Sunağımda kabul edilecek, Çünkü evime ‘Bütün ulusların dua evi’ denecek.” ‘

Ayetlerin anlamı oldukça açıktır. Tanrı, tapınağın bir ticarethane olmasını amaçlamadı. Tapınağın dua evi olmasını amaçladı. Hem de sadece İsraillilerin de değil, bütün ulusların! Peki halk tapınağı ne hale getirdi?

YEREMYA 7:9-11 ‘“ ‘Çalmak, adam öldürmek, zina etmek, yalan yere ant içmek, Baal ‘a buhur yakmak, tanımadığınız başka ilahların ardınca gitmek, bütün bu iğrençlikleri yapmak için mi bana ait olan tapınağa gelip önümde duruyor, güvenlikteyiz diyorsunuz? Bana ait olan bu tapınak sizin için bir haydut ini mi oldu? Ama ben görüyorum neler yaptığınızı!’ diyor RAB . ‘

İnsanlar çalmak, adam öldürmek, zina etmek, puta tapmak gibi Tanrı’nın gözünde iğrenç sayılan günahları işlemek için Tanrı’nın tapınağına geliyordu. Yozlaşmanın boyutunu görebiliyoruz. Üstelik bunu, orada güvende olacaklarını düşündükleri için yapıyorlardı.

Hesap etmedikleri, veya görmezden geldikleri nokta: Tanrı herkesi görüyor ve yüreklerini biliyor. Diğer insanları kandırabiliriz, hatta bazen kendimizi bile kandırabiliriz. Ama Tanrı’yı kandıramayız.

Bir haydudu düşünelim. Haydut bir suç işler. Mesela birini öldürür. Bundan sonra yakalanmamak için kaçar. Çünkü yakalanırsa ceza alacağını bilir. Kimsenin olmadığı, bulunmanın zor olacağını bildiği için bir mağara bulur. Çünkü orada kendisini güvende hisseder. Haydut ini, bir kişinin işlediği günahtan nasıl çaresizce kaçtığını gösteren bir benzetmedir.

Bugün de dünyanın birçok yerindeki ibadethanelerde benzer durum yok mu? Hangi dinden olursa olsun!

İnsanlar günah işler ve ardından inandıkları dinin ibadethanesine gider. Çünkü günahın cezası olduğunu bilir ve Tanrı karşısında, eğer ibadetini yerine getirirse güvende olacağını düşünür.

Günah işlediğinizi fark ettiğinizde Tanrı’ya yaklaşmak kötüdür demek istemiyorum. Günah işlediğimizde tövbe edip Tanrı’ya yaklaşmamız zaten Tanrı’nın isteğidir. Ama bir günahı işledikten sonra yürekten pişman olup, verdiğimiz zararı onarmaya uğraşmak yerine, dört duvardan oluşan bir binada bir takım ritüelleri yerine getirerek Tanrı’nın bizi affedeceğini ve böylece güvende olacağımızı düşünmek hatadır. Bu, Tanrı’yla bir pazarlık, bir ticaret gibidir. Şuna benzer: Ben anlaşmamın bana düşen kısmını yerine getirdiğime göre, şimdi sıra Tanrı’da!

Tanrı’nın tapınağının kullanılmasını istediği amaç ne bir ticarethane, ne de sadece günah işledikten sonra gidilmesi gereken bir yerdir!

Tanrı, tapınağının bir dua evi olmasını amaçladı. Tanrı’nın tapınağı neresidir? Üzerinde haç olan bir bina mı? Veya Kadıköy’deki bir binanın mutfağı mı? İsa’ya kulak verelim:

YUHANNA 2:16-22 ‘Güvercin satanlara, “Bunları buradan kaldırın, Babam’ın evini pazar yerine çevirmeyin!” dedi. Öğrencileri, “Evin için gösterdiğim gayret beni yiyip bitirecek” diye yazılmış olan sözü hatırladılar. Yahudi yetkililer İsa’ya, “Bunları yaptığına göre, bize nasıl bir belirti göstereceksin?” diye sordular. İsa şu yanıtı verdi: “Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım.” Yahudi yetkililer, “Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı, sen onu üç günde mi kuracaksın?” dediler. Ama İsa’nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi. İsa ölümden dirilince öğrencileri bu sözü söylediğini hatırladılar, Kutsal Yazı’ya ve İsa’nın söylediği bu söze iman ettiler. ‘

En doğru ve açık yorum Yuhanna’nın kendisinden geliyor. İsa’nın sözünü ettiği, üç günde kuracağı tapınak, O’nun kendi bedeniydi. Öyle de yaptı. Dediğini yaptı.

Öğrenciler o anda bunu anlamamış olabilir ama İsa ölümden dirildiğinde hatırladılar, ve iman ettiler. Yuhanna şu ifadeyi kullandı: “Öğrencileri … hatırladılar” dedi. Bu önemli, çünkü Yuhanna rastgele bir kişi değil, ama o öğrencilerden biriydi.

Birisi şunu sorabilir: İsa göğe alındığına ve şimdi insan bedeninde yeryüzünde olmadığına göre, tapınak şu an nerededir?

1.KORİNTLİLER 3:16-17 ‘ Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı’nın Ruhu’nun sizde yaşadığını bilmiyor musunuz? Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz. ‘

Pavlus, Korintlilere yazdığı mektupta, topluluktaki uyum konusunda konuşurken bu ifadeyi kullandı. O tapınak şimdi biziz. İsa kurdu ve Kutsal Ruh aracılığıyla şimdi yeryüzünde bizleri kullanarak o görevi devam ettiriyor.

Bir gün Tanrı’nın müjdesini paylaştığım bir kişi bana, neden Hristiyanlığı seçtiğim konusunda beni anladığını söyledi. Ona ne demek istediğini sorduğumda bana dedi ki: “Günde şu kadar kez ibadet etmek zorunda olmuyorsun, duaları ezberlemek zorunda olmuyorsun, cennete girmek için sürekli sevap işlemek zorunda değilsin. Bu kadar kolay bir dine mensup olmayı kim istemez ki? Hristiyan olmak ne kadar kolay!”

Öyle mi? Belki bazı açılardan haklı olabilir, ama hiç de düşündüğü gibi değil!

Tanrı’nın tapınağı olmak, İsa’nın yeryüzündeki bedeninin bir parçası olmak, yeryüzünün tuzu ve ışığı olmak, dua evi olmak, Tanrı’nın karakterine benzemek ve O’nu yansıtmak. Gerçekten o kadar kolay mı?

Ve bunları Tanrı’nın ruhuyla olması gerektiği gibi yaptığınızda, bazen oradan kovulmak ya da öldürülmek isteniyorsunuz, aynı İsa’nın o gün tapınakta başkahinler ve din bilginleri tarafından yok edilmek istendiği gibi.

Çünkü Tanrı’nın tapınağı olmak, bazen bir yanağınıza tokat atana diğer yanağınızı dönmeyi, bazen de tezgahları devirmeyi gerektiriyor. Ve bu dünyada tezgahlar çok fazladır. Tezgahları devrilen kişiler, tezgahlarını deviren kişileri yok etmek isterler.

Tanrı’nın her birimize, çağrısına göre hareket edecek yüreği vermesi için dua edelim. Öyle ki, O’nu hoşnut etmekten başka bir kaygımız olmasın. Sonuç bizim için ne olursa olsun, Tanrı’nın tapınağı olabilelim.

Çok zor olduğunu ama bu yolda Tanrı’nın bizimle olacağını biliyoruz.

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin. Dua edelim.