VAAZ 2021.05.16

Giriş

Hayatlarımızda bir şeyler yapmak istediğimizde genellikle ödememiz gereken bir bedelle karşılaşırız. Mesela yeni bir telefon almak istediğimiz zaman hemen onun fiyatına bakarız. Mağazalarda veya internet sitelerinde farklı fiyatları karşılaştırırız. Fiyatına ve başka özelliklerine de bakarak onu alıp almamaya karar veririz. Burada sahip olmak istediğimiz şey bir telefondur ve karşılığında ödememiz gereken bedel birkaç bin Türk Lirasıdır. / Veya birçok normal evli çift gibi çocuk sahibi olmak isteriz. Bir çocuk, hiç tartışmasız Tanrı’nın evliliklerimize verdiği en büyük bereketlerden birisidir ama bedeli de vardır. Uykusuz geceler, altını temizlemek, ergenlik döneminde onu korumak, iyi bir öğrenim görmesine yardımcı olmak, arkadaşları kalbini kırdığında ve hayat onu çeşitli şekillerde hırpaladığında teselli etmek, iyi bir iş bulabilmesi ve güzel evlilik yapabilmesi için ebeveyn olarak onu desteklemek. Ebeveyn olmak güzeldir ama bedel olarak ciddi bir emek gerektirir. Bir kez çocuğumuz olduktan sonra hayatımız eskisi gibi olmaz. / Hayatta sahip olmak veya yapmak istediğimiz şeylerin bir bedeli vardır ve bir elektronik ürün satın almak gibi basit bir şey için de çocuk sahibi olmak gibi çok önemli bir şey için de aynısı geçerlidir.

Tanrı’nın yasakladığı ağacın meyvesinden yemenin bir bedeli vardı. İbrahim Tanrı’nın sözüne iman ettiğinde yurdundan ayrılarak bir bedel ödedi. Tanrı’nın yönetiminden şikâyet edip diğer uluslar gibi bir kralları olsun isteyen İsrailliler için bunun bedeli büyük oldu. Davut, Tanrı’nın kutsamasından sonra O’nun sözlerine itaat ederken Saul tarafından birkaç kez öldürülmek istendi. Kadınlara zaafı olan Süleyman İsrail’i yıkıma sürükledi. Eyüp, Zekeriya, Yahya Tanrı’nın yolunda kalmak için bedeller ödediler. İsa, Baba’nın isteğini yerine getirmek için çarmıh üzerinde canını verdi. Elçilerin çoğu da öyle. Şehit Justinius ve birçok inanç savunucusu da İsa’ya olan bağlılıklarından dolayı bedeller ödediler. Martin Luther davasını savunurken büyük bedeller ödemek zorunda kaldı. 2007’de Malatya’da üç adam İsa’yı izlemenin bedelini hayatlarıyla ödedi. / İsa’yı izlemenin bizler için de bir bedeli vardır, bugün İsa’nın öğrencileri olmamıza engel olan üç bedelin ne olduğuna bakacağız.

Bu üç bedele bakmadan hemen önce, İsa’nın öğrencisi olmanın ne demek olduğuna bakalım. İsa kendisine iman etmiş olan Yahudiler’e, “Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” dedi. Yuhanna 8:31-32. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz. Yuhanna 15:8. Demek ki İsa’nın gerçek öğrencisi olmak, O’na iman etmek, sözüne bağlı kalmak, gerçeği bilmek ve özgür kılınmak, çok meyve vermemizle Tanrı’yı yüceltmek demektir. Şimdi buna engel olan o üç bedelin ne olduğuna bakalım.

İsa’nın Öğrencileri Olmamıza Engel Olan Üç Bedel

1) Çağrı Almadan ve Ne Anlama Geldiğini Anlamadan Hareket Etmek İstemek

Bir gün, Yolda giderlerken bir adam İsa’ya, “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim” dedi. Luka 9:57. Adını bilmediğimiz bu adamın bu sözünde sizce abes bir şey var mı? İlk bakışta yok gibi görünüyor. Hatta güzel bir istekte bulunmuş sanki. Niyet belki iyi olabilir, ama bu adam önce İsa tarafından çağrılmayı beklemedi. İsa’dan bir çağrı almadan kendi kendini ön plana attı. Şöyle düşünelim, her nereye giderse gitsin İsa’nın ardından gideceğini beyan etti, ama gerçekten de İsa’nın nereye gittiğinden haberi var mıydı? Söylediği şeyin gerçekten ne anlama geldiğini, nasıl bir bedel ödemesi gerektiğini bilerek mi bu cümleyi söyledi? Hayır. İsa’nın cevabından bunu anlayabiliriz. İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi. Luka 9:58. Yani İsa ne demek istiyor? “Bak, nereye gidersem ardımdan gelmek istediğini söylüyorsun ama haberin olsun, benim başımı yaslayacak bir yerim bile yoktur, benimle gelirsen rahatça uyuyamayabilirsin, rahat yatağını bırakmak zorunda kalabilirsin, tilkiler güvenlik için inlerine gider, kuşlar rahat etmek için yuvalarına gider ama benimle gelirsen inin ve yuvan olmayabilir, güvende olmayabilirsin, rahat olmayabilirsin. Tüm bunlara rağmen yine de benim ardımdan gelecek misin?” Adamın İsa’ya verdiği cevaba ilişkin bir kayıt yoktur. O’na biz ne cevap vereceğiz? Biz İsa’nın bu uyarılarına rağmen, O’nun gerçek bir öğrencisi olacak mıyız? İsa’nın öğrencisi olmak için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır olmalıyız. İsa için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır mıyız?

2) Aldığımız Çağrıya Rağmen Kendi İstediğimiz İşe Öncelik Vermek İstemek

Sonra İsa Bir başkasına, “Ardımdan gel” dedi. Luka 9:59. Ama bu sefer Adam ise, “İzin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi. Luka 9:59. İkinci adam, birinci adamdan farklı olarak İsa’dan çağrısını aldı. Aslında İsa’ya gelmeyeceğini söylemedi ama öncesinde yapmak istediği başka bir iş vardı. Tanrı esirgesin, ama bir insanın ölen babasını uygun bir şekilde gömmesinde yanlış bir şey yoktur. Ama engel şudur ki, adam İsa tarafından çağrıldığında, bu çağrıya olumlu cevap verip İsa’nın ardından gidebilmesi için ödemesi gereken bedel buydu. Bazen eylemlerimizin özünde hiçbir yanlış yoktur. Ama o eylem kendi özelinde Tanrı’nın isteğini yerine getirmemiz için bir engel oluşturduğunda, Tanrı’nın isteği her zaman öncelikli olmalıdır. İşte İsa’nın gerçek öğrencisi olabilmek için ödenmesi gereken bir bedel de budur. İsa’nın adama cevabında bunu daha net görebiliriz. İsa ona şöyle dedi: “Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün. Sen gidip Tanrı’nın Egemenliği’ni duyur. Luka 9:60. İsa adama, babasını gömmesinin yanlış bir istek olduğunu söylemedi. Dediği şuydu, “Bak, onlar zaten şimdi ruhsal olarak ölü durumdalar, bırak kendi ölülerini kendileri gömsün. Bu işi onlar sensiz de gayet güzel halledebilir. Sen bana burada lazımsın. Sen bana şimdi lazımsın. Benim senden istediğim, gidip Tanrı’nın Egemenliği’ni duyurman.” Yine adamın cevabına dair bir kayıt yoktur. Biz İsa’dan çağrı aldığımızda ne cevap vereceğiz? İsa bizden kendi haklı isteğimiz yerine, kendisi için daha önemli bir iş yapmamızı istediğinde, kendi haklı isteğimizden vazgeçip, O’nun bizden istediğini yapacak mıyız? İsa’nın öğrencisi olmak için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır olmalıyız. İsa için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır mıyız?

3) Tanrı’yı Her Şeyden, Gerektiğinde Aile ve Arkadaşlardan Bile Üstün Tutmamak

Bu sefer Bir başkası, “Ya Rab” dedi, “Senin ardından geleceğim ama, izin ver, önce evimdekilerle vedalaşayım.” Luka 9:61. Bu adam birinciye benziyor, İsa’nın ardından gitmeye istekli. Aynı zamanda ikinciye de benziyor, öncesinde başka bir şey yapmak istiyor. Her ne kadar aynı ikinci adamın babasını gömme isteğinde olduğu gibi bu adamın isteğinde de abes bir durum olmasa da İsa’nın ardından gitmek yerine başka bir şeye öncelik verdiği için İsa’nın ardından gidemiyor. Evindekilerle vedalaşmak istemesi, İsa’yı takip etmesinin önünde bir engel oluşturuyor. Bu adamın İsa’nın ardından gitmesi için ödemesi gereken bedel, evindekilerle vedalaşmamak ya da daha sonra vedalaşmak. İsa’nın cevabında bunu daha net görebiliriz. İsa ona, “Sabanı tutup da geriye bakan, Tanrı’nın Egemenliği’ne layık değildir” dedi. Luka 9:62. İsa ne demek istedi? “Artık sabanı eline aldın, iş başladı, sen artık benim öğrencimsin. Geriye bakmana gerek yok. Artık benimle birliktesin ve benden öğreneceksin. Şimdi bizim için artık birlikte çalışma zamanıdır. Eğer geriye bakarsan, Tanrı’nın Egemenliği’ne layık değilsin.” Belirtmeliyiz ki İsa Tanrı’nın Egemenliği’ne layık olmaktan bahsederken, bunları yapmazsak oraya giremeyeceğimizi kastetmiyor. Oraya girmek için sadece İsa’ya iman etmemiz yeterlidir. Egemenliğe kendi yaptıklarımızla değil, sadece İsa’nın yaptıklarıyla girebiliriz. İsa’nın kendisi bize bunu öğretti. Burada Tanrı’nın Egemenliği’ne layık olmak demek Egemenliğe hizmete layık olmak demektir. Ruhsal hizmetimizle ilgili bir durumdur. Yine adamın cevabına dair bir kayıt yoktur. Biz İsa’ya bu konuda ne cevap vereceğiz? Yeri gelse ve yapmak istediğimiz şey ailemizle vedalaşmak gibi özünde hiç kötü olmayan bir istek olsa bile, İsa’nın gerçek öğrencisi olabilmek için en önemli önceliği O’nun isteğine verecek miyiz? İsa’nın öğrencisi olmak için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır olmalıyız. İsa için gerektiğinde bu bedeli ödemeye hazır mıyız?

Sonuç

Hayatımızda yapmak istediğimiz veya sahip olmak istediğimiz şeylerin bir bedeli olduğundan bahsettik. Kutsal Kitap’tan Tanrı’yı hoşnut edebilmek için bedel ödeyen insanlardan kısaca bahsettik. Sonra İsa’nın öğrencisi olmanın üç bedelini inceledik. Birinci adam, çağrı almadan ve ne anlama geldiğini anlamadan hareket etmek istedi. İkinci adam, aldığı çağrıya rağmen kendi istediği işe öncelik vermek istedi. Üçüncü adam ise Tanrı’yı her şeyden, gerektiğinde aile ve arkadaşlardan bile üstün tutmadı. / İsa’nın bize söylemek istediği şey şudur: Tanrı, hayatımızda en öncelikli yeri almak istiyor. Tanrı, O’nun bizden istediği şeylere, hayatımızda kendi önem verdiğimiz şeylerden daha fazla önem vermemizi istiyor. Hayatımızdaki hiçbir şey, O’nun isteğini yapmamızdan daha önemli olmasın istiyor. Tanrı, hayatımızın her alanında, yüreklerimizde ve tüm varlığımızda, rakipsiz olmak istiyor. / Hayatlarınızdaki en büyük denenmelerinizi aklınıza getirin. Onlar genellikle bu hayattan en çok istediğimiz ve beklediğimiz şeylerle alakalıdır. Genellikle en çok istediğimiz şeylerden deneniriz. Ben bunun tesadüf olmadığına inanıyorum. Bugün sizleri hayatlarınızdaki en önemli şeyin Tanrı’nın kendisi olması için teşvik etmek istiyorum. Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin, dua edelim.

VAAZ 2021.03.28

Markos 14:27-31 / Petrus’un İnkarı Önceden Bildiriliyor

27 Bu arada İsa öğrencilerine, “Hepiniz sendeleyip düşeceksiniz” dedi. “Çünkü şöyle yazılmıştır:

Çobanı vuracağım,

Koyunlar darmadağın olacak.’ 28 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile’ye gideceğim.”

29 Petrus O’na, “Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem” dedi.

30 “Sana doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin.”

31 Ama Petrus üsteleyerek, “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem” dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.


Bundan önce İsa öğrencileriyle birlikte Fısıh yemeğini yedi. Yemekten sonra ilahi söylediler ve Zeytin Dağı’na doğru gittiler.

Bundan sonraki durak ise Getsemani bahçesi olacaktı. Orada İsa tutuklanacaktı.

Şimdi ikisinin arasındaki bir zamandayız. Fısıh yemeğiyle, İsa’nın Getsemani’de tutuklanması arasında.

İsa Eski Antlaşmadan bir alıntı yaparak, öğrencilerinin hepsine sendeleyip düşeceklerini bildirdi:

Çobanı vuracağım,

Koyunlar darmadağın olacak.’

Bu alıntı aslında Zekeriya 13:7’den geliyor:

7 “Uyan, ey kılıç!

Çobanıma, yakınıma karşı harekete geç”

Diyor Her Şeye Egemen RAB.

Çobanı vur da

Koyunlar darmadağın olsun.

Ben de elimi küçüklere karşı kaldıracağım.”

Bu şekilde, bir peygamberlik sözü daha yerine gelmek üzere, Kutsal Kitap’taki yerini almış oluyor.

Ama buna rağmen, İsa onları umutsuz bırakmıyor. Dirildikten sonra, onlardan önce Celile’ye gideceğini söylüyor.

Öğrenciler zor durumdalardı ve daha zoruyla yüzleşmek zorunda kalacaklardı. Ama kesinlikle umutsuz değillerdi.

Rab dilerse haftaya bakacağız. İsa dirildikten sonra gerçekten de onlardan önce Celile’ye gitti. Kadınlar mezara gidip de girişteki taşın yuvarlandığını ve mezarın boş olduğunu gördüklerinde bir melek onlara göründü ve şöyle dedi:

Markos 16:7 ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’

Tamam, tam bu noktada başka bir şey oldu. İsa’nın öğrencilerine sendeleyip düşeceklerini söylemesi, onları gücendirdi. Cesur Petrus yine sahneye çıktı ve İsa’ya, “Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem” dedi.

Çok cesur bir söylem, değil mi? Ama İsa Petrus’u düzeltti: “Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkar edeceksin.”

Petrus diretti: “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkar etmem.”

Şunu söylemeliyiz, ne zaman bir yerde bu bölüm hakkında konuşulsa, ihale her zaman Petrus’un üzerine kalır. Ama o gün öğrenciler arasında böyle düşünen sadece Petrus değildi. 31. ayette görüyoruz ki öğrencilerin hepsi aynı şeyi söyledi.

Burada 2 tane sorun var. Bazen kendimizle fazla övünürüz. Gerçekte kendi kendimize, aslında Tanrı’nın yardımı olmadan asla yapamayacağımız şeyleri, sanki çok kolaymış gibi görürüz. Fazla cesaret gelir.

Bazen de karşılaştığımız bir zorlukta, yapılması gereken en doğru şeyi bildiğimizi düşünürüz. Kendi aklımızca “yapılması gereken budur” diye düşünebiliriz, ama bizim istediğimiz ile, Tanrı’nın bizden isteğinin aynı olup olmadığını kendisine sormayı ihmal ederiz. Fazla güven gelir.

Petrus ve diğer öğrencilerin ne yapmaları gerektiği ve nasıl yapmaları gerektiği konusunda İsa’dan yardım almaları gerekiyordu. Adımlarını O’nun isteğine göre atmaları onlar için en iyi seçenekti.

Geride kalıp İsa’yı inkar etmek en iyi seçenek değildi. Getsemani’de öne atılıp görevlinin kulağını kesmek de en iyi seçenek değildi. İsa için ölmek düz mantıkta büyük bir fedakarlık gibi gelebilir ama eğer sonunda O’nun için öleceksek, bu da O’nu istediği şekilde olmalı.

Adımlarını O’nun isteğine göre atmaları onlar için gerçekten de en iyi seçenekti. Ama kimse O’na ne yapması ve nasıl yapması gerektiğini sormadı.

Fazla cesaret ve fazla güven, bizi dışarıdan havalı gösterebilir. Başlangıç filmindeki Leonardo Di Caprio gibi, takım elbisesi ve güneş gözlüğüyle, cesareti ve kendine olan güveniyle insanları kendisine hayran bırakan bir şekilde görünmek isterdim. Güzel olurdu.

Ama bir film ile gerçek hayat arasındaki en büyük farklardan birisi, filmin sadece bir kurgu olması ama hayatın kendisinin oldukça gerçek olması.

Şunu eminim hepimiz zaten biliyoruz, ama bugün bir kez daha hatırlayalım: Tanrı olmadan biz aslında bir şey yapamayız. Yapıyor gibi görünsek bile o boştur, geçicidir. İsa dedi ki:

Yuhanna 15:5 Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız.

Hayatlarımızda boş yere cesaret ve övünme varsa, Tanrı onları bize göstersin, onları fark edelim ve onlardan vazgeçelim.

Şimdi, birkaç alt başlık atlayacağız ve İsa’nın önceden bildirdiği Petrus’un inkarı nasıl gerçekleşti, ona bakacağız.

Markos 14:66-72 / Petrus İsa’yı İnkar Ediyor

66-67 Petrus aşağıda, avludayken, başkâhinin hizmetçi kızlarından biri geldi. Isınmakta olan Petrus’u görünce onu dikkatle süzüp, “Sen de Nasıralı İsa’yla birlikteydin” dedi.

68 Petrus ise bunu inkâr ederek, “Senin neden söz ettiğini bilmiyorum, anlamıyorum” dedi ve dışarıya, dış kapının önüne çıktı. Bu arada horoz öttü.

69 Hizmetçi kız Petrus’u görünce çevrede duranlara yine, “Bu adam onlardan biri” demeye başladı.

70 Petrus tekrar inkâr etti. Çevrede duranlar az sonra Petrus’a yine, “Gerçekten onlardansın; sen de Celileli’sin” dediler.

71 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, “Sözünü ettiğiniz o adamı tanımıyorum” dedi.

72 Tam o anda horoz ikinci kez öttü. Petrus, İsa’nın kendisine, “Horoz iki kez ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin” dediğini hatırladı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Biz biraz atladık, arada şunlar oldu: Getsemani bahçesine gittiler, orada İsa tutuklandı. Ardından yüksek kurulun önüne çıkartıldı. Bu bölümlere Rab dilerse önümüzdeki haftalarda bakacağız.

Şimdi İsa sıkıntı çekerken, Petrus da aşağıda, avluda. Başkahinin hizmetçi kızlarından biri geliyor ve Petrus’u teşhis ediyor. Petrrus inkar ediyor ve horoz ötüyor.

Hizmetçi kız dış kapının önüne çıkan Petrus’u yine görüyor ve yine onu teşhis ediyor. Petrus ikinci kez inkar ediyor.

Sonra çevrede duranlar yine onu tanıyorlar ve Petrus İsa’yı üçüncü kez inkar ediyor, hem de bu sefer lanet okuyup ant içerek.

Horoz ikinci kez ötüyor, Petrus İsa’yı hatırlıyor, ve hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.

Bu olay, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın hepsinde ortak olarak anlatılıyor. Petrus veya Uğur veya Kanat, burada isim hiç önemli değil. Şu ders önemlidir: Kendi benliğimize güvenirsek, sonunda utanacağız. Tanrı’ya güvenirsek, O’nun gücüne güvenirsek, Tanrı bizi doğru zaman geldiğinde yükseltecek.

Hezekiel 21:26 Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak.

Bu vaade güvenebiliriz.

Hangi konularda kendimize çok güveniyoruz? Hangi konularda çok başarılı olduğumuzu düşünüyoruz? Hangi konularda kendimizi uzman görüyoruz? Bu konular, hayatlarımızda aslında bir açıdan en zayıf olduğumuz ve denenmeye en açık olduğumuz alanlardır.

Hafta ve aslında hayat boyunca Kutsal Ruh her birimizin yüreklerinde işlesin ve o alanları bize fark ettirsin. Tövbe ederek o alanlardan kendimizi çıkaralım ve Tanrı’nın o alanları doldurmasına izin verelim.

Son olarak Petrus üzerinden, İsa’nın öğrencisi olmak konusunda biraz bahsedebiliriz. Bu olayda Petrus’u gördük. Petrus İsa’nın öğrencilerinden birisiydi. Bir gün büyük bir cesaret ve güvenle herkes İsa’yı inkar etse bile kendisinin asla inkar etmeyeceğini söyledi. Hatta ölmesi gerekse bile, yine de inkar etmeyeceğini söyledi. Ama o an geldiğinde, lanet okuyup ant içerek inkar etti. O utandı ve ağladı.

Şimdi onun hikayesi burada bitiyor olsaydı, bu çok hüzünlü bir hikaye olurdu. Ama burada bitmedi.

İsa öldü ve dirildi. Petrus’a üç kez “Beni seviyor musun?” diye sordu ve ona koyunlarını otlatma görevi verdi. İsa Petrus için çok özeldi ve Petrus da İsa için çok özeldi.

Sonra Petrus Kutsal Ruh’la doldu ve halkın önünde konuşmalar yaptı. Aracılığıyla binlerce kişi Müjde’ye iman etti. Hayatının sonuna kadar doğrusuyla ve yanlışıyla İsa’ya hizmet etti ve en sonunda O’nun için hayatını verdi.

Bir insanın hayatının bu denli değişmiş olması sizi de düşündürüyor mu? Petrus kişisel gelişim kursuna mı gitti? Psikoloji kitapları mı okudu? Yoga mı öğrendi? Farkındalık (Mindfulness) dersi mi aldı?

Bir insanı siyahla beyaz arasındaki fark kadar değiştirebilen ne olabilir?

Şunu kesin ve iddialı olarak söyleyebilirim ki, bir insanın dünyasal şekilde değişmesi imkansızdır. Bir insan karakteri neyse odur. Bir insanın başvurabileceği dünyasal yolların hiçbirisi, anlık veya kısa süreli değişimler hariç, hayatında hiçbir şey değiştiremez.

Bir insanı sadece Tanrı değiştirebilir. Tanrı bizleri sadece kendisi aracılığıyla, belki bir dokunuşuyla, belki yaşadığımız olaylar aracılığıyla veya başka kendi bildiği bir şekilde değiştirebilir. Tanrı bizleri İsa Mesih aracılığıyla değiştirebilir.

Petrus’a olan buydu. Tanrı onu değiştirdi. O İsa’nın öğrencisiydi. Düştü. Kalktı. Sonra bir daha hata yapmadı mı? Elçilerin İşleri’nde kayıtlıdır, sünnetsiz imanlılarla aynı masaya oturmuyordu. Pavlus onu azarladı. Tanrı ona bir görüm gösterdi. Yine kalktı. Hayatının sonuna kadar böyle devam etti.

Teşvik etmek istiyorum. İsa’nın öğrencisi olmak kolay değildir, yol çetindir ve zorluklarla doludur. Çok defa düşmek mümkündür.

Ama şunu her zaman hatırlayalım ki, gözlerimiz Tanrı’ya baktığı ve yüreklerimiz O’nda olduğu sürece, o bizi yeniden kaldıracak ve ismini aracılığımızla yüceltecektir.

1. Korintliler 1:27 Ne var ki, Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti.

Tanrı’nın gözünde yapılması gereken doğru davranış, zayıf olduğumuzu kabul etmek ve kendimizi alçaltmaktır.

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin. Ömür boyu sürecek bu öğrencilik hayatımızın sonu, O’nunla birlikte düğün şöleninde de birleşip sonsuzluğa kadar devam etsin.

Dua edelim.