Markos 14:27-31 / Petrus’un İnkarı Önceden Bildiriliyor
27 Bu arada İsa öğrencilerine, “Hepiniz sendeleyip düşeceksiniz” dedi. “Çünkü şöyle yazılmıştır:
‘Çobanı vuracağım,
Koyunlar darmadağın olacak.’ 28 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile’ye gideceğim.”
29 Petrus O’na, “Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem” dedi.
30 “Sana doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin.”
31 Ama Petrus üsteleyerek, “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem” dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
Bundan önce İsa öğrencileriyle birlikte Fısıh yemeğini yedi. Yemekten sonra ilahi söylediler ve Zeytin Dağı’na doğru gittiler.
Bundan sonraki durak ise Getsemani bahçesi olacaktı. Orada İsa tutuklanacaktı.
Şimdi ikisinin arasındaki bir zamandayız. Fısıh yemeğiyle, İsa’nın Getsemani’de tutuklanması arasında.
İsa Eski Antlaşmadan bir alıntı yaparak, öğrencilerinin hepsine sendeleyip düşeceklerini bildirdi:
‘Çobanı vuracağım,
Koyunlar darmadağın olacak.’
Bu alıntı aslında Zekeriya 13:7’den geliyor:
7 “Uyan, ey kılıç!
Çobanıma, yakınıma karşı harekete geç”
Diyor Her Şeye Egemen RAB.
“Çobanı vur da
Koyunlar darmadağın olsun.
Ben de elimi küçüklere karşı kaldıracağım.”
Bu şekilde, bir peygamberlik sözü daha yerine gelmek üzere, Kutsal Kitap’taki yerini almış oluyor.
Ama buna rağmen, İsa onları umutsuz bırakmıyor. Dirildikten sonra, onlardan önce Celile’ye gideceğini söylüyor.
Öğrenciler zor durumdalardı ve daha zoruyla yüzleşmek zorunda kalacaklardı. Ama kesinlikle umutsuz değillerdi.
Rab dilerse haftaya bakacağız. İsa dirildikten sonra gerçekten de onlardan önce Celile’ye gitti. Kadınlar mezara gidip de girişteki taşın yuvarlandığını ve mezarın boş olduğunu gördüklerinde bir melek onlara göründü ve şöyle dedi:
Markos 16:7 ‘İsa sizden önce Celile’ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.’
Tamam, tam bu noktada başka bir şey oldu. İsa’nın öğrencilerine sendeleyip düşeceklerini söylemesi, onları gücendirdi. Cesur Petrus yine sahneye çıktı ve İsa’ya, “Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem” dedi.
Çok cesur bir söylem, değil mi? Ama İsa Petrus’u düzeltti: “Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkar edeceksin.”
Petrus diretti: “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkar etmem.”
Şunu söylemeliyiz, ne zaman bir yerde bu bölüm hakkında konuşulsa, ihale her zaman Petrus’un üzerine kalır. Ama o gün öğrenciler arasında böyle düşünen sadece Petrus değildi. 31. ayette görüyoruz ki öğrencilerin hepsi aynı şeyi söyledi.
Burada 2 tane sorun var. Bazen kendimizle fazla övünürüz. Gerçekte kendi kendimize, aslında Tanrı’nın yardımı olmadan asla yapamayacağımız şeyleri, sanki çok kolaymış gibi görürüz. Fazla cesaret gelir.
Bazen de karşılaştığımız bir zorlukta, yapılması gereken en doğru şeyi bildiğimizi düşünürüz. Kendi aklımızca “yapılması gereken budur” diye düşünebiliriz, ama bizim istediğimiz ile, Tanrı’nın bizden isteğinin aynı olup olmadığını kendisine sormayı ihmal ederiz. Fazla güven gelir.
Petrus ve diğer öğrencilerin ne yapmaları gerektiği ve nasıl yapmaları gerektiği konusunda İsa’dan yardım almaları gerekiyordu. Adımlarını O’nun isteğine göre atmaları onlar için en iyi seçenekti.
Geride kalıp İsa’yı inkar etmek en iyi seçenek değildi. Getsemani’de öne atılıp görevlinin kulağını kesmek de en iyi seçenek değildi. İsa için ölmek düz mantıkta büyük bir fedakarlık gibi gelebilir ama eğer sonunda O’nun için öleceksek, bu da O’nu istediği şekilde olmalı.
Adımlarını O’nun isteğine göre atmaları onlar için gerçekten de en iyi seçenekti. Ama kimse O’na ne yapması ve nasıl yapması gerektiğini sormadı.
Fazla cesaret ve fazla güven, bizi dışarıdan havalı gösterebilir. Başlangıç filmindeki Leonardo Di Caprio gibi, takım elbisesi ve güneş gözlüğüyle, cesareti ve kendine olan güveniyle insanları kendisine hayran bırakan bir şekilde görünmek isterdim. Güzel olurdu.
Ama bir film ile gerçek hayat arasındaki en büyük farklardan birisi, filmin sadece bir kurgu olması ama hayatın kendisinin oldukça gerçek olması.
Şunu eminim hepimiz zaten biliyoruz, ama bugün bir kez daha hatırlayalım: Tanrı olmadan biz aslında bir şey yapamayız. Yapıyor gibi görünsek bile o boştur, geçicidir. İsa dedi ki:
Yuhanna 15:5 Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız.
Hayatlarımızda boş yere cesaret ve övünme varsa, Tanrı onları bize göstersin, onları fark edelim ve onlardan vazgeçelim.
Şimdi, birkaç alt başlık atlayacağız ve İsa’nın önceden bildirdiği Petrus’un inkarı nasıl gerçekleşti, ona bakacağız.
Markos 14:66-72 / Petrus İsa’yı İnkar Ediyor
66-67 Petrus aşağıda, avludayken, başkâhinin hizmetçi kızlarından biri geldi. Isınmakta olan Petrus’u görünce onu dikkatle süzüp, “Sen de Nasıralı İsa’yla birlikteydin” dedi.
68 Petrus ise bunu inkâr ederek, “Senin neden söz ettiğini bilmiyorum, anlamıyorum” dedi ve dışarıya, dış kapının önüne çıktı. Bu arada horoz öttü.
69 Hizmetçi kız Petrus’u görünce çevrede duranlara yine, “Bu adam onlardan biri” demeye başladı.
70 Petrus tekrar inkâr etti. Çevrede duranlar az sonra Petrus’a yine, “Gerçekten onlardansın; sen de Celileli’sin” dediler.
71 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, “Sözünü ettiğiniz o adamı tanımıyorum” dedi.
72 Tam o anda horoz ikinci kez öttü. Petrus, İsa’nın kendisine, “Horoz iki kez ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin” dediğini hatırladı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Biz biraz atladık, arada şunlar oldu: Getsemani bahçesine gittiler, orada İsa tutuklandı. Ardından yüksek kurulun önüne çıkartıldı. Bu bölümlere Rab dilerse önümüzdeki haftalarda bakacağız.
Şimdi İsa sıkıntı çekerken, Petrus da aşağıda, avluda. Başkahinin hizmetçi kızlarından biri geliyor ve Petrus’u teşhis ediyor. Petrrus inkar ediyor ve horoz ötüyor.
Hizmetçi kız dış kapının önüne çıkan Petrus’u yine görüyor ve yine onu teşhis ediyor. Petrus ikinci kez inkar ediyor.
Sonra çevrede duranlar yine onu tanıyorlar ve Petrus İsa’yı üçüncü kez inkar ediyor, hem de bu sefer lanet okuyup ant içerek.
Horoz ikinci kez ötüyor, Petrus İsa’yı hatırlıyor, ve hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
Bu olay, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın hepsinde ortak olarak anlatılıyor. Petrus veya Uğur veya Kanat, burada isim hiç önemli değil. Şu ders önemlidir: Kendi benliğimize güvenirsek, sonunda utanacağız. Tanrı’ya güvenirsek, O’nun gücüne güvenirsek, Tanrı bizi doğru zaman geldiğinde yükseltecek.
Hezekiel 21:26 Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak.
Bu vaade güvenebiliriz.
Hangi konularda kendimize çok güveniyoruz? Hangi konularda çok başarılı olduğumuzu düşünüyoruz? Hangi konularda kendimizi uzman görüyoruz? Bu konular, hayatlarımızda aslında bir açıdan en zayıf olduğumuz ve denenmeye en açık olduğumuz alanlardır.
Hafta ve aslında hayat boyunca Kutsal Ruh her birimizin yüreklerinde işlesin ve o alanları bize fark ettirsin. Tövbe ederek o alanlardan kendimizi çıkaralım ve Tanrı’nın o alanları doldurmasına izin verelim.
Son olarak Petrus üzerinden, İsa’nın öğrencisi olmak konusunda biraz bahsedebiliriz. Bu olayda Petrus’u gördük. Petrus İsa’nın öğrencilerinden birisiydi. Bir gün büyük bir cesaret ve güvenle herkes İsa’yı inkar etse bile kendisinin asla inkar etmeyeceğini söyledi. Hatta ölmesi gerekse bile, yine de inkar etmeyeceğini söyledi. Ama o an geldiğinde, lanet okuyup ant içerek inkar etti. O utandı ve ağladı.
Şimdi onun hikayesi burada bitiyor olsaydı, bu çok hüzünlü bir hikaye olurdu. Ama burada bitmedi.
İsa öldü ve dirildi. Petrus’a üç kez “Beni seviyor musun?” diye sordu ve ona koyunlarını otlatma görevi verdi. İsa Petrus için çok özeldi ve Petrus da İsa için çok özeldi.
Sonra Petrus Kutsal Ruh’la doldu ve halkın önünde konuşmalar yaptı. Aracılığıyla binlerce kişi Müjde’ye iman etti. Hayatının sonuna kadar doğrusuyla ve yanlışıyla İsa’ya hizmet etti ve en sonunda O’nun için hayatını verdi.
Bir insanın hayatının bu denli değişmiş olması sizi de düşündürüyor mu? Petrus kişisel gelişim kursuna mı gitti? Psikoloji kitapları mı okudu? Yoga mı öğrendi? Farkındalık (Mindfulness) dersi mi aldı?
Bir insanı siyahla beyaz arasındaki fark kadar değiştirebilen ne olabilir?
Şunu kesin ve iddialı olarak söyleyebilirim ki, bir insanın dünyasal şekilde değişmesi imkansızdır. Bir insan karakteri neyse odur. Bir insanın başvurabileceği dünyasal yolların hiçbirisi, anlık veya kısa süreli değişimler hariç, hayatında hiçbir şey değiştiremez.
Bir insanı sadece Tanrı değiştirebilir. Tanrı bizleri sadece kendisi aracılığıyla, belki bir dokunuşuyla, belki yaşadığımız olaylar aracılığıyla veya başka kendi bildiği bir şekilde değiştirebilir. Tanrı bizleri İsa Mesih aracılığıyla değiştirebilir.
Petrus’a olan buydu. Tanrı onu değiştirdi. O İsa’nın öğrencisiydi. Düştü. Kalktı. Sonra bir daha hata yapmadı mı? Elçilerin İşleri’nde kayıtlıdır, sünnetsiz imanlılarla aynı masaya oturmuyordu. Pavlus onu azarladı. Tanrı ona bir görüm gösterdi. Yine kalktı. Hayatının sonuna kadar böyle devam etti.
Teşvik etmek istiyorum. İsa’nın öğrencisi olmak kolay değildir, yol çetindir ve zorluklarla doludur. Çok defa düşmek mümkündür.
Ama şunu her zaman hatırlayalım ki, gözlerimiz Tanrı’ya baktığı ve yüreklerimiz O’nda olduğu sürece, o bizi yeniden kaldıracak ve ismini aracılığımızla yüceltecektir.
1. Korintliler 1:27 Ne var ki, Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti.
Tanrı’nın gözünde yapılması gereken doğru davranış, zayıf olduğumuzu kabul etmek ve kendimizi alçaltmaktır.
Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin. Ömür boyu sürecek bu öğrencilik hayatımızın sonu, O’nunla birlikte düğün şöleninde de birleşip sonsuzluğa kadar devam etsin.
Dua edelim.