1) Giriş
Yakın zamanda bir genç bana şu soruyu sordu: İncil’in içinde ona inanmanı sağlayacak kadar farklı olan ne var?
Güzel bir soru. Bazı insanlar bu sorunun cevabının 100 Amerikan doları olduğunu savunuyor. Biz kilise olarak her pazar günü aynı saatte bir araya geliyor ve İncil okuyoruz. Her kilisenin yaptığı gibi. İçinde para olmayan, ama dikkatli olmazsak para sevgisinin tuzak olabileceğinden bahseden İncil’i okuyoruz.
İncil’in içinde görgü tanıkları tarafından kaydedilmiş birçok olay vardır ve bunlardan bazıları sıradandır, bazıları enteresandır. Bazıları mantıklıdır, bazıları insan mantığının tamamen dışındadır. Bugün bahsedeceğimiz olay ise ne sıradan ne de mantıklıdır.
Tersinden söylersek, bugün sıra dışı ve mantıksız bir olaydan, kelime anlamı “müjde, iyi haber” olan, aslında bir kitap olmayan, İsa Mesih’ten bahsedeceğiz. Çünkü İncil, İsa Mesih’in kendisidir.
2) İsa’nın Ölümü
Müjde şudur: Öğrencilerinden birisi İsa’yı ele verdi, İsa tutuklandı, aşağılandı, alay edildi, yüzüne tükürüldü, sövüldü, kırbaçlandı, elbiseleri paylaşıldı, başına dikenli bir taç takıldı, ellerinden ve ayaklarından çarmıha çivilenerek feci şekilde öldürüldü.
Meryem adındaki bakire bir kadından yeryüzüne geldi. Bir yemlikte doğdu. Bu adam sadece 30 küsür sene yaşayabildi. Yozlaşmış olan din adamlarını eleştirdi. Sonunda öldü.
“Bu ne tür bir müjde” dediğinizi duyuyorum. Size mantıklı dememiştim. İsa Mesih’in iyi haberi, kötü haberle başlıyor. Daha doğrusu, bizim gözümüzde kötü gibi görünüyor ama aslında bu Onun iyi haberidir.
Adem ve Havva, Tanrı’nın “Bunu yapma, yaparsan ölürsün” dediği şeyi yapıp günaha düştüklerinde, Tanrı orada Havva’nın soyundan bir kurtarıcı vaat etti. Sonra İsrail ile bir antlaşma yaptı ve kuşaklar boyunca bu antlaşma devam etti. Bu antlaşmanın bir parçasına göre, Yahudi soyundan olan bir kral ve kurtarıcı gelecek ve yeryüzüne Tanrı’nın egemenliğini getirecekti.
İsa bu kral ve kurtarıcı olduğunu iddia etti. Halk büyük bir umut ve beklenti içine girdi. Çünkü Roma altında eziliyorlardı. Yalnız İsa’da farklı olan bir şeyler vardı. İsa, taçsız bir kral ve kılıçsız bir kurtarıcıydı. İsraillilerin beklediğinin tam tersi. Onlar sapanıyla yeni Golyat’ları bozguna uğratacak yeni bir Davut bekliyorlardı.
Tanrı’nın egemenliğini getirme görevine sahip olan kral ve kurtarıcı, takipçilerinin önünde bir çarmıh üzerinde öldüğünde, Onu takip edenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Egemenliği getirecekti, ama O, öldü. Sonra da gömüldü. Heyecan, yerini yas tutmaya ve göz yaşlarına bıraktı.
3) İsa’nın Dirilişi
Şimdi Markos 16:1-8 ayetlerini okuyalım ve İsa’nın ölümü ve gömülmesinden sonra olanları hatırlayalım.
1 Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar. 2 Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler. 3 Aralarında, “Mezarın girişindeki taşı bizim için kim yana yuvarlayacak?” diye konuşuyorlardı.
4 Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler. 5 Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar.
6 Adam onlara, “Şaşırmayın!” dedi. “Çarmıha gerilen Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O’nu yatırdıkları yer. 7 Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin: ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’ ”
8 Kadınlar mezardan çıkıp kaçtılar. Onları bir titreme, bir şaşkınlık almıştı. Korkularından kimseye bir şey söylemediler.
İsa’nın ölümüne tanık olan kadınlar, İsa’nın cesedine sürmek için baharatlarını aldılar ve mezara doğru yola çıktılar. O zamanda haftanın ilk günü olan pazar sabahı çok erkenden yola çıktılar.
Akıllarında başka bir soru işareti daha vardı: Mezarın taşını kim yuvarlayacak? Mezara vardılar, başlarını kaldırıp baktılar ve kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler.
Bu size oldu mu? Yani eminim eski tip bir mağara mezardan kocaman bir taş yuvarlamak zorunda kalmadınız. Ama hiç İsa’yı onurlandırmak için yola çıktığınızda, aklınızda hangi engellerin nasıl aşılacağını düşünürken, o an geldiğinde ve kafanızı kaldırıp baktığınızda, orada olacağını düşündüğünüz engellerin artık orada olmadığını gördünüz mü?
Beyaz kaftan giyinmiş genç adam onları şaşırttı. Adam “Şaşırmayın! Çarmıha gerilen Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O’nu yatırdıkları yer. 7 Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin: ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’”
Onlara dirildikten sonra onlardan önce Celile’ye gideceğini zaten bildirmişti. Geçen hafta kilisede olanlar hatırlayacaktır, bu ayeti okumuştuk.
Geçen hafta ayrıca, Petrus’un inkarı hakkında konuşmuştuk. Bu ayetlerde Petrus’la ilgili olarak dikkat çeken bir şey fark ettiniz mi?
Melek Petrus’a özel olarak vurgu yapıyor gibi. “Şimdi öğrencilerine ve Petrus’a gidip şöyle deyin…” Petrus zaten Onbirler’den birisi değil mi, ayrıca Petrus demesine ne gerek vardı? Petrus günaha düştü ama İsa onu reddetmedi. İsa Petrus’u hala seviyordu ve onu görmek istiyordu. İlişkileri önceden olduğu gibi yine iyi olacaktı.
Bu arada kadınlar gördükleri ve “görmedikleri” karşısında korkudan ve şaşkınlıktan titriyorlardı. Onlara İsa’nın dirildiğinin habercisi olma görevi verildi ama onlar korkudan kimseye bir şey söyleyemediler.
Şimdi devam eden olaylara bakalım:
Markos 16:9-14 9 İsa, haftanın ilk günü sabah erkenden dirildiği zaman önce Mecdelli Meryem’e göründü. Ondan yedi cin kovmuştu. 10 Meryem gitti, İsa’yla bulunmuş olan, şimdiyse yas tutup gözyaşı döken öğrencilerine haberi verdi. 11 Ne var ki onlar, İsa’nın yaşadığını, Meryem’e göründüğünü duyunca inanmadılar.
12 Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden ikisine değişik bir biçimde göründü. 13 Bunlar geri dönüp öbürlerine haber verdiler, ama öbürleri bunlara da inanmadılar.
14 İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirler’e göründü. Onları imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü azarladı. Çünkü kendisini diri görenlere inanmamışlardı.
Öğrenciler üzüntüden yas tutup gözyaşı döküyorlardı. Meryem onlara İsa’nın dirildiğini haber verdi. Ama şaşırmayacağımız gibi, ona inanmadılar. Ondan sonra öğrencilere göründü. Kendisini diri bir şekilde görenlere inanmadıkları için onları azarladı.
Bundan sonraysa öğrencilerine bazı buyruklar verdi. Onlara bakalım.
4) İsa’nın Son Buyrukları
Markos 16:15-20 15 İsa onlara şöyle buyurdu: “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun. 16 İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. 17-18 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.”
19 Rab İsa, onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve Tanrı’nın sağında oturdu. 20 Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu.
İsa öğrencilerine dünyanın her yanına gitmelerini ve Müjde’yi bütün yaratılışa duyurmalarını buyurdu. O’nun öğrencilerinden ne istediğine dikkat edelim. “Bütün dünyayı Hristiyan yapın” demedi. “Her ilde her ilçede kilise kurun” demedi. Bunlar belki doğal sonuçlar olabilir ama İsa bunları demedi. İsa, “Gidin ve Müjde’yi duyurun” dedi.
Bunu on bir kişiye söyledi. On bir kişi bütün yaratılışa Müjde’yi duyurabilir mi? İsa biliyordu ki onlar yüzler olacak, yüzler binler, binler on binler ve milyonlar…
Özetle, 1. Korintliler 15:3-4 Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.
1. Petrus 1:3-4 Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun. Çünkü O büyük merhametiyle yeniden doğmamızı sağladı. İsa Mesih’i ölümden diriltmekle bizi yaşayan bir umuda, çürümez, lekesiz, solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras sizin için göklerde saklıdır.
Kendi iyi işlerimizle kurtulamayacağımızı kabul edip, kendimizi Tanrı’nın önünde alçaltırsak, İsa’nın Mesih olduğuna, çarmıhta bizim günahlarımızın bedelini ödediğine ve üçüncü gün ölümden dirildiğine iman edersek, sonsuzluklar boyunca Tanrı ile birlikte olacağız.
İşte İncil budur. Müjde, İyi Haber budur. Sıra dışı bir olay, değil mi?
5) Bugün Bizim İçin Önemi
Peki İsa’nın ölmüş ve dirilmiş olması bugün bizler için neden önemlidir?
Dünyamızın hali ortada. Aslında sadece 21. yüzyılda değil, dünya ilk günahtan beri kötü ve adaletsiz bir yerdi. Her gün bir sürü insan hukuksuzluklara ve adaletsizliklere maruz kalıyor. Öldürülüyor, alıkonuluyor, evlerinden kovuluyor. Koronavirüs var, her gün bir sürü insan hastalanıyor ve ölüyor.
Son günlerde konuştuğum başka bir gence, Müjde’den bahsediyordum. Bana şöyle dedi: Sen bana İsa’dan bahsediyorsun, ama ben Tanrı’ya inanmıyorum ki! Beni bir konuda ikna etmek istiyorsan, önce Tanrı’nın var olduğuna ikna et!”
Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. Sonra dua ettim. İlk aklıma gelen şey, Tanrı’nın var olduğuna ve İsa’nın Mesih olduğuna dair bazı kanıtlar oldu. Onları anlatmak istedim. Sonra aklıma, İsa Lazar’ı ölümden dirilttikten sonra arkasını dönüp giden insanlar geldi. O anda anladım.
Tanrı benden kimseyi bir şeye inandırmamı istemiyordu. Hayır, o benim görevim değildi. Zaten ben onu nasıl yapabilirdim? Bir insan inanmayı reddettiği sürece, onu nasıl aksine ikna edebilirsiniz? Onu sadece Tanrı’nın kendisi yapabilir.
Az önce okuduğumuz ayette İsa diyor: Markos 16:16 İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. Tanrı herkese kendi seçimini yapması için özgürlük garanti ediyor.
Ona şöyle dedim: “Senin için yapmamı istediğin şeyi ben yapamam. Sadece Tanrı’nın bunu yapması için senin için dua edebilirim.” Tanrı’nın benden istediği şey, ona Müjde’yi duyurmamdı ve zaten duyurmuştum. Gerisi Tanrı’nın elindedir.
Bugün bu sıra dışı olayı dinleyen herkes de böylelikle Müjde’yi duymuş oldu. O zaman şimdi bizler için bir seçim zamanıdır.
İsa iki şey olabilir: Ya gerçekten Mesih’tir ya da ruhsal olarak sağlıksız bir adamdır. Çünkü O çetin sözler söylüyor.
Yuhanna 11:25-26 “Diriliş ve yaşam Ben’im” dedi. “Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek…”
Önce buna iman etmek, sonra da bunu tüm yaratılışa duyurmak görevi bu yüzyılda Tanrı tarafından bizlere verildi.
İSA DİRİLDİ, ÖLÜM YENİLDİ! TANRI’YA ŞÜKÜRLER OLSUN, DİRİLİŞ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.