Geçen hafta Markos 13’ün kendi içinde bir bütün olduğunu ve bu vaazın iki kısımdan oluştuğunu konuşmuştuk ve ilk kısmına bakmıştık. Bugün ikinci kısmına bakacağız. Ama önce, geçen haftaki ilk kısmın en sonunda, Markos 13 ne anlatıyor diye sormuştuk. Onu hatırlayalım.
- Bütün bu olaylar ve sıkıntılar yaşanacaktır, aslında her an yaşanabilir ve belki de yaşanmaktadır. Dikkatli olmalıyız.
- Bu olayların aslında Mesih’in gelişinin habercisi olduğunu bilelim.
- Ayrıca o zamanı hiçbirimiz bilemeyeceğimiz için, her an uyanık kalalım.
İlk kısımda birinci madde üzerinde durmuştuk. Şimdi beraber 2. madde olan, bu olayların aslında Mesih’in ikinci gelişinin habercisi olması konusuna bakalım. Sonrada 3. maddeye bakacağız.
Markos 13:24-31
24-25 “Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra,
‘Güneş kararacak,
Ay ışık vermez olacak,
Yıldızlar gökten düşecek,
Göksel güçler sarsılacak.’
26 “O zaman İnsanoğlu’nun bulutlar içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. 27 İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.
28 “İncir ağacından ders alın. Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 29 Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki Tanrı’nın Egemenliği yakındır, kapıdadır. 30 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. 31 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”
Öncelikle, o büyük sıkıntı zamanından sonra bazı korkutucu belirtiler olacağını söylüyor. Güneşin kararması ve ayın ışık vermemesi, sanıyorum ki yeryüzünde bir karanlık olacağını gösteriyor. Yıldızların gökten düşmesi ve göksel güçlerin sarsılması ise, öyle sanıyorum ki gökyüzünde gördüğümüz gök cisimlerini bir arada tutup işleten düzenlerin bozulması anlamına geliyor.
Ama bundan sonra çok büyük bir olay gerçekleşecek. Çok uzun süredir beklenmekte olan bir olay. Rab İsa tekrar gelecek! 26. ayette tekrar geleceğini söylerken, nasıl geleceğini söylüyor? “Büyük güç ve görkemle” gelecek!
Dünyanın ne kadar günahkar olduğunu her gün görebiliriz. Öfke, kin, cinayet, yalan, ikiyüzlülük, her türlü düzenbazlık ve haksızlık her yerdedir. Kendi hayatımız da dahil olmak üzere, sıkıntılar her taraftan bizi sarmıştır. Bunlardan bazılarını yaşamak veya tanık olmak yüreğimizi incitir. Belki Tanrı’ya sorarız: Ne zamana kadar bunlar sürecek? Bunu soruyor musunuz?
Öyle bir zaman var ki, İsa bulutlar içinde büyük güç ve görkemle gelecek. Bir farkla: Bu sefer bir yemlikte doğan İsa gibi gelmeyecek. Başını yaslayacak bir yeri olmayan İsa gibi gelmeyecek. Ama büyük güç ve görkemle gelecek.
Ne yapacak? Meleklerini gönderecek ve seçtiği kişileri yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak. Büyük sıkıntı döneminin sonuna kadar dayananları toplayacak ve bir araya getirecek.
Bunları okurken bir hikaye gibi gelebilir. Ama bu sözlerin gerçek olduğuna iman edebiliriz. Unutmamalıyız ki, Eski Antlaşma zamanında Mesih’in ilk gelişi de bir hikaye gibiydi. Ama belirlenen gün geldiğinde Mesih yeryüzüne geldi. İlk kez nasıl geldiyse, ikinci kez de belirlenen zaman geldiğinde aynı şekilde gelecektir.
İsa incir ağacı örneği ile devam etti. Nasıl ki insan, incir ağacının dallarının filizlenip yapraklarının süründüğünü görünce yaz mevsiminin yakın olduğunu anlar, işte bütün bu olaylar gerçekleştiğinde İsa’nın ikinci gelişinin de yakın olduğunu, hatta kapıda olduğunu anlayabilir.
Burada şunu belirtmek istiyorum. Eğer farklı yazarların yorum kitaplarını incelerseniz, bu ayetlerle ilgili olarak çok çeşitli yorumlar bulabilirsiniz. Bazı yorumcular incir ağacının İsrail’i simgelediğini söylüyor. Bazı başka yorumcular gerçekten de neredeyse İsa’nın ağzından çıkan her bir heceye bir anlam yüklüyorlar.
Elbette hepsi yanlıştır demiyorum. Çok doğru yorumlar vardır. Ama kendi görüşüme göre, her bir heceye bir anlam yüklemek, İsa’nın anlatmak istediği asıl noktaları çarpıtabilir. Bu konuda dikkatli olmamız gerekiyor çünkü günlük hayattaki bazı yanlış uygulamalarımız, İsa’nın sözlerini yanlış anlamaktan kaynaklanabilir.
İsa ayrıca, bütün bunlar gerçekleşmeden bu kuşağın ortadan kalkmayacağını söyledi. Buradaki kuşak kelimesi, soy kelimesinin yerine kullanılıyor. Bu soyun da İsrail olması üzerinden, az önce bahsettiğimiz gibi çok kehanet çıkarılıyor. Ama konuştuğumuz gibi, spekülasyonlara dalıp da İsa’nın mesajını kaçırmaya hiç gerek yoktur. Biz İsa’nın ne demek istediğine odaklanalım.
İsa ne demek istiyor? İncir ağacındaki bazı değişimleri gözlemlediğinizde, mevsimin değişmekte olduğunu anlarsınız. Çöp kovanız dolduğunda onu boşaltmanın zamanı gelmiştir. Bilgisayarınız 15 dakikada açılmaya başladıysa değiştirmenin zamanı gelmiştir. Radara yakalandıysanız, ceza gelecektir ve evlilik yıl dönümünü unuttuysanız, evde sıkıntı çıkacaktır.
İsa’nın söylediği tüm bu olaylar gerçekleştiğinde, İsa tekrar gelecektir.
Ve İsa yerin ve göğün ortadan kalkacağını, ama kendi sözlerinin asla ortadan kalkmayacağını söyledi. İsa’nın kendisi, sözlerinin asla ortadan kalmayacağını garanti ediyor. Birçok kişi, İncil’in değiştirildiğini iddia ediyor. Ama bunun gerçek olmadığını biliyoruz. Tüm tarihsel kanıtlar bir yana dursun, ama İsa’nın bu sözü bizler için en büyük güvencelerden birisidir. O’nun sözleri kesindir ve dünya yok olsa bile o sözler sapasağlam duracaktır.
Şimdi son alt başlığa bakalım.
Markos 13:32-27
32 “O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez. 33 Dikkat edin, uyanık kalın, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz. 34 Bu, yolculuğa çıkan bir adamın durumuna benzer. Evinden ayrılırken kölelerine yetki ve görev verir, kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurur. 35 Siz de uyanık kalın. Çünkü ev sahibi ne zaman gelecek, akşam mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, sabaha doğru mu, bilemezsiniz. 36 Ansızın gelip sizi uykuda bulmasın! 37 Size söylediklerimi herkese söylüyorum; uyanık kalın!”
Biraz önce birçok kişinin İncil’in değiştirildiğini iddia ettiğinden bahsetmiştik. Ama İsa’nın kendisi, yerin ve göğün ortadan kalkacağını ama kendi sözlerinin asla ortadan kalkmayacağını söylemişti. Şimdi ise İsa, geleceği günü gökteki meleklerin veya Oğul’un bilemeyeceğini, sadece Baba’nın bilebileceğini söylüyor. İncil’in değiştirildiğini iddia eden aynı kişiler, bu ayeti de örnek göstererek, İsa’nın aslında Tanrısal doğaya sahip olmadığını iddia ediyorlar.
Ama öyle mi? İsa gerçekten bizler gibi sınırlı mı? Gelin birkaç ayete bakalım.
Filipililer 2:6-7 6 Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. 7-8 Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı.
Ayetin anlamı açıktır. Mesih Tanrı özüne sahiptir. Diğer yandan, Tanrı’ya eşitliğe sımsıkı sarılmadı, kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu, ululuğunu bir yana bıraktı. İsa yeryüzündeyken Baba’ya dua etti, iradesini O’na teslim etti ve itaat etmeyi deneyimledi. Bu nasıl olabilir diye sorarsanız, bu tam anlamıyla bir gizemdir.
Ama şunu söyleyebilirim. İsa öldükten sonra 3. gün dirildi. Birçok kişiye göründü. Göğe alınmadan saniyeler önce, öğrenciler bu sorunun benzerini O’na tekrar sordular.
Elçilerin İşleri 1:6 6 Elçiler bir araya geldiklerinde İsa’ya şunu sordular: “Ya Rab, İsrail’e egemenliği şimdi mi geri vereceksin?”
O zaman İsa şöyle yanıt verdi:
Elçilerin İşleri 1:7 7 İsa onlara, “Baba’nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok” karşılığını verdi.
Yine aynı soruya geliyoruz: İsa ne demek istedi? İsa demek istedi ki, o günü ve saati bilmiyoruz. Unutmayalım ki, eğer birisi veya birileri çıkıp da, o gün ve saat şu zamandır, bu zamandır derse, inanmamalıyız. Kurtulmak için Şirince (İzmir) köyüne gitmeye gerek yoktur. Çünkü İsa’nın kendisi, kimsenin o günü ve saati bilemeyeceğini söyledi.
Yolculuğa çıkan adamın durumu gibi. Adam yola çıkmadan önce, kölelerine yetki ve görev verdi. Kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurdu. Çünkü ne zaman geleceği onlar için belirsizdir. Ansızın gelebilir. Geldiğinde görevlileri uykuda bulmak istemiyor. O yüzden diyor ki: Uyanık kalın!
Bu uyarı hepimiz için büyük önem taşıyor. İsa tekrar gelecek ve geleceği o anın ne zaman olduğunu bilmiyoruz. O zaman İsa her an gelecekmiş gibi uyanık ve hazır olmalıyız.
On kız benzetmesini hatırlarız değil mi? 5 tanesi akıllı, 5 tanesi akılsızdı. Onları akıllı ve akılsız yapan fark neydi? Akıllılar, kandillerinin yanına yağ aldılar. Akılsız olanlarsa almadılar. Güveyin yaklaştığı haberi gelince, akılsızlar akıllılardan kandilleri sönmesin diye yağ istediler. Akıllılar ise onlara, gidip satın almaları gerektiğini söylediler. Ama onlar yoldayken güvey geldi. Akıllılar düğün şölenine girdiler ve kapı kapandı. Akılsızlar içeri girmek istediğinde, Güvey onlara, onları tanımadığını söyledi.
Ve İsa ekledi:
Matta 25:13
13 “Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü ve o saati bilemezsiniz.”
O zaman en başta değindiğimiz 3 noktayı tekrar ederek bugünkü vaazı sonlandıralım ve dua edelim.
Markos 13 bize ne anlatıyor?
- Bütün bu olaylar ve sıkıntılar yaşanacaktır, aslında her an yaşanabilir ve belki de yaşanmaktadır. Dikkatli olmalıyız.
- Bu olayların aslında Mesih’in gelişinin habercisi olduğunu bilelim.
- Ayrıca o zamanı hiçbirimiz bilemeyeceğimiz için, her an uyanık kalalım.
Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.