BÖLÜM: YAKUP 1:18-27 (SERİNİN 3. VAAZI)
Kilise toplantılarımız ertelenmeden önceki son iki vaazımız Yakup mektubundandı. Yakup mektubunun ilk vaazının en başında, Tanrı’nın kilisemize Yakup mektubu aracılığıyla konuşmak istediğine inandığımı size iletmiştim. İki hafta sonra koronavirüs salgını başladı ve toplantılarımız iptal edilince, Tanrı bize, daha çok o duruma uygun ve teşvik ile dolu güçlü sözlerini aktaran iki vaaz aracılığıyla konuştu. Son iki hafta böyleydi, çünkü salgından dolayı birçok şey değişti. Ancak Tanrımız asla değişmez! O yüzden Rab dilerse, Yakup mektubuna devam edeceğiz. Rab bereketlesin.
AYET 18: O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizleri kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu.
Tanrı bizi yaşama kavuşturdu. Tanrı, dirilenlerin arasında ilk olan İsa Mesih’e iman aracılığıyla bizleri sonsuz yaşama kavuşturdu. (Elçilerin İşleri 26:23)
Tanrı, bizleri gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu. Gerçek bildiri: Tanrı’nın sözleri, ve Tanrı’nın sözleri: Kutsal Kitap’tır. Kutsal Kitap okuduğumuzda, gerçeğin bildirisini okumuş oluyoruz. Mesih’in gelişinin yüzyıllar önceden bildirilmesini, geldiğinde neler olduğunu, neden geldiğini Kutsal Kitap sayesinde bilebiliyoruz. İşte bu yüzden, Kutsal Kitap okumamız ne kadar önemlidir!
Tanrı bizleri kendi isteği uyarınca yaşama kavuşturdu. Yani Tanrı bizi, bizim yaptığımız ya da yapacağımız iyi işlerimizden ya da hak edişimizden dolayı yaşama kavuşturmadı. Tanrı mecbur değildi, ama bize yaşam vermek için gönüllü oldu, bizi sevdi, bizi o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. (Yuhanna 3:16)
Tanrı, bizleri yarattıklarının ilk meyveleri olmamız için yaşama kavuşturdu. İlk meyveler önemlidir. Onlar, olgunlaşmış olan hasatın ilk ürünleridir. Ayrıca ilk ürünler, bir şükran göstergesi olarak Tanrı’ya sunulur, aynı biz imanlıların, kendimizi Tanrı’ya diri birer kurban olarak sunmamız gerektiği gibi (Romalılar 12:1). Elbette Yakup, ilk imanlılara sesleniyordu. Onlar Mesih’in yeryüzündeki hasadının ilk ürünleriydiler. Ama sadece onlar mı? Bizler de tam olarak aynı olmasa da benzer durumdayız, Tanrı bizleri de aynı amaç için, yarattıklarının ilk meyveleri olmamız için yaşama kavuşturdu.
AYET 19-20: 19 Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. 20 Çünkü insanın öfkesi Tanrı’nın istediği doğruluğu sağlamaz.
18. ayette ilk meyveler olmaktan bahseden Yakup, bundan sonra okuyacağımız ayetlerde, bunu nasıl yapabileceğimiz konusunda çok pratik tavsiyeler veriyor. Yani Tanrı bizleri yaşama boş yaşayalım diye değil, ilk meyveleri olmamız için yaşama kavuşturdu ve bunu layıkıyla yapmak bizim sorumluluğumuzdur.
Biz insanlar bu tavsiyelerin genellikle tam tersini yaparız, Tanrı bunu biliyor. Bizler dinlemekte yavaş, konuşmakta hızlı ve öfkelenmekte de hızlıyızdır. Konuşmak ve öfkelenmekteki hızımız, dinlemekteki hızımızı çoğu zaman geçer. Konuşmak ve öfkelenmekte yarış arabası gibi, dinlemekte kaplumbağa gibiyiz.
Dinlemekte çabuk olunabilir mi? Nasıl çabucak dinleyebiliriz? Söylemek istediği şey bellidir. Daha çok dinlemeliyiz. Elbette kardeşlerimizi dinlerken bu tavsiyeyi hatırlayabiliriz, aynı zamanda Tanrı’yı dinlerken de bu tavsiyeyi hatırlayabiliriz. Her zaman Kutsal Ruh’un öğretmesine, azarlamasına ve yola getirmesine hazır, Tanrı tarafından eğitilmeye hazır olmalıyız.
Bizler konuşmayı da çok severiz ve bu konuda çok hızlıyızdır. Ama insan konuşurken çok dikkatli olmalıdır. Tanrı bize neden bir tane ağız ama iki tane kulak verdi? Konuştuğumuzun iki katı kadar dinlemek için.
Ayrıca öfkelenmekte de hızlıyızdır. Bu nettir. Hayat tecrübelerimizle de sabittir. Çabuk öfkelendiğimizde Mesih takipçisi imajına çok büyük bir zarar veriyoruz. (İsa hariç) yeryüzünde yaşamış olan tüm krallardan daha bilge olan bir kral (1. Krallar 10:23) aracılığıyla Tanrı bu konularda bizlere şu öğütleri verdi:
Dilini tutan canını korur, ama boş boğazın sonu yıkımdır. Özd. 13:3
Çok konuşanın günahı eksik olmaz. Özd. 10:19
Sabırlı kişi yiğitten üstündür, kendini denetleyen de kentler fethedenden üstündür. Özd. 16:32
AYET 21: Bunun için, her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş, canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin.
Yeryüzünde her çeşit pislik vardır ve bu pislikler her tarafa yayılmış durumdadır. Yalnız bir konuyu atlamayalım. Pislik, ruhsal ve bedensel olabilir ve kötülük her çeşit olabilir ama bunlar doğasında günah olan eski benliğimizden geliyor. Yani zannettiğimiz kadar dışarıdan bir etken olmayabilirler. Ya kendimizden kaynaklanıyorsa? Kendimizi sınamak bu yüzden önemli. Ayetteki ifadeyle, bunları üzerimizden sıyırıp atmalı, daha az iyi bir ifadeyle, eski bir elbise misali onları üzerimizden çıkarıp atmalıyız.
İçimize ekilmiş, canlarımızı kurtaracak güçte olan bu söz için hamdolsun! Onu bize veren Tanrı’ya şükürler olsun! Kutsal Kitap, canlarımızı kurtaracak olan Tanrı’nın sözleriyle doludur. Kutsal Kitap aracılığıyla Tanrı bizleri sadece günahın cezasından değil, aynı zamanda günahın gücünden de kurtarıyor. Sadece sonsuz hayattaki esenliğimizi garanti altına almıyor, aynı zamanda daha burada hayattayken de bizlere esenlik kaynağı oluyor. Tanrı’nın kurtarışı iman aracılığıyla yeniden doğumla başlıyor ve sonsuza kadar devam ediyor.
Tabii bir de, içimize ekilmiş, canlarımızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul etmemiz gerekiyor. Eğer alçakgönüllü olmadan, itaatkar bir yüreğimiz olmadan, Tanrı’ya yaklaşma arzumuz olmadan Kutsal Kitap okursak ne olur? Belki bilgimiz artar, ama sadece bilgimiz artar. Değişmeyiz. İmanda gelişmeyiz, Tanrı’yı tanımakta ilerlemeyiz. Ama Tanrı’nın sözlerini alçakgönüllülükle kabul edersek, en basit görünen buyrukları uygulamak bile bizlere en büyük mutluluk duygusunu verecektir, hayatlarınızda bunu çok tecrübe ettiğinize eminim.
AYET 22: Tanrı sözünü yalnız duymakla kalmayın, sözün uygulayıcıları da olun. Yoksa kendinizi aldatmış olursunuz.
Yakup mektubu neden çok sevilmiyor? İşte sebeplerinden birisi: değişmeye zorluyor. Diyor ki: sözü kabul ettiniz, tamam, ama yetmez, itaat de etmelisiniz. Yoksa az önce bahsettiğimiz gibi, Kutsal Kitap sadece bir romandır, bir edebi eserdir.
Kutsal Kitap’ın içindeki sözler, hayatlarımız aracılığıyla eyleme dönüşmeli. Kutsal Kitap’taki her söz, yaşamımızı etkilemeli ve değiştirmeli. Neden? Çünkü ancak bu şekilde öğrenebiliriz. Tanrı’nın sözlerinin amacı bizleri değiştirmektir ve bu sadece, biz onları hayatlarımızda uyguluyorsak mümkün olabilir, aksi takdirde, yani itaat yoksa, Tanrı’yı daha yakından tanıma ve isteğinin ne olduğunu bilme arzusu yoksa, Kutsal Kitap bizim için sadece bir edebi eser olarak kalır. O zaman sadece kendimizi aldatmış oluruz. Tanrı’nın isteği bu değildir. Tanrı’nın isteği bizleri sonsuz yaşama kavuşturmak ve imanda sürekli geliştirmektir.
AYET 23-24 23 Çünkü sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmayan kişi, aynada kendi doğal yüzüne bakan kişiye benzer. 24 Kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur.
Aynalar günlük hayatlarımızda birçok pratik yönden bizler için faydalıdır. Mesela sabah kalkarız ve aynaya bakarız. Gözler şişmiş, saçlarımız kabarmış, dağılmış, saç sakal birbirine girmiş… (Kesinlikle instagram için uygun değil). Ayna bize şöyle der: Saçını taramalı ve düzeltmelisin, traş olmalısın… Aynanın görevi bizlere yanlışımızı veya yapmamız gerekeni göstermektir. Dağınık saç ve kirli sakal ile işe gider ve toplantıya katılırsak ve işler yolunda gitmezse sorun aynada değildir. Öyle yaparsak aynanın bize bir faydası da olmaz.
Kutsal Kitap’ı da sadece okumak için okursak, ayna gibi, bizden yapmamızı istediği şeyi içinde görür ama yapmazsak, bize nasıl bir faydası olabilir? Sabah işe gitmeden önce bir bölümü öylesine okursak, dışarı çıktığımızda onu hemen unuturuz (aynadaki görüntümüzü hemen unuttuğumuz gibi) ve o zaman ruhsal olarak da ilerleyemeyiz.
AYET 25: Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakıp ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan kişi, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.
Bu ayetlerde, önceki ayetlerde anlatılan kişinin tam tersini görüyoruz. Yani: Tanrı’nın sözlerine yakından bakan ve onu uygulayan kişi. Ne diyor? Mükemmel yasa, özgürlük yasası. Bir kez gerçek bizi özgür kıldığında, artık eski benliği üzerimizden atıyoruz, yeni bir yaratık oluyoruz (2. Korintliler 5:17). Dünyanın yükünü bırakıp, Mesih’in hafif olan buyruklarını yükleniyor (Matta 11:30) ve o buyrukları uyguladığımızda, mutlu oluyoruz. Çoğu insan Tanrı’ya inanmayı kölelik sayar ve mutluluğu farklı faklı yerlerde ararlar. Ama gerçek özgürlüğün ve mutluluğun sırrı Mesih’tedir. Yeter ki O’na bağlı olalım ve öyle kalalım.
AYET 26-27: 26 Dindar olduğunu sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur. 27 Baba Tanrı’nın gözünde temiz ve kusursuz dindarlık, kişinin sıkıntı çeken öksüzler ve dullarla ilgilenmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.
Burada iki resim görüyoruz. Boş dindarlık ve gerçek dindarlık. Şimdi biz dilimizi dizginleyemiyorsak (ki dilimiz, bizler için dizginlemesi en zor şeylerden biridir) o zaman dindarlığımız da boştur. Aslında, sadece dilimizi dizginlememek değil, ölçü bu kadar yukarıda olduğu için, Mesih’e yaraşmayacak herhangi bir konu hayatımızda varsa, dindarlığımız boştur. Bu konularda daha önce konuşuyorduk, eylemlerimiz inancımızı yansıtmıyorsa, ikna ediciliğimiz de yoktur.
Gerçek dindarlık ise, Tanrı’nın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlıktır. Tanrı’nın ilgilendiği dindarlık, O’nun gözünde uygun ve temiz bir yaşam sürmek ve diğer insanlarla içtenlikle ilgilenmemizdir. Dünyanın lekelemesinden kendimizi korumak çok zor olabilir, ama bunun için gösterdiğimiz gayreti Tanrı destekleyecek ve zayıflıklarımızda bizi güçlendirecek olan da O’dur. O bizimle böylesine ilgilendiğine göre, bizler de öksüz ve dullarla, fakir ve garibanlarla, muhtaç olanlarla ilgilenmeliyiz. Çünkü biz de muhtaçtık ama sevgi ve merhamet Tanrısı Rab bizimle ilgilendi. İşte Tanrı’nın gözünde temiz ve kusursuz dindarlık budur. Yeniden doğmuş olan kişi, diğer insanların da yeniden doğması için gayret gösteren kişidir. Hem onların yaşamında, hem de kendi yaşamında.
Denenme ve ayartılma için kendimizi test edebileceğimiz sorularımız vardı. Şimdi bu konuda da kendimizi test edebilmek için kendimize şu soruları sorabilir ve samimiyetle Tanrı’nın huzurunda cavaplayabiliriz:
Kutsal Yazıları’ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. 2. Timoteos 3:16
- Bu ayeti de hatırlayarak, Tanrı’nın, Kutsal Kitap’ı hayatımda bu amaçla kullanmasına izin veriyor muyum, yoksa O’na karşı bu konuda direniyor muyum?
- Tanrı’nın sözleri bir ayna gibi (Kutsal Ayna) bana ne yapmam ya da neyi değiştirmem gerektiğini söylediğinde onu yapıyor muyum, yoksa önemsemeyip ve hayatıma devam edip onu unutuyor muyum?
- Dilimi dizginlemek için dua ediyor ve çaba gösteriyor muyum?
- Muhtaçlara nasıl yardım edebileceğimi Tanrı’ya soruyor muyum?
- Dünyanın binbir türlü lekelerine karşı Tanrı’nın sözleriyle temiz kalabiliyor muyum? Bunu ne kadar yapabiliyorum ve aslında ne kadar yapabilirim?
Rab her birimizi ve kilisesini bereketlesin.