VAAZ 2021.05.02

Markos 15:21-32 İsa Çarmıha Geriliyor

21 Kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adam oradan geçiyordu. İskender ve Rufus’un babası olan bu adama İsa’nın çarmıhını zorla taşıttılar. 22 İsa’yı Golgota, yani Kafatası denilen yere götürdüler. 23 O’na mürle karışık şarap vermek istediler, ama içmedi. 24 Sonra O’nu çarmıha gerdiler. Kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.

25 İsa’yı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu. 26 Üzerindeki suç yaftasında,

YAHUDİLER’İN KRALI

diye yazılıydı. 27-28 İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler. (Birçok Grekçe el yazması, “Böylece ‘O, suçlularla birlikte sayıldı’ diyen Kutsal Yazı yerine geldi” sözlerini de içerir). 29-30 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” diyorlardı.

31 Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O’nunla alay ederek aralarında, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. 32 “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim.” İsa’yla birlikte çarmıha gerilenler de O’na hakaret ettiler.

İsa’nın çarmıha gerilme zamanı geldi. İskender ve Rufus’un babası olan Kireneli Simun adında bir adama İsa’nın çarmıhını zorla taşıttılar. İsa’yı Golgota’ya getirdiler.

Markos işin duygusal kısmına pek değinmiyor. Aslında hayal etmesi bile korkunç olan bu eylemleri, duygularından bahsetmeden sadece olduğu gibi anlatıyor.

Markos 15:24 Sonra O’nu çarmıha gerdiler. Kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.Mezmur 22:18 Giysilerimi aralarında paylaşıyor, Elbisem için kura çekiyorlar.
Markos 15:27-28 İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler.Yeşaya 53:12 “…canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı.”
Markos 15:29-32 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” diyorlardı. Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O’nunla alay ederek aralarında, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim.” İsa’yla birlikte çarmıha gerilenler de O’na hakaret ettiler.Mezmur 22:7-8 Beni gören herkes alay ediyor, Sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki, “Sırtını RAB’be dayadı, kurtarsın bakalım onu, Madem onu seviyor, yardım etsin!” Mezmur 109:25 Düşmanlarıma yüzkarası oldum; Beni görünce kafalarını sallıyorlar!

Mürle karışık şarap vermek istediler ama içmedi. Sonra saat sabah 9’da O’nu çarmıha gerdiler ve Mezmurlarda da önceden iletildiği gibi, kura çekerek giysilerini paylaştılar.

Kendisiyle birlikte birisi sağında birisi solunda olacak şekilde iki haydut da çarmıha gerilmişti. Böylelikle başkaldıranlarla birlikte sayıldı, Yeşaya’da önceden belirtilen peygamberlik yerine geldi.

29-30 ayetlerine göre yoldan geçenler, 31. ayete göre başkahinler ve din bilginleri, 32. ayete göre ise kendisiyle birlikte çarmıha gerilen 2 haydut, İsa’yla alay ettiler. Böylelikle yine Mezmurlarda önceden belirtilen peygamberlikler yerine gelmiş oldu.

Yoldan geçenler, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” dediler. Başkahinler ve din bilginleri ise “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim” dediler. Halbuki İsa ilkinde ölümü ve dirilişinden bahsediyordu. “Çarmıhtan in” diyorlar ama zaten o tapınağın kurulabilmesi için İsa’nın çarmıha çıkması gerekiyordu. İkincisinde ise, başkaları için kendini feda edeceğini zaten önceden bildirmişti. Ama O’nu anlamadılar.

“İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim” diyorlar. Yani klasik olarak, önce görmek ve sonra iman etmek istiyorlar. Ama Tanrı genellikle bunun tersi şekilde çalışıyor. Yani önce iman ediyoruz, ondan sonra görüyoruz.

Markos 15:33-41 İsa’nın Ölümü

33 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. 34 Saat üçte İsa yüksek sesle, “Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı.

35 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bakın, İlyas’ı çağırıyor” dediler.

36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. “Dur bakalım, İlyas gelip O’nu indirecek mi?” dedi.

37 Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.

38 O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. 39 İsa’nın karşısında duran yüzbaşı, O’nun bu şekilde son nefesini verdiğini görünce, “Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu” dedi.

40 Olup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı. Aralarında Mecdelli Meryem, küçük Yakup ile Yose’nin annesi Meryem ve Salome bulunuyordu. 41 İsa daha Celile’deyken bu kadınlar O’nun ardından gitmiş, O’na hizmet etmişlerdi. O’nunla birlikte Yeruşalim’e gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.

3 saat boyunca ülkenin üzerine bir karanlık çöktüğünü okuyoruz. Belirtmek lazım, İsa’nın o anda nasıl bir sıkıntı çektiğini hiçbir insan aklının anlaması mümkün değildir. “Neden? Başka kimse çarmıha gerilmedi mi?” diye sorabilirsiniz.

Evet çok insan çarmıha gerilmiştir ve ne kadar acı verici olabileceğini çok iyi bilebilir. Ama hiç kimse İsa gibi, günahsız olarak çarmıha gerilmedi ve çarmıhta bütün insanlığın yargısını üzerine almadı. Günahsız olarak, Tanrı’nın insanlar üzerinde olan tüm yargısını, çarmıhta kendi üzerine alıyordu. Bu yüzden ilahide “Hiç bilemem, neydi bedeli, günahımın, o çarmıhtaki” diyoruz.

Markos 15:33 … “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı.Mezmur 22:1 Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?
Markos 15:36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi.Mezmur 69:21 Yiyeceğime zehir kattılar, Sirke içirdiler susadığımda.

Ruhsal olarak yalnız bırakıldı, Tanrı’dan ayrı kaldı. Yüksek sesle bağırdı: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” BöyleceMezmur 22’deki duası gerçekleşmiş oldu. Müjde’yi ilk kez okuyan kişiler bu ayeti çok sorar. “İsa gerçekten Tanrı’ysa neden Tanrı’nın kendisini terk ettiğini söyledi?”

Evet, gerçekten Tanrı O’nu çarmıhta terk etti. Çünkü orada o çarmıh üzerinde, bizim yerimize oradaydı ve bizim cezamızı ödüyordu. Zaten insan bedeninde bu yüzden yeryüzüne geldi, geliş sebebi buydu. Bizim cezamızı ödeyebilmesi için bizim yerimize geçmeliydi ve bizler günahlarımızdan ötürü Tanrı’ya yaklaşamaz durumdaydık.  

“Elohi” dediğini duyunca bazıları İlyas’ı çağırdığını sandı.

Ardından bir kişi bir süngeri ekşi şaraba batırdı ve bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. Böylelikle de 69. Mezmur’daki dua gerçekleşti.

Ve İsa çarmıh üzerinde son nefesini verdi. Bu olay üzerinde ne kadar konuşsak yeterli değildir.

İsa’nın son nefesini vermesiyle beraber, O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Tapınaktaki perde ne işe yarıyordu, neyi simgeliyordu? Tapınakta, kutsal yer ve en kutsal yer adında iki bölüm vardı. En kutsal yerde Antlaşma sandığı vardı ve kahinler orada Tanrı’nın huzuruna çıkıyorlardı. Oraya sadece belirlenen kahinler ve onlar bile belirli zamanlarda ve koşullarda girebiliyordu, halksa hiç giremiyordu. Tapınaktaki bu perde en kutsal yer ile kutsal yeri birbirinden ayırıyordu. İşte İsa’nın son nefesini vermesiyle beraber, o perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü.

Yani bundan böyle, bu saniyeden itibaren, bütün imanlılar, Tanrı’nın huzuruna çıkabilirdi. Artık Tanrı’nın huzuruna çıkabilmek için kahin olarak atanmaya, arınmaya, belli zamanları beklemeye gerek yoktu. İsa’nın kahin olarak sonsuza dek o aklanmayı sağladığına iman etmek yeterliydi. Bundan böyle, yeni bir dönem, tarihte yeni bir çağ başladı: Tanrı’ya yaklaşma çağı.

İbraniler 10:19-22 19-20 Bu nedenle, ey kardeşler, İsa’nın kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. 21 Tanrı’nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. 22 Öyleyse yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım.

Biz günah işleyerek ölmüştük ve Tanrı bizi terk etmişti. Günahsız kuzu ise ölerek bizi Tanrı’yla tekrar barıştırdı. Artık O’na tekrar yaklaşabiliriz.

İsa’nın karşısında duran yüzbaşı “Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu” dedi. Ve Markos olup bitenlere tanık olan kadınlardan bahsediyor. Bu kadınlar İsa’nın Celile’de olduğu zamandan beri O’nun ardından gitmiş ve O’na hizmet etmişler.

Markos 15:42-47 İsa’nın Gömülmesi

42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Günü’nden önceki gündü. Artık akşam oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurul’un saygın bir üyesi olup Tanrı’nın Egemenliği’ni umutla bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi, cesaretini toplayarak Pilatus’un huzuruna çıktı, İsa’nın cesedini istedi. 44 Pilatus, İsa’nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı. Yüzbaşıyı çağırıp, “Öleli çok oldu mu?” diye sordu. 45 Yüzbaşıdan durumu öğrenince Yusuf’a, cesedi alması için izin verdi. 46 Yusuf keten bez satın aldı, cesedi çarmıhtan indirip beze sardı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırarak mezarın girişine bir taş yuvarladı. 47 Mecdelli Meryem ile Yose’nin annesi Meryem, İsa’nın nereye konulduğunu gördüler.

Ertesi gün Şabat günüydü ve cesedin çarmıh üzerinde kalmasını istemediler. O zaman Aramatyalı Yusuf, ki kendisi Yüksek Kurul’ın saygın bir üyesiydi ve Tanrı’nın Egemenliğini umutla bekliyordu, cesaretle Pilatus’un önüne çıkıp İsa’nın cesedini istedi. Pilatus izin verdi.

Yusuf gerekli işlemleri yapıp İsa’nın cesedini mezara koyarak girişine bir taş yuvarladı. Az önce bahsettiğimiz kadınlardan bazıları, İsa’nın nereye konulduğunu gördüler.

Geri kalan bölümü okumayacağız. Çünkü 3 Pazar önce Diriliş bayramını kutlarken okumuştuk. Ama kısaca hatırlarsak,

  • Kadınlar İsa’nın cesediyle ilgilenmek için mezara gittiklerinde mezarı boş buldular
  • Melek onlara İsa’nın dirildiğini bildirdi
  • Öğrenciler başta kadınlara inanmadılar ama sonra İsa onlara göründü
  • İsa öğrencilerini Müjde’yi duyurmak için bütün yaratılışa gönderdi
  • Göğe alındı

Amin.

Burada Markos vaaz serimizi bitiriyoruz. Rabbe hamdolsun, biraz uzun da olsa, çok bereket aldığımız bir seri olduğunu düşünüyorum.

Vaazı şu sözlerle bitirelim:

1. Korintliler 15:3-4 Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

Dua edelim.

VAAZ 2021.04.25

Markos 15:1-5 İsa, Vali Pilatus’un Önünde

1 Sabah olunca başkâhinler, ileri gelenler, din bilginleri ve Yüksek Kurul’un öteki üyeleri bir danışma toplantısı yaptıktan sonra İsa’yı bağladılar, götürüp Pilatus’a teslim ettiler.

2 Pilatus O’na, “Sen Yahudiler’in Kralı mısın?” diye sordu.

İsa, “Söylediğin gibidir” yanıtını verdi.

3 Başkâhinler O’na karşı birçok suçlamada bulundular. 4 Pilatus O’na yeniden, “Hiç yanıt vermeyecek misin?” diye sordu. “Bak, seni ne çok şeyle suçluyorlar!”

5 Ama İsa artık yanıt vermiyordu. Pilatus buna şaştı.

  • Geçtiğimiz haftadan hatırlayacağız, yüksek kurul sırf İsa’yı hemencecik yargılayıp ölüm kararı vermek için kendi içindeki en azından 5 kuralı ihlal etmişti: 1) gece toplanmaları yasaktı 2) herhangi bir Yahudi bayramında toplanmaları yasaktı 3) yalancı tanık aramaları yasaktı 4) beraat kararı hemen verilebilirdi ama mahkumiyet kararı için 1 gece geçmesi gerekiyordu 5) “yontma taş binası”nda toplanmadıkları sürece aldıkları kararlar hükümsüzdü
  • Bir alt başlık atlıyoruz çünkü birkaç hafta önce, Petrus’un İsa’yı nasıl inkar ettiğini okumuştuk. Horoz iki kez ötmeden, Petrus İsa’yı 3 kez inkar etti.
  • Şimdi sabah oldu ve kurul tekrar toplandı. Yasadışı olan eylemi yasal hale getirmeye çalışıyorlar. Bu “danışma toplantısı”ndan sonra da İsa’yı bağladılar ve Pilatus’a teslim ettiler
  • Pilatus’un sorusu ilginçtir, “Sen Yahudiler’in Kralı mısın?” diyor. İsa’yı şu ana kadar suçladıkları eylem, Tanrı olduğunu ileri sürüp Tanrı’ya küfretmekti. Ama şimdi iş bir ileri boyuta taşınıyor. İşin içine isyankarlık ve hainlik suçu da giriyor.
  • Belli bir kralın yönettiği bir ülkede başka bir kişi çıkıp da kral olduğunu iddia ediyorsa, bu hoş karşılanmayacaktır. Yani en azından din bilginleri, Ferisiler ve ileri gelenler böyle düşünüyorlardı.
  • İsa Pilatus’a “Söylediğin gibidir” dedi. Evet, kral olduğunu kabul etti.
  • Başkahinler başka birçok suçlamada daha bulundular. Pilatus İsa’nın kendisini savunmasını bekliyordu, ama İsa yanıt vermiyordu ve Pilatus buna çok şaşırmıştı.

Markos 15:6-15 İsa Ölüm Cezasına Çarptırılıyor

6 Pilatus, her Fısıh Bayramı’nda halkın istediği bir tutukluyu salıverirdi. 7 Ayaklanma sırasında adam öldüren isyancılarla birlikte Barabba adında bir tutuklu da vardı. 8 Halk, Pilatus’a gelip her zamanki gibi kendileri için birini salıvermesini istedi.

9 Pilatus onlara, “Sizin için Yahudiler’in Kralı’nı salıvermemi ister misiniz?” dedi. 10 Başkâhinlerin İsa’yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu. 11 Ne var ki başkâhinler, İsa’nın değil, Barabba’nın salıverilmesini istemeleri için halkı kışkırttılar.

12 Pilatus onlara tekrar seslenerek, “Öyleyse Yahudiler’in Kralı dediğiniz adamı ne yapayım?” diye sordu.

13 “O’nu çarmıha ger!” diye bağırdılar yine.

14 Pilatus onlara, “O ne kötülük yaptı ki?” dedi.

Onlar ise daha yüksek sesle, “O’nu çarmıha ger!” diye bağrıştılar.

15 Halkı memnun etmek isteyen Pilatus, onlar için Barabba’yı salıverdi. İsa’yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti.

  • Pilatus, her Fısıh bayramında halkın istediği bir tutukluyu serbest bırakıyordu. Bu gelenek tahmin edebileceğimiz gibi aslında politik bir olaydır. Bu şekilde halkı memnun etmek istediğini ve sonuçta yönetiminde olan halkı ve bölgeyi başarılı bir şekilde yönetmek için bunu yaptığını anlayabiliriz.
  • Tamam, Barabba adında bir tutuklu var. Bu adam, ayaklanma sırasında adam öldüren isyancılarla beraber. Yani mevcut yönetime karşı ayaklanmış, isyan etmiş ve yakalanmış.
  • Pilatus ise başkahinlerin, İsa’yı kıskandıklarından dolayı O’nu hainlikle suçladıklarının farkındaydı. Bu yüzden onlara, bahsedilen geleneğine uygun olarak İsa’yı salıvermeyi önerdi. Ama başkahinler oradaki halkı da İsa’ya karşı kışkırtıyorlardı.
  • Platus İsa’yı ne yapacağını sorduğunda ise “O’nu çarmıha ger” diye bağırdılar. Ne enteresan! Çünkü Pilatus “O ne kötülük yaptı ki?” diye soruyor, ama verebilecekleri hiçbir cevap yok. Sadece tekrardan “O’nu çarmıha ger” diye bağırdılar.
  • Sonunda Pilatus onların dediğini yaptı. Çünkü halkı memnun etmeye istekliydi. Barabba salıverildi ve İsa önce kamçılandı, sonra da çarmıha gerilmesi için askerlere teslim edildi.
  • Şu da ironiktir ki, İsa’ya yönelttikleri Roma’ya karşı isyancılık ve hainlik suçlamalarını gerçekten işlemiş olan Barabba serbest bırakılırken, aslında tamamen suçsuz olan İsa aynı suçtan ölüme mahkum edilmiş oldu.

Markos 15:16-20 Askerlerin İsa’yı Aşağılaması

16 Askerler İsa’yı, Pretorium denilen vali konağına götürüp bütün taburu topladılar. 17 O’na mor bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler. 18 “Selam, ey Yahudiler’in Kralı!” diyerek O’nu selamlamaya başladılar. 19 Başına bir kamışla vuruyor, üzerine tükürüyor, diz çöküp önünde yere kapanıyorlardı. 20 O’nunla böyle alay ettikten sonra mor giysiyi üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere O’nu dışarı götürdüler.

  • Evet, bu bölümler üzerinde düşünürken ve konuşurken gerçekten duygulanmamak elde değil. İnsanların son bir gündür İsa’ya neler yaptığını görüyoruz. Bunları kime yapıyorlar? Bu davranışları yaptıkları aynı İsa, İbraniler mektubunun girişinde şöyle tanıtılıyor:

İbraniler 1:1-4 1 Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. 2 Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir. 3 Oğul, Tanrı yüceliğinin parıltısı, O’nun varlığının öz görünümüdür. Güçlü sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu Tanrı’nın sağında oturdu. 4 Meleklerden ne denli üstün bir adı miras aldıysa, onlardan o denli üstün oldu. İsa kimdir?

  • Tanrı’nın, aracılığıyla insanlığa seslendiği kişi
  • Tanrı’nın, her şeye mirasçı kıldığı kişi
  • Tanrı’nın, aracılığıyla evreni yarattığı kişi
  • Tanrı’nın yüceliğinin parıltısı
  • Tanrı’nın varlığının öz görünümü
  • Güçlü sözüyle her şeyi devam ettiren
  • Günahlardan arınmayı sağlayan
  • Yücelerde ulu Tanrı’nın sağında oturan
  • Meleklerden üstün bir adı miras alan ve onlardan üstün olan kişidir.

Bu kişi iman ettiğimiz İsa’dır. Bu İsa son 24 saatte neler yaşadı?

  • Dostlarından 1 saat kendisi için uyanık kalmalarını istedi ama dostlarından bu sadakati göremedi
  • Yine dostlarından birisi tarafından ihanete uğradı, ele verildi
  • Tüm dostları kaçtı ve yalnız bırakıldı
  • Bağlandı
  • Suçlandı ve iftira atıldı
  • Üzerine tükürüldü
  • Gözleri bağlandı
  • Yumruklandı
  • Peygamberliğiyle alay edildi
  • Nöbetçiler tarafından aralarına alınıp tokatlandı
  • İnkar edildi
  • Suçlandı, kendini savunmadı
  • Gerçekten suçlu olan kişi salıverilirken kendisi ölüme mahkum edildi
  • Kamçılandı ve çarmıha gerilmek için askerlere teslim edildi
  • Kendi giysilerinin yerine mor bir giysi giydirildi
  • Dikenlerden bir taç örülüp başına geçirildi
  • “Yahudilerin Kralı” diye selamlanarak krallığıyla ilgili alay edildi
  • Başına kamışla vuruldu, üzerine tükürüldü, diz çökülüp önünde yere kapanılarak alay edildi
  • Kendi giysileri tekrar giydirildi ve çarmıha gerileceği yere götürüldü
  • İsa gerçekte kimdi, ve nelere maruz kaldı?
  • Bir gün Hristiyan olmayan bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Kendisi hiçbir zaman Hristiyan olmadı ama İncil’i okumuş ve bilgili bir kişidir. Onunla dertleşiyorduk, aslında ben ona dertlerimi anlatıyordum. Epeyce bir süre beni dinledi. Sonra bir noktada sözümü kesti. “Uğur” dedi. “Sen Hristiyansın, İsa’yı takip ettiğini söylüyorsun. Hayatını İsa’nın öğretilerine göre yaşadığını ve O’nu örnek aldığını söylüyorsun. Ama geldiğimizden beri bana ne kadar dertli olduğundan yakınıyorsun. Ne zannediyordun? İsa bu kadar sıkıntıyı yaşadıktan ve öğrencilerinin de benzer sıkıntıları yaşayacağını söyledikten sonra, mutlu mesut, dertsiz tasasız bir hayat geçireceğini mi zannediyordun?” İman hayatlarınızda Tanrı’ya karşı mahcup olduğunuz anlar oldu mu?  
  • O zamandan beri bu konuda düşünürüm. Çok haklıydı. Bir yandan Hristiyan olduğumu söylüyordum, ama diğer yandan da Hristiyan olduğumdan dolayı sıkıntı geldiğinde söyleniyordum ve sıkıntıdan kaçmaya çalışıyordum.
  • İsa’nın kim olduğunu, O’nun yüceliğine rağmen bu dünyaya gelip, insanlar tarafından ne sıkıntılar çektirildiğini unutuyordum. Günahsız olmasına rağmen, çarmıhta ölerek günahlarımızın bedelini ödediğini unutuyordum.
  • Tanrı her birimizin hayatında farklı çalışır. Hayatınızda mutlu olamazsınız, ya da mutluysanız yeterince Hristiyan değilsiniz demeye çalışmıyorum. Ama hayattaki ana amacımızın ne olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
  • Bu hafta şu ayet ile birbirimiz için dua ettik: İbraniler 12:3 Yorulup cesaretinizi yitirmemek için, günahkârların bunca karşı koymasına katlanmış Olan’ı düşünün.
  • Elbette biz İsa değiliz, ama Tanrı’nın amacı bizi O’nun benzerliğine dönüştürmektir. O’nu takip etmeliyiz. Mutlu olmak ana amacımız olmamalı. Bazı insanlar artık mutlu olmaya çalışmak eyleminin kendisinin insanları daha mutsuz hale getirdiğini düşünüyorlar. Mutluluğu takip etmek insanı mutsuzluğa götürür, İsa’yı takip etmek insanı sonsuz mutluluğa ve göksel esenliğe götürür.
  • Görsel. Markos 10:15 Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı’nın Egemenliği’ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez. Bu resim çocuğun yüreğini gösteriyor. İman hayatlarımızda yapmamız gereken budur: İsa’yla olmak, O’nu takip etmek, O’na daha çok benzemek.
  • İsa’nın takipçileri olarak, sıkıntılarda da O’nu hatırlamalı ve örnek almalıyız.
  • O zaman uğrumuza çekmiş olduğu tüm bu sıkıntılar için şimdi hep birlikte Rab’be şükredelim. Bu konuda dua ederek vaazı sonlandırmış olalım.
https://images.app.goo.gl/umxK5XTzg8n6NJYw8

VAAZ 2021.02.07

Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler İsa’ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam ölür, geride bir dul bırakır, ama çocuk bırakmazsa, kardeşi onun karısını alıp soyunu sürdürsün.’ Yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve çocuk bırakmadan öldü. İkincisi aynı kadını aldı, o da çocuk sahibi olmadan öldü. Üçüncüsüne de öyle oldu. Yedisi de çocuksuz öldü. Hepsinden sonra kadın da öldü. Diriliş günü, ölümden dirildiklerinde kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.” İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Ne Kutsal Yazılar’ı ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz. Yanılmanızın nedeni de bu değil mi? İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki melekler gibidirler. Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa’nın Kitabı’nda, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı’nın Musa’ya söylediklerini okumadınız mı? ‘Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım’ diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı’dır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz.” ‘ 

MARKOS 12:18-27 

Dirilişle ilgili soru 

18-23 Ayetleri: 

1 – Sadukilerin dirilişe inanmaması: Sadukiler ölümden sonra diriliş olmadığını söylüyor. Sadece bu değil, başka bazı gerçekleri de kabul etmiyorlar. Elçilerin işleri 23. bölümde Pavlus kurulda yargılanırken oradakilerden bazılarının Ferisi bazılarının Saduki olduğunu anlıyor ve ona göre bir konuşma yapıyor, sebebini Luka şöyle açıklıyor: 

‘ Sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur derler; Ferisiler ise bunların hepsine inanırlar. ‘ 

ELÇİLERİN İŞLERİ 23:8 

2 – Hikayenin içeriği – komikliği / hiç böyle bir şey duydunuz mu? Onlar aslında alay ediyorlar gibi görünüyor. Günümüzde de “akılcılar” veya bilime inandığını iddia edenler tanrısal gerçekleri komik örneklerle anlatırlar. Hikayedeki yasa nedir, Musa gerçekte ne buyurmuştu: 

‘ “Birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. Ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. Onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak. Kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. Öyle ki, ölenin adı İsrail’den silinmesin. Ama adam kardeşinin dul karısıyla evlenmek istemiyorsa, dul kadın kent kapısında görev yapan ileri gelenlere gidip şöyle diyecek: ‘Kayınbiraderim İsrail’de kardeşinin adını yaşatmayı kabul etmiyor. Bana kayınbiraderlik görevini yapmak istemiyor.’ Kentin ileri gelenleri adamı çağırıp onunla konuşacaklar. Eğer adam, ‘Onunla evlenmek istemiyorum’ diye üstelerse, kardeşinin dul karısı ileri gelenlerin önünde adamın yanına gidecek, onun ayağındaki çarığı çıkaracak, yüzüne tükürecek ve, ‘Kardeşine soy yetiştirmek istemeyen adama böyle yapılır’ diyecek. Adamın soyu İsrail’de ‘Çarığı çıkarılanın soyu’ diye bilinecek. ‘ 

YASA’NIN TEKRARI 25:5-10 

Yasanın özeti 

İşte bu yasaya göre konuştuğunu düşünen Sadukiler şimdi İsa’ya soruyor: diriliş günü bu kadın 7 kardeşten hangisinin karısı olacak? 

24-27 Ayetleri: 

1- İsa’ya göre Sadukiler neden yanıldılar? Kutsal yazıları ve tanrının gücünü bilmiyorlar. Bildiklerini düşünerek geldikleri için rab onlara bilmediklerini gösterdi. Bilmediklerini düşünerek gelselerdi bildiklerini anlatırdı:  

‘Egemen RAB şöyle diyor: Sarığı çıkar, tacı kaldır. Artık eskisi gibi olmayacak. Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak. ‘ 

HEZEKİEL 21:26 

Bugün de bu durumda birçok kişi vardır. Kutsal Yazıları ve Tanrı’nın gücünü bilmeyen insanlar için her zaman dua yüreği taşıyalım onlar için dua edelim. 

2- 25. ayette bir sır öğreniyoruz: evlilik konuları cennette devam etmiyor. Yani imanlılar birbirini tanımayacak veya kadın ya da erkek olma özelliklerini kaybedecekler demiyor ama aynı melekler gibi olacaklarını evlenmeyeceklerini evlendirilmeyeceklerini söylüyor.  

3- Ve İsa’ya Musa’dan yola çıkarak geldikleri için İsa da onlara Musa’dan örnek gösteriyor ve hem Kutsal Yazılar dersi veriyor hem de diriliş dersi veriyor.  

‘ Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım.” Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu. ‘ 

MISIR’DAN ÇIKIŞ 3:6 

İsa ne demek istedi? Amacı: Tanrının ölülerin değil yaşayanların tanrısı olduğunu onlara göstermek istiyor. Ama mantıksal bir sorun var orada (fikri olan??). Çalıda Tanrı Musa’ya göründüğünde ve bu cümleyle kendini tanıttığında İbrahim de İshak da Yakup da ölüydü! O zaman İsa neden Tanrı’nın hem ölülerin değil dirilerin Tanrı’sı olduğunu göstermek isterken hem ölülerin isimlerini söyledi? 

Şöyle düşünelim Tanrı hem İbrahim’e hem İshak’a hem de Yakup’a vaat verdi. (Aslında İbrahim’e vaat etti). Ne vaat etti? Bu toprakları alacaksınız. Kendimizi onların yerine koyalım. Bu üçü de bu vaadin gerçekleştiğini gördü mü? Görmedi. Hatta konuştuğumuz gibi Tanrı yanan çalıda Musa’ya kendisini tanıtırken bu üçü de çoktan ölmüştü. Ama İsa yine de Tanrı’nın ölülerin değil dirilerin Tanrı’sı olduğunu söylüyor.  

Bu şundan başka hiçbir şey demek olamaz: Tanrı İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a verdiği vaadi yerine getirecektir, çoktan fiziksel olarak ölmüş olsalar bile! Yani onların fiziksel olarak ölmüş olması Tanrı için ölmüş oldukları anlamına gelmiyor. Onların fiziksel olarak ölmüş durumda olmaları yine de Tanrı’nın vaatlerini yerine getiremeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı için onlar diridir! İşte İsa’nın bahsettiği gibi Tanrı’nın gücünü görebiliriz ve onu yüceltebiliriz! Böyle bir Tanrımız vardır. 

Fikoş abla beni Yunanistan’a götüreceğine söz verse ama bundan önce ben ölsem bitmiştir. Artık bunun bir daha gerçekleşme şansı yok. Ama Tanrı için böyle değildir. O sözlerini yerine getirir ve dirilişi söz verdi. 

Tanrı dirilerin Tanrısı’dır ve ölümden diriliş vardır. 

4- İsa’nın son cümlesi “siz büyük bir yanılgı içindesiniz” oldu. Rab yüreklerimizin yanılgılarını düzeltsin diye dua edelim. Belki burada hepimiz dirilişe zaten inanıyor olabiliriz ama hem hala inanmayanlar için dua edebiliriz hem de farkında olmadığımız kendi başka yanılgılarımız varsa rab bize onları göstersin ve düzeltmemizi sağlasın diye dua edebiliriz.  

Rabbin sofrası için: Yuhanna 1:29-34