VAAZ 2021.06.27

2. TARİHLER 26

Uzziya hakkında genel bilgi

            Uzziya ne demek?

  • “Yahve benim gücümdür” (Kutsal Kitap Sözlüğü), (Azarya diye de geçiyor – 2. Krallar 14:21-22, 15:1-7).

            Krallığı hakkında genel bilgiler

  • (1,3) Babası: Kral Amatsya, annesi: Yeruşalimli Yekolya.
  • (1,3) Yahuda halkı onu kral yaptığında 16 yaşında.
  • (3) 52 yıl boyunca krallık yaptı (demek ki 68 yaşında öldü).
  • (4) Hayatı 2 bölüme ayrılıyor. İlk bölümünde Rab’bin gözünde doğru olanı yaptı. Babası Amatsya da Rab’bin gözünde doğru olanı yapmıştı.
  • (5) Zekeriya isimli bir kişi (bildiğimiz peygamber Zekeriya değil) ona Tanrı korkusunu öğretiyordu ve bu günlerde Uzziya Tanrı’ya yöneldi.
  • (8,15) Hayatının ilk bölümünde giderek güçlendi, ünü Mısır’a ve uzaklara kadar yayıldı.

Yükselişi- hayatının 1. bölümü   

            Bu zamanlarda hangi başarıları elde etti?

  • (2) Eylat Kenti’ni onarıp Yahuda topraklarına kattı.
  • (6) Filistlilere savaş açtı. Gat, Yavne ve Aşdot’un surlarını yıktırdı (Filist kentleri). Ardından Aşdot yakınlarında ve Filist bölgesinde kentler kurdu.
  • (8) Ammonlular Uzziya’ya haraç vermeye başladılar.
  • (9) Yeruşalim’de Köşe Kapısı, Dere Kapısı ve surun köşesi üzerinde kuleler kurup bunları sağlamlaştırdı.
  • (10) Şefela’da ve ovada çok sayıda hayvanı vardı. Kırda gözetleme kuleleri yaptırdı ve birçok sarnıç açtırdı.
  • (10) Toprağı da severdi, verimli toprakları, ırgatları ve bağcıları vardı.
  • (14) Bütün ordusu için kalkan, mızrak, miğfer, zırh, yay, sapan taşı sağladı.
  • (15a) Yeruşalim’de becerikli adamlarca tasarlanmış gereçler yaptırdı. Okları, büyük taşları fırlatmak için bu gereçleri kulelere ve köşelere yerleştirdi.

Kimler yardım etti?

  • (5) Rab’be yöneldiği sürece Rab onu başarılı kıldı.
  • (7) Filistlilere, Gur-Baal’da yaşayan Araplara ve Meunlular’a karşı Tanrı ona yardım etti.
  • (11-13) Savaşa hazır bir ordusu vardı. Sayım sonuçlarına göre yiğit savaşçıları yöneten 2.600 tane boy başı vardı. Bu boy başlarının komutasında ise krala yardım etmek için düşmanla yiğitçe savaşmaya hazır 307.500 askerden oluşan bir ordu vardı.
  • (15b) Ünü çok uzaklara yayıldı çünkü gördüğü olağanüstü yardım sayesinde büyük güce kavuştu.

Düşüşü- hayatının 2. bölümü

            Ne yaptı ve Tanrı bunu nasıl algıladı?

  • (16) Buhur sunağı üzerinde buhur yakmak için Rab’bin tapınağına girdi.
  • (16) Çok güçlenmişti ve kendisini yıkıma sürükleyecek bir gurura kapıldı.
  • (16) Tanrı’sı Rab’be ihanet etti. Tanrı’ya göre bu bir ihanetti.
  • (17) Uzziya’nın ardından Kahin Azarya ve yanında yürekli 80 kahin de onun ardından tapınağa girdi.
  • (18) Krala karşı çıktılar. Çünkü bunu yapmaya hakkı yoktu.
  • (18) Kahinlere göre Uzziya Rab’be ihanet etti ve karşılığında Rab Tanrı’nın onu onurlandırmayacağını söyledi.

            Neden yaptı? (“Tanrı neden yaptı” için “Uzziya neden yaptı”ya bakalım)

  • (16) Kendini gerçekte olduğundan daha önemli gördü. Bu güce Tanrı’nın, kahinlerin, ordunun ve tüm yardımcılarının olağanüstü yardımları sayesinde kavuşmuştu. Tek başına değil. Ama sonra güçlenince Tanrı dahil tüm yardımcılarını yok saydı. Gururlandı. Başarıyı ve onuru kendisi üstlendi. Gerçekte buhur sunma yetkisi yoktu, o görev kutsanmış kahinlere aitti ve bu yetki alanlarını Tanrı belirlemişti. Tanrı’nın belirlediği yetki alanını aştı.
  • (16) Aynı zamanda Tanrı’nın neyden hoşnut olup olmayacağını düşünüp danışmadan, tahmin ederek davrandı. Tapınakta buhur sunabileceğini ve Tanrı’nın hoşnut olabileceğini varsaydı. Halbuki o davranışı gerçekleştirmeden önce durup düşünmeliydi. Emin olamasa bile Tanrı’ya veya kahinlere danışarak hareket edebilirdi.
  • (16,18) Bunları yapmadı, Tanrı bunu kendisine ihanet saydı ve kral Uzziya’dan onurunu geri aldı.

Tanrı ne yaptı?

  • (19) Uzziya bu sırada kahinlere öfkelendi.
  • (19) Anında deri hastalığına yakalandı.
  • (20) Onu hemen dışarı çıkardılar (ki hastalandığını fark ettiğinde kendisi de çıkmak istedi).
  • (21) Kral Uzziya ölene kadar bu hastalıktan kurtulamadı. Ölene kadar ayrı bir evde yaşadı, sarayı ve ülke halkını kralın oğlu olan Yotam yönetti.
  • (21) Bu gururlu girişi, onun Rab’bin tapınağına son girişi oldu, ömrünün geri kalan kısmında bir daha tapınağa giremedi.

Tanrı’nın karakteri

  • Rab’be kendi isteğimiz herhangi bir yolla değil, sadece O’nun istediği yolla gelebiliriz. Tanrı böyle istiyor. O yol nedir?
    • İsa ile – Daha Rab’bi tanıma aşamasındayken bile, sonsuz yaşama nasıl kavuşabileceğimiz konusunda kendi fikirlerimiz vardır. Ama bunlar ne derece doğrudur? Mesela, iyi bir insan olarak sonsuz yaşama kavuşabileceğimizi düşünürüz (“Dinler aynıdır, hepsi aynı yola çıkar, yeter ki iyi bir insan ol” derler, ama öyle midir?). “Güzel vicdan olursa iyi ahlak sahibi olunur ve iyilikler yaparak sonsuz yaşama kavuşulabilir” derler. Ama vicdan gerçekten böyle mi işler? Gerçek nedir? Yuhanna 3:36 Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Gerçek budur. Göksel Babamıza sadece O’nun istediği şekilde gelebiliriz, yani Oğlu İsa aracılığıyla. Bu bir lütuftur, bunu kazanmaya çalışmak aslında Babamıza bunu kendimizin yapabileceğini söylemek, O’nun yardımını reddetmek ve bu lütfa gerek olmadığını söylemek demektir. Uzziya örneğinde gördüğümüz gibi, Tanrı kendi istediği yolun dışında bir yolla O’na gelmemizden hiç hoşnut olmuyor. Zaten kabul de etmiyor. Benzer şekilde neden Habil’in sunusunu kabul etti ama Kain’in sunusunu etmedi?
    • Ayrıca itaat ile – İtaat alçak gönüllü olmaktır. Göksel Babamız kendisini Kutsal Kitap’ta tanıttı. O’nu tanımak için bu kitabı okuyabilir ve neyden hoşnut olup neyden olmadığını öğrenebiliriz. Sonra Kutsal Ruh’a izin verirsek hayatımızı buna göre şekillendirebiliriz. Tanrı’yı hoşnut etmenin en büyük yolu da O’nun sözüne itaat etmektir. Tanrı’nın neyden hoşlanacağını bilmeden, sadece kendi varsayımlarımızla hareket etmek felaket getirir. Tanrı’nın neyden hoşlanıp hoşlanmayacağını varsayamayız. Bunları bilmeli ve bilerek yapmalı veya yapmamalıyız. “Bu parayı şu şekilde kullanırsam Tanrı hoşnut olur mu? Bu işte çalışacak olmam Babayı onurlandırır mı? Aldığım bu araba ile kiliseye hizmet edebilir miyim? Bu hafta bu kişiyle irtibat kurmamı Tanrı istiyor mu? Tanrı kilisemizde hangi hizmetleri yapmamızı istiyor? Gelecek ay Maraş’a gidelim mi? Tanrı kilisemizin vakıf çatısı altında olmasını istiyor mu?” Kendi gerçeğimize göre değil, Tanrı’nın gerçeğine göre hareket edeceğiz. Gururlanmadan yaşamalıyız çünkü bugüne kadar başardığımız ve sahip olduğumuz her ne varsa onları bize Babamız sağladı. Kendimiz sağlamadık. Emek vermiş olabiliriz ama her şeyi sağlayan Tanrı’dır.
  • Sağlıklı yaşam örneği
    • Alanlarında uzman doktorların tavsiyelerine uymasak da bir şekilde yaşayabiliriz ama uyarsak yaşam kalitemiz yükselir. Su, şeker, palm… Bunun gibi, Babamızın buyruklarına uymak yaşam kalitemizi yükseltir. Aksi taktirde kurtuluşumuzu kaybetmeyiz belki ama sığ ve bereketsiz bir yaşamımız olur.
    • Kral Uzziya Rab korkusunu hatırladıkça Rab’be bağlı kaldı ve Rab’be bağlı kaldıkça Rab onu başarılı kıldı. Kutsama aldı, yardım aldı. Gururlanıp Rab’be ihanet edince ise ona verdiği onuru ondan geri aldı. Ruhsal çöküşe ve Rab’bin yargısına uğradı.
    • Hayatımızın geri kalanını nasıl yaşamak istiyoruz? Hangisini seçeceğiz? Tanrı’ya güvenip O’nu izlemeyi mi, yoksa kendi yolumuzdan gitmeyi mi?

VAAZ 2021.05.02

Markos 15:21-32 İsa Çarmıha Geriliyor

21 Kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adam oradan geçiyordu. İskender ve Rufus’un babası olan bu adama İsa’nın çarmıhını zorla taşıttılar. 22 İsa’yı Golgota, yani Kafatası denilen yere götürdüler. 23 O’na mürle karışık şarap vermek istediler, ama içmedi. 24 Sonra O’nu çarmıha gerdiler. Kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.

25 İsa’yı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu. 26 Üzerindeki suç yaftasında,

YAHUDİLER’İN KRALI

diye yazılıydı. 27-28 İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler. (Birçok Grekçe el yazması, “Böylece ‘O, suçlularla birlikte sayıldı’ diyen Kutsal Yazı yerine geldi” sözlerini de içerir). 29-30 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” diyorlardı.

31 Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O’nunla alay ederek aralarında, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. 32 “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim.” İsa’yla birlikte çarmıha gerilenler de O’na hakaret ettiler.

İsa’nın çarmıha gerilme zamanı geldi. İskender ve Rufus’un babası olan Kireneli Simun adında bir adama İsa’nın çarmıhını zorla taşıttılar. İsa’yı Golgota’ya getirdiler.

Markos işin duygusal kısmına pek değinmiyor. Aslında hayal etmesi bile korkunç olan bu eylemleri, duygularından bahsetmeden sadece olduğu gibi anlatıyor.

Markos 15:24 Sonra O’nu çarmıha gerdiler. Kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.Mezmur 22:18 Giysilerimi aralarında paylaşıyor, Elbisem için kura çekiyorlar.
Markos 15:27-28 İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler.Yeşaya 53:12 “…canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı.”
Markos 15:29-32 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” diyorlardı. Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O’nunla alay ederek aralarında, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim.” İsa’yla birlikte çarmıha gerilenler de O’na hakaret ettiler.Mezmur 22:7-8 Beni gören herkes alay ediyor, Sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki, “Sırtını RAB’be dayadı, kurtarsın bakalım onu, Madem onu seviyor, yardım etsin!” Mezmur 109:25 Düşmanlarıma yüzkarası oldum; Beni görünce kafalarını sallıyorlar!

Mürle karışık şarap vermek istediler ama içmedi. Sonra saat sabah 9’da O’nu çarmıha gerdiler ve Mezmurlarda da önceden iletildiği gibi, kura çekerek giysilerini paylaştılar.

Kendisiyle birlikte birisi sağında birisi solunda olacak şekilde iki haydut da çarmıha gerilmişti. Böylelikle başkaldıranlarla birlikte sayıldı, Yeşaya’da önceden belirtilen peygamberlik yerine geldi.

29-30 ayetlerine göre yoldan geçenler, 31. ayete göre başkahinler ve din bilginleri, 32. ayete göre ise kendisiyle birlikte çarmıha gerilen 2 haydut, İsa’yla alay ettiler. Böylelikle yine Mezmurlarda önceden belirtilen peygamberlikler yerine gelmiş oldu.

Yoldan geçenler, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!” dediler. Başkahinler ve din bilginleri ise “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diye konuşuyorlardı. “İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim” dediler. Halbuki İsa ilkinde ölümü ve dirilişinden bahsediyordu. “Çarmıhtan in” diyorlar ama zaten o tapınağın kurulabilmesi için İsa’nın çarmıha çıkması gerekiyordu. İkincisinde ise, başkaları için kendini feda edeceğini zaten önceden bildirmişti. Ama O’nu anlamadılar.

“İsrail’in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim” diyorlar. Yani klasik olarak, önce görmek ve sonra iman etmek istiyorlar. Ama Tanrı genellikle bunun tersi şekilde çalışıyor. Yani önce iman ediyoruz, ondan sonra görüyoruz.

Markos 15:33-41 İsa’nın Ölümü

33 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. 34 Saat üçte İsa yüksek sesle, “Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı.

35 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bakın, İlyas’ı çağırıyor” dediler.

36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. “Dur bakalım, İlyas gelip O’nu indirecek mi?” dedi.

37 Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.

38 O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. 39 İsa’nın karşısında duran yüzbaşı, O’nun bu şekilde son nefesini verdiğini görünce, “Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu” dedi.

40 Olup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı. Aralarında Mecdelli Meryem, küçük Yakup ile Yose’nin annesi Meryem ve Salome bulunuyordu. 41 İsa daha Celile’deyken bu kadınlar O’nun ardından gitmiş, O’na hizmet etmişlerdi. O’nunla birlikte Yeruşalim’e gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.

3 saat boyunca ülkenin üzerine bir karanlık çöktüğünü okuyoruz. Belirtmek lazım, İsa’nın o anda nasıl bir sıkıntı çektiğini hiçbir insan aklının anlaması mümkün değildir. “Neden? Başka kimse çarmıha gerilmedi mi?” diye sorabilirsiniz.

Evet çok insan çarmıha gerilmiştir ve ne kadar acı verici olabileceğini çok iyi bilebilir. Ama hiç kimse İsa gibi, günahsız olarak çarmıha gerilmedi ve çarmıhta bütün insanlığın yargısını üzerine almadı. Günahsız olarak, Tanrı’nın insanlar üzerinde olan tüm yargısını, çarmıhta kendi üzerine alıyordu. Bu yüzden ilahide “Hiç bilemem, neydi bedeli, günahımın, o çarmıhtaki” diyoruz.

Markos 15:33 … “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı.Mezmur 22:1 Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?
Markos 15:36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi.Mezmur 69:21 Yiyeceğime zehir kattılar, Sirke içirdiler susadığımda.

Ruhsal olarak yalnız bırakıldı, Tanrı’dan ayrı kaldı. Yüksek sesle bağırdı: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” BöyleceMezmur 22’deki duası gerçekleşmiş oldu. Müjde’yi ilk kez okuyan kişiler bu ayeti çok sorar. “İsa gerçekten Tanrı’ysa neden Tanrı’nın kendisini terk ettiğini söyledi?”

Evet, gerçekten Tanrı O’nu çarmıhta terk etti. Çünkü orada o çarmıh üzerinde, bizim yerimize oradaydı ve bizim cezamızı ödüyordu. Zaten insan bedeninde bu yüzden yeryüzüne geldi, geliş sebebi buydu. Bizim cezamızı ödeyebilmesi için bizim yerimize geçmeliydi ve bizler günahlarımızdan ötürü Tanrı’ya yaklaşamaz durumdaydık.  

“Elohi” dediğini duyunca bazıları İlyas’ı çağırdığını sandı.

Ardından bir kişi bir süngeri ekşi şaraba batırdı ve bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. Böylelikle de 69. Mezmur’daki dua gerçekleşti.

Ve İsa çarmıh üzerinde son nefesini verdi. Bu olay üzerinde ne kadar konuşsak yeterli değildir.

İsa’nın son nefesini vermesiyle beraber, O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Tapınaktaki perde ne işe yarıyordu, neyi simgeliyordu? Tapınakta, kutsal yer ve en kutsal yer adında iki bölüm vardı. En kutsal yerde Antlaşma sandığı vardı ve kahinler orada Tanrı’nın huzuruna çıkıyorlardı. Oraya sadece belirlenen kahinler ve onlar bile belirli zamanlarda ve koşullarda girebiliyordu, halksa hiç giremiyordu. Tapınaktaki bu perde en kutsal yer ile kutsal yeri birbirinden ayırıyordu. İşte İsa’nın son nefesini vermesiyle beraber, o perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü.

Yani bundan böyle, bu saniyeden itibaren, bütün imanlılar, Tanrı’nın huzuruna çıkabilirdi. Artık Tanrı’nın huzuruna çıkabilmek için kahin olarak atanmaya, arınmaya, belli zamanları beklemeye gerek yoktu. İsa’nın kahin olarak sonsuza dek o aklanmayı sağladığına iman etmek yeterliydi. Bundan böyle, yeni bir dönem, tarihte yeni bir çağ başladı: Tanrı’ya yaklaşma çağı.

İbraniler 10:19-22 19-20 Bu nedenle, ey kardeşler, İsa’nın kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. 21 Tanrı’nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. 22 Öyleyse yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım.

Biz günah işleyerek ölmüştük ve Tanrı bizi terk etmişti. Günahsız kuzu ise ölerek bizi Tanrı’yla tekrar barıştırdı. Artık O’na tekrar yaklaşabiliriz.

İsa’nın karşısında duran yüzbaşı “Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu” dedi. Ve Markos olup bitenlere tanık olan kadınlardan bahsediyor. Bu kadınlar İsa’nın Celile’de olduğu zamandan beri O’nun ardından gitmiş ve O’na hizmet etmişler.

Markos 15:42-47 İsa’nın Gömülmesi

42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Günü’nden önceki gündü. Artık akşam oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurul’un saygın bir üyesi olup Tanrı’nın Egemenliği’ni umutla bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi, cesaretini toplayarak Pilatus’un huzuruna çıktı, İsa’nın cesedini istedi. 44 Pilatus, İsa’nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı. Yüzbaşıyı çağırıp, “Öleli çok oldu mu?” diye sordu. 45 Yüzbaşıdan durumu öğrenince Yusuf’a, cesedi alması için izin verdi. 46 Yusuf keten bez satın aldı, cesedi çarmıhtan indirip beze sardı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırarak mezarın girişine bir taş yuvarladı. 47 Mecdelli Meryem ile Yose’nin annesi Meryem, İsa’nın nereye konulduğunu gördüler.

Ertesi gün Şabat günüydü ve cesedin çarmıh üzerinde kalmasını istemediler. O zaman Aramatyalı Yusuf, ki kendisi Yüksek Kurul’ın saygın bir üyesiydi ve Tanrı’nın Egemenliğini umutla bekliyordu, cesaretle Pilatus’un önüne çıkıp İsa’nın cesedini istedi. Pilatus izin verdi.

Yusuf gerekli işlemleri yapıp İsa’nın cesedini mezara koyarak girişine bir taş yuvarladı. Az önce bahsettiğimiz kadınlardan bazıları, İsa’nın nereye konulduğunu gördüler.

Geri kalan bölümü okumayacağız. Çünkü 3 Pazar önce Diriliş bayramını kutlarken okumuştuk. Ama kısaca hatırlarsak,

  • Kadınlar İsa’nın cesediyle ilgilenmek için mezara gittiklerinde mezarı boş buldular
  • Melek onlara İsa’nın dirildiğini bildirdi
  • Öğrenciler başta kadınlara inanmadılar ama sonra İsa onlara göründü
  • İsa öğrencilerini Müjde’yi duyurmak için bütün yaratılışa gönderdi
  • Göğe alındı

Amin.

Burada Markos vaaz serimizi bitiriyoruz. Rabbe hamdolsun, biraz uzun da olsa, çok bereket aldığımız bir seri olduğunu düşünüyorum.

Vaazı şu sözlerle bitirelim:

1. Korintliler 15:3-4 Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

Dua edelim.

VAAZ 2021.01.03

Markos 10:46-52 Kör Bartimay’ın Gözleri Açılıyor

46 Sonra Eriha’ya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla birlikte Eriha’dan ayrılırken, Timay oğlu Bartimay adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. 47 Nasıralı İsa’nın orada olduğunu duyunca, “Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!” diye bağırmaya başladı. 48 Birçok kimse onu azarlayarak susturmak istediyse de o, “Ey Davut Oğlu, halime acı!” diyerek daha çok bağırdı.
49 İsa durdu, “Çağırın onu” dedi.
Kör adama seslenerek, “Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!” dediler. 
50 Adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsa’nın yanına geldi.
51 İsa, “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu.
 Kör adam, “Rabbuni, gözlerim görsün” dedi.
52 İsa, “Gidebilirsin, imanın seni kurtardı” dedi. Adam o anda yeniden görmeye başladı ve yol boyunca İsa’nın ardından gitti.

Bu hikayeyi çok seviyorum çünkü Tanrı bu kısacık hikayeyle bizlere çok güzel gerçekler anlatıyor.

Adamın hayatını 3 evre olarak düşünelim.

1) İsa’yla karşılaşmadan önce: Fiziksel olarak sakat. Gözleri görmüyor. Dünyası karanlık durumda. Dilencilik yaparak hayatta kalmaya çalışıyor. Bu durumdaki bir insan bugün bile ne kadar zorluk yaşardı, 2000 yıl önceki bir devirde yaşayacağı zorlukları tahmin bile edemiyorum.

2) İsa’nın yakınında olduğunu duyduğu evre: Ne yaptı? Bağırdı! “Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!” ne demektir? A) Sen Davut Oğlu İsa’sın, Davut’un soyundan gelen Kralsın, Kurtarıcımızsın! B) Ve benim, senin tarafından kurtarılmaya ihtiyacım var! Beni kurtarabilecek güçtesin, kurtar beni!

Ama yetti mi? Hayır. Birçok kimse onu azarlayarak susturmak istedi. İnsanlar onun İsa’yla buluşmasını engellemek istediler. Ama pes etti mi? Ne yaptı? “Ey Davut Oğlu, halime acı!” diyerek daha çok bağırdı.

İsa onu duydu ve durdu. Adamı çağırttı. Adam İsa kendisini çağırdığında abasını üzerinden atarak ayağa fırladı. Sevincini ve umudunu hayal edelim.

Sonra ona sordu: “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” Sanki bilmiyormuş gibi! O sevgi doludur.

Adam: “Rabbuni, (öğretmenim) gözlerim görsün” dedi, İsa, “Gidebilirsin, imanın seni kurtardı” dedi. İsa Yeruşalim’e girmek üzereyken bir can daha kurtardı.

İsrail’in gözleri görüyordu ama ruhu körleşmişti. İlginç olan, Bartimay’ın gözleri kördü ama ruhu değil.

3) Kurtulan adam minnet gösterdi. Yol boyunca İsa’nın ardından gitti. Luka 18:43 Adam o anda yeniden görmeye başladı ve Tanrı’yı yücelterek İsa’nın ardından gitti. Bunu gören bütün halk Tanrı’ya övgüler sundu.

Son zamanlarda İsa’ya gelmek isteyen ama tereddüt eden insanlar tanıyorum. Tereddüt etmeye gerek yok, İsa Davut’un soyundan gelen Kurtarıcı’nın ta kendisidir, tek yapmak gereken, doğruluğu zaten kanıtlanmış olan bu gerçeği kabul etmek, O’nun yardımına ihtiyacımız olduğunu kabul etmektir.

İsa’ya gelmeye çalışırken engellerle karşılaşıyorsanız, yalnız değilsiniz. Engeller her zaman olacak. Tanrı’ya gelmekte ne kadar engelle karşılaşırsanız, o kadar ısrarcı olun. İlk başta Bartimay İsa’ya gelmek istediği zaman azarlandı, ama sonra İsa onu duyduğunda ve çağırdığında “Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!” dediler. İnsanların dedikleri değişir. İnsanlara değil, sadece İsa’ya bakın.

Bir kez O’na ihtiyacımız olduğunu kabul ettiğimiz zaman, O, aynı soruyu bize soruyor: “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” O’na gelmekten korkmayalım, zayıflıklarımızı saklamaya çalışarak değil, olduğumuz gibi, zayıf ve muhtaç halimizle O’na gelebiliriz. Mükemmel olsaydık zaten O’na ihtiyacımız olmazdı.

Neticede bize ihtiyacımız olan kurtarışı veriyor ve sonrasında O’na minnet duyan hayatlar yaşıyoruz. Nasıl yaşamayalım ki?

Markos 11:1-11 İsa’nın Yeruşalim’e Girişi

11Yeruşalim’e yaklaşıp Zeytin Dağı’nın yamacındaki Beytfaci ile Beytanya’ya geldiklerinde İsa iki öğrencisini önden gönderdi. Onlara, “Karşınızdaki köye gidin” dedi, “Köye girer girmez, üzerine daha hiç kimsenin binmediği, bağlı duran bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp bana getirin. 3 Biri size, ‘Bunu niye yapıyorsunuz?’ derse, ‘Rab’bin ona ihtiyacı var, hemen geri gönderecek’ dersiniz.”
4 Gittiler ve yol üzerinde, bir evin sokak kapısının yanında bağlı buldukları sıpayı çözdüler. 5 Orada duranlardan bazıları, “Sıpayı ne diye çözüyorsunuz?” dediler.
6 Öğrenciler İsa’nın kendilerine söylediklerini tekrarlayınca, adamlar onları rahat bıraktı. 7 Sıpayı İsa’ya getirip üzerine kendi giysilerini yaydılar. İsa sıpaya bindi. 8 Birçokları giysilerini, bazıları da çevredeki ağaçlardan kestikleri dalları yola serdiler. 9 Önden gidenler ve arkadan gelenler şöyle bağırıyorlardı:
“Hozana!
Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun!
10 Atamız Davut’un yaklaşan egemenliği kutlu olsun!
En yücelerde hozana!”
11 İsa Yeruşalim’e varınca tapınağa gitti, her tarafı gözden geçirdi. Sonra vakit ilerlemiş olduğundan Onikiler’le birlikte Beytanya’ya döndü.

Bu bölümden itibaren olayın seyri gerçekten değişiyor. Bu bölüme kadar, yani Markos 1. bölümden 11. bölüme kadar olan 10 bölümde, Vaftizci Yahya’dan, İsa’nın Yeruşalim’e girişine dek olan bütün hizmeti anlatılıyor. Ama 11. bölümden 16. bölümün sonuna yani Markos kitabının sonuna kadar, sadece son 1 haftayı anlatıyor. Yani bundan sonraki 6 bölüm, İsa’nın bedendeki son 1 haftasıdır.

Çok detaya girmeyeceğim ama İsa’nın öğrencilerden iki tanesini önceden gönderdiğini ve her olacak şeyi nasıl bildiğini görebiliyoruz. İsa’nın öğrencileri daha göndermeden önce onlara söylediği şeyler, öğrenciler yoldayken tam olarak gerçekleşti.

Ve İsa, daha önce üzerine hiç kimsenin binmediği bir sıpanın üzerinde, Yeruşalim girişinde halk tarafından Kral ve Mesih olarak karşılandı!

Zekeriya 9:9 Ey Siyon kızı, sevinçle coş!
Sevinç çığlıkları at, ey Yeruşalim kızı!
İşte kralın!
O adil kurtarıcı ve alçakgönüllüdür.
Eşeğe, evet, sıpaya,
Eşek yavrusuna binmiş sana geliyor!

Bu bölümde sadece, halkın bağırışına birlikte kulak verelim istiyorum: (slayt)

“Hozana!
Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun!
Atamız Davut’un yaklaşan egemenliği kutlu olsun!
En yücelerde hozana!”

Buradan geliyor: (İlk bakışta benzemese de):

Mezmur 118:25-26 Ne olur, ya RAB, kurtar bizi,
Ne olur, başarılı kıl bizi!
Kutsansın RAB’bin adıyla gelen!
Kutsuyoruz sizi RAB’bin evinden.

İbranice: hosa’ na Grekçe: hosanna Türkçe: hozana
Anlamı: Haydi kurtar! — Şimdi kurtar!

İbranicede 2 kelime ama Grekçeye ve Türkçeye tek kelime olarak geçmiş. Bizler “hamdolsun” anlamında da kullanıyoruz ama orijinal anlamı yukarıdaki şekildedir.

Yahudiler Musa’nın zamanından itibaren Çardak bayramı kutladılar. Çardak Bayramı Tanrı’nın sağladığı kurtuluşu hatırlatan bir bayramdır. Çardak bayramında ilk 6 gün, günde bir kez Mezmur 118:25 okudular. Bayramın 7. günü ise yedi kez okudular. Yani “Hozana” dediler. Ve bu mezmuru her okuduklarında, yapraklar ve dallar salladılar.

Her bayram bunu yaptılar ve bir süre sonra bu mezmur, artık onlar için, Mesih’in geleceğini ifade etmeye başladı.

Bu yüzden İsa sıpa üzerinde Yeruşalim’e girerken halk, Mezmur 118:25-26’yı söyleyerek ve çevredeki ağaçlardan kestikleri dallarla onu karşıladı. Bunun temsilini her Çardak Bayramında yapıyorlardı ve yüzyıllarca yaptıkları o temsil şimdi, önlerinde etten kemikten vücut almıştı. Tanrı’nın yüzyıllar öncesinden söylediği söz, işte önlerinde duruyordu.

Bu bize ne anlatıyor? Orada bulunan herkes, İsa’yı beklenen Kral ve beklenen Mesih olarak karşıladı.

Bu imanla ne yaptıkları konusu, başka bir konudur. Rab dilerse gelecek haftalarda hepsine bakacağız.

Bugünlük şu kadarını söyleyebiliriz ki, İsa’yı o gün Yeruşalim’de karşılayan halkın söylediği sözler, hayatımızda gerçekleşti ve gerçekleşiyor.

İsa gerçekten de beklenen Mesih ve beklenen Kral’dır, görkemli tahtında Egemenliğini sürecek. O’na övgüler olsun!

(Melek Meryem’e diyor) Luka 1:32-33 O büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek. Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.

Vahiy 11:15 Yedinci melek borazanını çaldı. Gökte yüksek sesler duyuldu:
“Dünyanın egemenliği
Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu.
O sonsuzlara dek egemenlik sürecek.”

Mesih’e ve Kral’a sonsuza dek övgüler olsun!

Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.