VAAZ 2021.04.18

Markos 14:43-52 İsa Tutuklanıyor

43 Tam o anda, İsa daha konuşurken, Onikiler’den biri olan Yahuda çıkageldi. Yanında başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı bir kalabalık vardı. 44 İsa’ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, İsa O’dur. O’nu tutuklayın, güvenlik altına alıp götürün” diye onlarla sözleşmişti. 45 Gelir gelmez İsa’ya yaklaştı, “Rabbî” diyerek O’nu öptü. 46 Onlar da İsa’yı yakalayıp tutukladılar. 47 İsa’nın yanında bulunanlardan biri kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.

48 İsa onlara, “Niçin bir haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz?” dedi. 49 “Her gün tapınakta, yanıbaşınızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu, Kutsal Yazılar yerine gelsin diye oldu.” 50 O zaman öğrencilerinin hepsi O’nu bırakıp kaçtı.

51 İsa’nın ardından sadece keten beze sarınmış bir genç gidiyordu. Bu genç de yakalandı. 52 Ama keten bezden sıyrılıp çıplak olarak kaçtı.

İsa Getsemani’de dua etmişti. Öğrenciler O’nunla birlikte 1 saat uyanık kalamamışlardı. İsa, “41 … Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz? Yeter! Saat geldi. İşte İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor. 42 Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!”

İşte tam İsa bunları söylerken Onikiler’den biri olan, son yıllarını İsa’yla beraber geçirmiş olan öğrenci Yahuda çıkageldi. Yalnız da gelmedi. Yanında başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı bir kalabalık vardı. Dikkat edelim, kılıçlı sopalı kalabalık, kim tarafından gönderilmiş? Zaten en baştan İsa’ya bir suçlu gibi davranıyorlardı, şimdi O’nu kaba kuvvetle yakalamak istiyorlar.

Yahuda onlarla sözleşmişti. İşaret şuydu: “Kimi öpersem, İsa O’dur. O’nu tutuklayın, güvenlik altına alıp götürün.” “Rabbi” diyerek İsa’yı öpünce, İsa’yı yakaladılar. Burada “öpmek” ifadesinin orijinali, Grekçede “kataphileō” şeklinde. Bu kelimenin orijinal anlamı ise, “tekrar eden şekilde öpmek.”

İngilizcede “Judas kiss” diye bir deyim var. (Görsel). Türkçesi ile “Yahuda öpücüğü.” Şuna benzer durumlarda kullanılır: Dışarıdan bakıldığında dostça görünen, ama aslında zarar vermek niyetiyle yapılan davranışları açıklamak için. Çünkü Yahuda’nın yaptığı buydu. Yahuda’nın en büyük talihsizliği ise, bunu “Başlangıçtan beri var olan, Tanrı’yla birlikte olan ve Tanrı olan, her şeyin kendi aracılığıyla var olduğu, var olan hiçbir şeyin O’nsuz olmadığı” Tanrı’nın sözüne karşı yaptığının bilincinde olmamasıydı. Henüz!

Neden bu yol? Bilmiyorum. İsa’yı yakalamak için gelen başkâhinler, din bilginleri ve kalabalık, İsa’yı tanımıyor muydu? O her zaman dolaşıyor ve öğretiyordu. O anda orada yani bahçede İsa dahil 12 kişi var. Bu şekilde bir ele verme planı yapıldığına göre, o 12 kişi içinden hangisinin İsa olduğunu ayırt etmek zor olsa gerek. Demek ki İsa öğrencileriyle benzer kıyafetleri giyiyordu, benzer görünüme sahipti. Günahlarımızı bağışlatacak olan Yüce Kral ve Mesih İsa, kelimenin tam anlamıyla, bizden birisi olmuştu!

Peki Yahuda neden ihanet etti? Tabii ki en başta, öyle olması gerekiyordu. İsa dedi: “Niçin bir haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz? Her gün tapınakta, yanı başınızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu, Kutsal Yazılar yerine gelsin diye oldu.”

Mezmur 41:9 Ekmeğimi yiyen, güvendiğim yakın dostum bile – İhanet etti bana.

Yeşaya 53:7 O baskı görüp eziyet çektiyse de – Ağzını açmadı. – Kesime götürülen kuzu gibi, – Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi – Açmadı ağzını.

Matta 17:12 Size şunu söyleyeyim, İlyas zaten geldi, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar. Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecektir.

Bunun dışında, elbette hayal kırıklığına uğramış olabilirdi. İsa beklenen Kraldı, ama hiç de hayal ettikleri gibi bir kral değildi. Egemenliği Roma’dan alıp İsrail’e verecek güçte ve otoritede bir kral olmak bir yana, bir silahı hatta başını yaslayacak bir yeri bile yoktu. Eğer ileride önemli bir dünyasal mevkiye gelmek isteseydiniz, İsa’nın yanında takılmazdınız. Bugün de öyle değil mi?

Tabii ki gerek geçmişte gerekse şimdi, dünyasal mevkilere sahip olmak için Hristiyanlık kullanılabilir. Hristiyanlık Roma’da resmi din olduktan sonra insanlar devlet kademelerinde yer sahibi olmak için Hristiyanmış gibi davrandılar. Bu her zaman vardı, gelecekte de olabilir. Ama çok önemli bir gerçek gözden kaçırılmamalı.

Yuhanna 18:36 “Benim krallığım bu dünyadan değildir.” Yahuda dahil birçok kişi o gün bunu anlamamıştı, bugün de anlamıyor. İsa bir Kraldır, Krallığı vardır, ama O’nun Krallığı bu dünyadan değildir.

1. Yuhanna 2:15-17 15 Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba’ya sevgisi yoktur. 16 Çünkü dünyaya ait olan her şey –benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gurur– Baba’dan değil, dünyadandır. 17 Dünya da dünyasal tutkular da geçer, ama Tanrı’nın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar.

Yoksa İsa neden, Petrus başkâhinin kölesinin kulağını uçurduğunda onu iyileştirdi, Petrus’a kızdı? Bunu Markos’ta değil ama Luka ve Yuhanna’da okuyoruz. Yuhanna 18:11 İsa Petrus’a, “Kılıcını kınına koy! Baba’nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?” dedi. Çünkü O’nun için önemli olan savaşarak oradan kaçmak değil, Baba’nın sözünü dinlemekti.

Sonuç olarak bundan sonra öğrencilerinin hepsi O’nu bırakıp kaçtı. “Keten beze sarınmış bir genç” hariç. Bu genç yakalandı, ama sonra keten bezden sıyrılıp o da kaçtı. Tabii ki burada isim yok, bilmek zordur. Ama burada bahsedilen kişinin, bu müjdenin yazarı Markos’un kendisi olduğu düşünülüyor.

Markos 14:53-65 İsa Yüksek Kurul’un Önünde

53 İsa’yı görevli başkâhine götürdüler. Bütün başkâhinler, ileri gelenler ve din bilginleri de orada toplandı. 54 Petrus, İsa’yı başkâhinin avlusuna kadar uzaktan izledi. Avluda nöbetçilerle birlikte ateşin başında oturup ısınmaya başladı.

55 Başkâhinler ve Yüksek Kurul’un öteki üyeleri, İsa’yı ölüm cezasına çarptırmak için kendisine karşı tanık arıyor, ama bulamıyorlardı. 56 Birçok kişi O’na karşı yalan yere tanıklık ettiyse de, tanıklıkları birbirini tutmadı.

57-58 Bazıları kalkıp O’na karşı yalan yere şöyle tanıklık ettiler: “Biz O’nun, ‘Elle yapılmış bu tapınağı yıkacağım ve üç günde, elle yapılmamış başka bir tapınak kuracağım’ dediğini işittik.” 59 Ama bu noktada bile tanıklıkları birbirini tutmadı.

60 Sonra başkâhin topluluğun ortasında ayağa kalkarak İsa’ya, “Hiç yanıt vermeyecek misin? Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?” diye sordu. 61 Ne var ki, İsa susmaya devam etti, hiç yanıt vermedi.

Başkâhin O’na yeniden, “Yüce Olan’ın Oğlu Mesih sen misin?” diye sordu.

62 İsa, “Benim” dedi. “Ve sizler, İnsanoğlu’nun Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz.”

63-64 Başkâhin giysilerini yırtarak, “Artık tanıklara ne ihtiyacımız var?” dedi. “Küfürü işittiniz. Buna ne diyorsunuz?”

Hepsi İsa’nın ölüm cezasını hak ettiğine karar verdiler. 65 Bazıları O’nun üzerine tükürmeye, gözlerini bağlayarak O’nu yumruklamaya başladılar. “Haydi, peygamberliğini göster!” diyorlardı. Nöbetçiler de O’nu aralarına alıp tokatladılar.

Neler olduğunu görebiliyoruz, değil mi? Bir anda kurul toplandı. İsa’ya karşı yalancı tanıklık yapacak insanlar aramaya başladılar. Onu bile doğru düzgün yapamadılar.

Başkâhin ilk kez sorduğunda İsa ona yanıt vermedi. Kendisini savunmadı. Ama ikinci kez, “Yüce Olan’ın Oğlu Mesih sen misin?” diye sorduğunda, “Benim” dedi ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde: “Ve sizler, İnsanoğlu’nun Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz” dedi.

İlk gelişinde Mesih, yüceliğini bırakarak geldi. Ama ikinci gelişinde yüceliğini herkes görecek.

Elbette başkâhin deliye döndü, çünkü İsa’nın ne demek istediğini anladı. İsa’nın Tanrısallığının ve Mesihliğinin beyanını küfür saydı ve giysilerini yırttı. Sadece başkâhin değil, “hepsi” diyor, yani bütün kurul oy birliğiyle İsa’nın Tanrı’ya küfrettiğine karar verdiler.

Okuması ve anlatması zor, ama bundan sonra bazı kişiler O’nun üzerine tükürdüler. Gözlerini bağlayıp O’na yumruklar attılar, öyle ki eğer peygamberse, kendisine vuran kişilerin kim olduğunu söyleyebileceğini düşünerek meydan okudular. Nöbetçiler de ona tokat atmaya başladılar.

Bu yüzden Tanrı bizi sıkıntılarımızda İbraniler 12:3 ile cesaretlendiriyor: Yorulup cesaretinizi yitirmemek için, günahkârların bunca karşı koymasına katlanmış Olan’ı düşünün. Bunu yeterince yapmıyorsak, bugünden sonra daha çok duayla bu konuyu Rab’be getirelim. Yorgun hissederseniz ve cesaretinizi yitirdiğinizi hissederseniz, Mesih’i düşünün.

Bir noktaya daha değinerek vaazı sonlandırmak istiyorum. O da İsa’nın, mayasından sakınılması gerektiğini öğrettiği din bilginleri ve Ferisilerin doğasındaki iki yüzlülüktür.

Bu metnin tarihsel arka planını incelediğimiz zaman, ilk bakışta görünmeyen bazı şeyler ortaya çıkıyor. Bunlardan birisi, Yahudilerin yüksek kurulunun iki yüzlülüğüdür. Şimdi size sadece bu apar topar bir araya gelen ve ölüme hükmeden kurulun, bu metinde doğrudan yazılmayan, ama sadece birkaç saat içinde kendi içindeki kuralları nasıl çiğnediğini göstermek istiyorum.

Görsel. (Bu maddelerin tümü William MacDonald’ın, Kutsal Kitap Yorumu isimli kitabından ve Kitabı Mukaddes’in Kutsal Kitap Sözlüğü’nden derlendi).

  • Gece toplanmaları yasaktır
  • Herhangi bir Yahudi bayramında toplanmaları yasaktır
  • Yalancı tanık aramaları yasaktır
  • Beraat kararı hemen verilebilirdi ama üzerinden bir gece geçmeden aleyhte karar vermek yasaktır
  • Tapınağın bulunduğu yerdeki “Yontma Taş” binası denilen yerde toplanmadıkları sürece, aldıkları tüm kararlar hükümsüzdür

Yasaya karşı gelmek ve Tanrı’ya küfretmekle suçladıkları İsa’yı öldürmek için, kendi yasalarını çiğnemekten hiç tereddüt etmediler.

Bugüne gelirsek, 2000 sene içinde dünyayla birlikte çok şey değişti ama insanın yüreği değişmedi.

Burada Yahudi din adamlarını okuyup onları kınayabiliriz, ama biliyoruz ki İsa’dan yüzyıllar sonra bazı Hristiyan din adamları da İsa’nın öğretisinden uzaklaştı ve Yahudi din adamlarının izlediği yolu izlediler. Eğer dikkatli olmazsak biz de aynı yolu izleme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz.

Baba’da kalmak için İsa’ya bağlı olmalı ve her daim Kutsal Ruh’un yönlendirmesine açık olmalıyız. Aksi takdirde kendimizi, kınadığımız kişilerden de beter durumda bulmamız çok kolaydır.

Kendimizi Tanrı’nın gözünde iyi durumda görebiliriz, “şu veya bu günahtan dolayı Tanrı beni cehenneme atacak değil” deyip günahı küçümseyebiliriz ama eminim ki mahvolmaya giden insanların çoğu, bir gün kendisinin o durumda olacağını düşünmezdi.

Kutsal Kitap bunun örnekleriyle dolup taşar.

Rab bu konuda hepimizi yetkinleştirsin diye dua edelim.

Giotto – Scrovegni Şapeli (Padova, İtalya) – Kiss of Judas (Yahuda’nın Öpücüğü) – 1304-1306